Özgür Mumcu

Namus ve Şeref

19 Mart 2015 Perşembe

Cumhurbaşkanlığı yemini pek güzeldir:
“Üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”
Yemin metni pek tumturaklı, kabul etmek lazım. Namuslar, şerefler havalarda uçuşuyor. Büyük Türk Milleti mesela biz oluyoruz. Yemin huzurumuzda ediliyor. İnsan yerine konuluyoruz yani.
Bir de tarih huzurunda ediliyor yemin. Tarihin mevzuyla ilgisini bilmiyoruz. Herhalde yemin bozulursa tarihe geçer diye uyarı maksatlı konulmuş bir ibare.
Namus ve şeref üzerine ediliyor yemin. Biz Büyük Türk Milleti olarak biraz cumhurbaşkanının namus ve şerefine emanetiz.
Neden?
Görevini tarafsızlık içinde yapsın diye.
Yapmazsa?
Biz Büyük Türk Milleti ve tarih huzurumuzu hiç kaçırmıyoruz. Cumhurbaşkanı da öyle. Onun da huzuru kaçmıyor.
Huzur içinde 400 milletvekili istiyor. Kocaman bir sarayı var. Eski Türk devletlerinin askerleri sarayı dolduramıyor. Bir bardak su istesen sarayın boşluğunda sesin çınlıyor. Oysa 400 milletvekili olsa, askerlerin yanına merdivenlere onları dizse.
Her koridorda, her odada takım elbiseli bazı adamlarla tayyörlü kimi kadınlar bulunsa. Su istedin su, çay emrettin çay.
Aklına bir şey geldi o saat bu âli fikirleri dinleyecek 400 kişi. Canın çekti sarayın avlusunda her gün bir mini miting düzenle.
Her Allah’ın günü muhtarlarla buluşarak yalnızlık giderilmez. Ayrıca muhtarlar her gün gelemez. Hepsinin işi gücü var. Milletvekili öyle mi? Yok kanun, yap kanun. Kanunun emrini cumhurbaşkanı verecek, sarayda bekleşen milletvekilleri bunu hemen onaylayacak. Memleket hızla yönetilecek.
HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, tutturdu beyefendiyi başkan yaptırmayacağız diye. Oysa başkan olsa
o da, diğer muhalefet partileri de rahat eder. 400 iktidar milletvekili sarayda olunca geriye 150 milletvekili kalıyor. Koca Meclis binasında 150 kişi.
Meclis’teki odaları rahat rahat paylaşırlar. Sonra efendim Meclis komisyonunda tekme yedim, genel kurulda kafama tokmakla vurdular, merdiven boşluğuna yuvarladılar derdi de yok.
Meclis iktidar milletvekillerinin yokluğunda huzur bulur. Onlar sarayda Cumhurbaşkanı’nın huzurunda rahat, muhalefet Meclis’te rahat.
Daha iyi bir istikrar tablosunu bilen varsa beri gelsin.
O sebeple başbakan Davutoğlu’nun Demirtaş’ın “Başkan yaptırmayacağız” açıklamasına tepkisini anlamak lazım.
Neticede okumuş adam Davutoğlu. Hır gürden hoşlanmıyor. Başbakan olalı beri Meclis’te kavga kıyametten geçilmiyor. Yıprandı, tükendi, yoruldu.
Başkanlık gelse keyfi yerine gelecek. Meclis’te kavga yok. Bakanlar Kurulu nerede toplandı derdi yok. 400 milletvekili 12 eski Türk devletinin askeri hep beraber geçinip gidecekler. Sarayda oda çok. Ona büyücek kütüphaneli bir oda verecekler, kitap yazacak.
Erdoğan başkan olmazsa, 400 milletvekili gelmezse?
Bir defa sabah akşam azar var. Sonra Meclis’te itiş kakış.
Demirtaş’ın Erdoğan’a ettiği lafı Davutoğlu’nun üzerine almasını anlamamak mümkün değil.
“Namusum ve şerefim üzerine ant içerim.” Ah bu milletin değerlerine yabancı olanlar. Ne diyor hadisi şerif: “Öyleyse kim yemin edecekse Allah’a yemin etsin veya sussun.”
Namus nereden çıktı? Şerefi kim o yemin metnine koydu?
Vesayetçiler!
İleride bir cumhurbaşkanı icraat yapamasın, yaparsa namussuzlukla, şerefsizlikle suçlanabilsin, sivil siyasetin önü kesilsin diye yaptılar.
O vakit namus ve şeref, Cumhurbaşkanlığı yemininin aksine davranmayı emreder.
Tarafsızlık vesayetçi bir kurumdur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları