Özgür Mumcu

Kasetçi

16 Mayıs 2015 Cumartesi

Cemaatin dinleme ya da gizli görüntü kaydı yaptığı iddiasına kim şaşırır?
Peki iktidar çevrelerinin kendilerine muhalif gördüğü herkesi cemaatçi ya da cemaatçilerin elinde rehine diye suçlamasına kim şaşırır?
İkisine de güvenmenin ya da birinden birini tutmanın manası yok. İktidarcemaat işbirliğinde yürütülen davalarda yapılan sahtekârlıkları gördük.
İktidar medyasının yalanın bile utanacağı yalan haberlerini de.
Meral Akşener konusunda baltayı taşa vurmuşa benziyorlar. Pespaye dedikodu seviyesindeki televizyon programında ileri sürülen iddiaya, iddia sahibi bile sahip çıkamadı.
Önce kaseti var dersen, sonra ama ben izlemedim diye eklersen, sonra da izlemediğin kasetin montaj olduğunu belirtirsen inandırıcılığın kalmaz. Bir süredir inandırıcılık umurlarında olmadığı ve kendi kitlelerini ahmak yerine koydukları için bu derece ferahlar. Ancak bu defa büyük paralel avcısı Erdoğan’ın bile desteğini alamadılar.
Cumhurbaşkanı ve eşi, Meral Akşener’i aramış ve üzüntülerini ifade etmiş.
Ben olsam Sayın Erdoğan’ın üzüntülerine çok itibar etmezdim. İşine geldiğinde kaset meselelerinden bahsetmeyi seven bir tabiatı var. O programda yaptıklarıyla bugün belli ki “günah keçisi” ilan edilecek ikiliden fazla bir farkı yok.
Deniz Baykal ve MHP’li milletvekilleriyle ilgili kaset meselesi ortaya çıktığında ne yaptığı unutulmasın. Seçim zamanıydı ve Erdoğan meydanlarda kaset işlerini iştahlı bir üslupla ağzına sakız etmişti.
Ne dedi Baykal için:
“Kendisinden önceki beline hâkim olamadı. Hâlâ bu medya, bu siyasiler ‘İnsanın özeline karışıyor’ diyorlar. Yahu kendi eşiyle mi bir şey oluyor da özel oluyor. Bu özel değil, bu genel genel. Bu genel bir ahlaksızlıktır…”
Yetinmedi devam etti:
Komplo komplo dedi... Böyle bir şey yapmadığını söylemiyor. İsmi geçen diğer kişi de bunu söylemiyor. Fakat benim en çok üzüldüğüm nokta şudur: Türkiye’nin toplumsal ahlak değerleri açısından bir erozyona uğratma gayreti var. Bu milleti ayakta tutan en önemli güç toplumsal ahlakımızdır. Bunun üzerinden bir mağduriyete oynayanlar var. Bunu kabul etmeyiz. Eşlerine ihanet edenleri mağdur olarak göremeyiz...”
Bunları cemaatle arası iyiyken söylüyordu. Vakit geçti, cemaatle kavga zamanı geldi. O vakit Erdoğan, CHP ve MHP’ye cemaatin komplo kurduğunu söylemeye başladı. “Hatta CHP ve MHP’nin üzerindeki tehdidi biz kaldıracağız” dedi.
Erdoğan’ın bir soruya cevap vermesi lazım. Madem bu kasetler bir cemaat komplosuydu, hangi sebeple seçim meydanlarında o kasetler üzerinden muhalefet partilerini vurmaya çalıştı.
Bu tavrıyla neden kaset komplosunu yapanlarla aynı safta yer aldı?
Sözleri orada duruyor.
Kaset komplolarını yeri geldiğinde oya tahvil etmek için miting meydanlarında canhıraş bağıran birinden gelen üzüntü telefonunu kim neden ciddiye alsın?
Komployu cemaat yapıyorsa zamanında bu komplolardan faydalanan da bellidir.
Elbette meydanlarda kasetlerden medet umanlar da kaset komplolarını yapanlar da bunun hesabını verecek.
Bu kirli kavgada cemaatin ya da iktidarın tarafı tutulmaz. Mağdurun tarafında olunur. Meral Akşener’e geçmiş olsun.
Umalım ki bu kasetçilerin de zamanında onlardan nemalananların da siyasi tarihimizde sadece “bir leke” olarak kalacakları günler uzak olmasın.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları