Özgür Mumcu

Öbür dünyadan kısa mesaj

15 Ekim 2016 Cumartesi

Hayatını kaybetmiş bir yakınınızla hâlâ mesajlaşabilseydiniz ne hissederdiniz? 2015 senesinde bir trafik kazasında hayatını kaybeden Roman Mazurenko’nun arkadaşları onunla hâlâ konuşmanın bir yolunu bulmuş. Mazurenko gibi bilgisayar yazılımcısı olan Eugenia Kuyda, arkadaşının ölümünü kolay kolay kabullenememiş. Bilimkurgu dizisi Black Mirror’ın bir bölümünü izlerken kendince bir çözüm bulmuş.
Mazurenko’nun bütün tanıdıklarına haber göndermiş ve bulabildiği bütün mesajlaşmaları bir araya getirmiş. On binlerce mesajdan oluşan bir veritabanı oluşturmuş. Daha sonra Google’ın açık kaynak olarak GitHub’a koyduğu bir sistemden faydalanarak ölen arkadaşıyla mesajlaşabileceği bir yazılım geliştirmiş. Yazılım sorulara mümkün olduğunca Mazurenko’nun cümleleriyle cevap veriyor, mümkün değilse genel cevaplarla yetiniyor.
Kuyda’nın öte dünyadaki arkadaşına ilk sorusu “En iyi arkadaşın kim?” Aldığı cevap ise “Kendine biraz güven” olmuş. Kuyda’ya kalırsa tam da ondan beklenen bir cevapmış. “Seni kurtaramadığımız için üzgünüm” denince “Biliyorum”, “Ne olur geri dön” talebine “Merak etme, burada her şey yolunda” diyen bir uygulamadan söz ediyoruz.
Haliyle çok ürkütücü. Zaten bazı tanıdıkları yazılımı kullanmayı reddetmiş. Ancak kimi arkadaşları memnun. Biri “Hâlâ Roman’la tanışıyormuşuz gibi geliyor” diyor. Bir başkası modayla bu kadar ilgilendiğini bilmiyordum, keşke zamanında o konuda cesaretlendirseydim diye hayıflanıyor.
İnsanın herkese farklı yanlarını gösteriyor. Bu sebeple bir kişinin birçok kişiye gönderdiği mesajları kullanan bir uygulama, o kişinin daha önce bize göstermediği yanlarını görmemizi de sağlıyor. Peki, bu iyi bir şey mi? Ölenin iradesini çiğnemek değil mi?
Dijital dünya üzerine çalışan psikolog Michael Stora durumu kaygı verici buluyor. Etik dışı ve empatiden uzak bulduğu bu yöntemin yas tutma sürecine de zarar vereceği fikrinde. Ölüm fikriyle baş etmeyi savuşturduğunu düşündüğü bu yazılımın kullananlarda depresyona yol açacağı fikrinde.
Gelgelelim, cin şişeden çıkmışa benziyor. Kuyda, bu mesajlaşma uygulamasını üç ayda geliştirmiş. Artık yapılabildiği bilindiğine göre ve kimi dizi ve filmlerde işlenen bir konu olması sebebiyle türünün tek örneği olmayacağını öngörmek mümkün.
Dijital dünya artık öbür dünyaya da kanca attı. Bilimin çok üzerinde durmadığı ve din ile felsefeye bıraktığı ruh meselesi de burada devreye giriyor. Mesajlaşma uygulamasında Roman’a “Ruh var ” sorusu yöneltildiğinde “Sadece hüzün var” demekte.
The Verge sitesi bu olayı uzunca bir makaleyle haberleştirmiş. Oradan öğreniyoruz ki yazılımı geliştiren şirketin kapısında Wittgenstein’ın şu sözü asılı: “Dilimin sınırları, dünyamın sınırlarını belirler.
Dilimizin sınırları, programcılık diliyle genişliyor. Bunun dünyamızın sınırlarını genişletmesine hazır mıyız?
Bu yeni dünyanın doğuracağı etik sorunlarla mücadele edecek donanıma sahip miyiz? Eski etik değer öğretilerimiz yeni meseleler için yeterli mi?
Sıkıldıysanız hadi gündeme bağlayayım. Ya Fethullah Gülen öldükten sonra benzer bir yazılım geliştirilirse... Cemaatçiler ByLock gibi bunu telefonlarına kaydederek Gülen’den hiç ölmemiş gibi talimat almaya devam ederlerse?
Ya hologram teknolojisiyle Gülen evlerde canlanır ve hepsinin aynı sorularına aynı cevapları verirse? Al başına belayı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları