Özgür Mumcu

Meddah

08 Nisan 2015 Çarşamba

Yeni anayasa isteniyor. Hep isteniyor, olanından da sürekli şikâyet ediliyor. Üzerinde 12 Eylül damgası olan bir anayasayı beğenmemek kolay. İtirazlara meşruiyet sağlıyor. Efkan Ala dahi İçişleri Bakanı sıfatıyla anayasayı tanımadığını söyleyebildi. Kaldı ki anayasayı tanıyan kalmadı.
Cumhurbaşkanı her gün anayasayı çiğniyor. Tarafsız kalacağına dair namus ve şerefi üzerine ettiği yemini çiğnemediği bir an yok. Dün Cumhuriyet’te okumuşsunuzdur seçim yasakları başladığından bu yana Cumhurbaşkanı iki hafta içinde televizyonlarda 533 dakika yer almış. Her konuşmasını 7 ila 12 kanal aynı anda canlı yayımlamış. Konuşmaların içeriği ise aktif bir AKP propagandası şeklinde. Tarafsızlığı geçtik, seçim yasakları da umurunda değil.
Tarafsızlık için namus ve şeref üzerine edilen yemin de neticede anayasanın bir maddesi. Anayasayı tanımamaya karar verince, orada geçen namusun ve şerefin de bir anlamı kalmıyor. Zaten hadis de “Kim yemin edecekse Allah’a yemin etsin veya sussun” demiyor mu?
İçişleri Bakanı sıfatıyla anayasayı tanımayabilirsiniz. Cumhurbaşkanı sıfatıyla anayasal yemininizi umursamayabilirsiniz. Mahkemeleriniz Anayasa Mahkemesi’nin aksi yöndeki kararlarına rağmen internete toptan yasaklamalar koyabilir.
Bütün bunlar olabilir; çünkü pratikte anayasa rafa kaldırılmış durumda.
Yeni anayasa daha fazla özgürlük ve daha demokratik bir rejim için mi isteniyor?
Anayasa referandumunda en azından sanki o sebeple isteniyormuş gibi davranılmış, iktidarın yargı üzerinde kurmak istediği baskı, “hak ve özgürlükler” sosuna bulanıp pazarlanmıştı.
Bu defa vaziyet başka. Bu defa vaziyet açık.
İnsan haklarını güçlendirmekten ya da rejimi demokratikleştirmekten bahseden yok. Sadece bir adam güce doyamıyor ve her an her kanalında konuştuğu ve her şeyi belirlemeye çalıştığı memleketteki bütün yetkilere sahip olmayı hedefliyor.
Yeni anayasa, karşısında demokratik hiçbir denetim mekanizması olmayan bir başkan yaratmak için talep ediliyor.
Bunun haricinde 12 Eylül’ün getirdiği baskıcı ruhla bir dertleri yok.
YÖK? Orada.
Üniversitenin seçtiği rektörleri YÖK ve cumhurbaşkanı elbirliğiyle “darbeyle” indirmeye devam ediyor.
Seçim barajı? Orada.
HDP’nin üzerinde kılıç gibi sallanmakta.
Siyasi Partiler Kanunu? Haliyle hâlâ orada.
12 Eylül’ün baskıcı düzenlemelerine gelince, onları benimseyen ve hiçbir denetimi kabul etmeyen bir siyasi proje yeni anayasa için 400 milletvekili istiyor.
12 Eylül Anayasası’nı değiştirmek için değil 12 Eylül’ün bile cüret edemediğini yapmak için.
Yeni 12 Eylülcülerin seçilmiş olmaları onları daha az 12 Eylülcü yapmıyor.
Haziran seçiminde kavuğu Kenan Evren’den devralmaya çalışan bir meddahı oylayacağız.
Meddahları izlemek eğlencelidir, meddahlar tarafından yönetilmek değil.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları