Özgür Mumcu

Oyuna gelmek

13 Ağustos 2015 Perşembe

Rand, ABD’de Pentagon ve CIA ile sıkı ilişkileri olan bir düşünce kuruluşu. 2008’de bu kuruluş, Amerikan ordusunun talebiyle bir rapor hazırladı. Rapor, “uzun savaş” diye tanımlanan ABD’nin “terörle savaşı” hakkındaydı.
Rapor, çeşitli Selefi örgütlerin birbirlerine düşürülmesini öneriyordu. Özellikle de küresel talepleri olan örgütlerle, bulundukları devletlerdeki rejimleri indirmekle sınırlı amaçları olanları.
Geçen aylarda Amerikan İstihbaratı’nın 2012 tarihli bir raporun gizliliği, Judicial Watch adında bir kuruluşun başvurusu üzerine yargı kararıyla kaldırıldı.
Bu istihbarat raporu, IŞİD’in doğuşunun zannedildiği kadar sürpriz olmadığını ortaya koyuyordu.
Amerikan askeri istihbarat raporu, Suriye’deki başlıca muhalif güçlerin Müslüman Kardeşler, Selefiler ve Irak El Kaide’si olduğunu belirtiyor. Ardından da bu güçlere Batı, Körfez ülkeleri ve Türkiye’nin destek verdiğini açıklıyor.
IŞİD daha ortada yokken, raporda Suriye’nin doğusundan başlamak üzere bir Selefi devletinin kurulabileceği ve bunun hem Esad rejimiyle mücadele edip hem de Irak ve İran öncülüğündeki Şii yayılmacılığına set çekebileceği yer alıyor.
Hatırlatalım: Raporda Irak El Kaide’si olarak geçen ve Batı ülkeleri, Körfez ülkeleri ve Türkiye’nin destek verdiği belirtilen örgüt El Kaide’den ayrılarak IŞİD’i oluşturdu.
İstihbarat raporu, vaziyetin bu şekilde ilerlemesi halinde Irak El Kaide’si yani bugünkü adıyla IŞİD’in Musul’u ele geçirebileceğinden bahsediyor. Yani daha sonra neredeyse tek kurşun atılmadan ele geçirilen Musul’un.
IŞİD ile Suriye El Kaide’si Nusra’nın çatışmaya başlaması ise Rand raporundaki öngörüye uygun.
Dönelim ABD askeri istihbarat raporuna.
2012 senesinde kaleme alınmış raporda Batı, Körfez ülkeleri ve Türkiye’nin cihatçı grupların Musul, Haseke, Der Zor, Anbar ve Türkiye’ye sınırı olan bölgelere yerleşmesi için destek verdiği söyleniyor.
Devamında ise bunun gerçekleşmesi halinde bu güçlere uluslararası destek verilebilecek güvenli bölgelerin kurulması ihtimalinden bahsediyor. Aynı Libya’da Bingazi’de olduğu gibi.
Yani, IŞİD’in doğuşu ve bölgede bir devlet kurma ihtimali hatta Musul’u ele geçireceği öngörülmüş.
Türkiye’nin başka devletlerle beraber cihatçı örgütlere destek verdiği söylenmiş. Kaldı ki daha sonra bu ABD başkan yardımcısı Joe Biden tarafından da dillendirildi.
Bugünle ilgili olan ise cihatçılara güvenli bölge kurulması senaryosu.
Halep’in kuzeyinde Türkiye ve ABD tarafından bir “güvenli bölge” kurulacağı ve buraya ÖSO’nun yerleştirileceğine dair Feridun Sinirlioğlu’na atıf yapan haberler yayımlandı. ABD şimdilik bunu yalanladı.
Nusra ise her ne kadar bu plana karşı olduğunu açıklasa da Halep’in kuzeyindeki bölgeden çekileceğini açıkladı.
Cihatçı örgütlerden son zamanda Batı’ya yönelik yürüttüğü halkla ilişkiler kampanyası ile dikkat çeken Ahrar el Şam örgütü ise “güvenli bölge”ye destek verdiklerini açıkladı.
Tekrar soralım bu kimin savaşı? Ne zamandır planlanıyor? Türkiye’nin bu savaşa girmesi neye yarayacak? Yeni hükümet kurulmadan bu istifa etmiş hükümet Türkiye’yi hangi hakla bu işin içine sokabilir?
Manzara işin başından beri oyun kurduğunu zanneden Türkiye’nin oyunda sürüklenen çaresiz bir oyuncu olduğu hakkında şüphe uyandırmıyor mu?
Oyun kurarken oyuna gelmek sık rastlanan bir acemi hastalığıdır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları