Özgür Mumcu

Karga

07 Eylül 2016 Çarşamba

Bazı zehirli ittifaklar vardır. Kargayı beslersiniz ve gözünüzü oyar. Peki, bir karga neden beslenir? İşinize yaradığı için. Mesela aklını Sovyetler Birliği’ni yıkmakla bozmuş olan ABD, Afganistan’da mücahitlere her türlü desteği verdi. Ardından Usame bin Ladin dahil olmak üzere diğer cihatçılar da, Afganistan’da ABD’nin desteğiyle kendilerine başka şartlarda bulamayacakları bir alan buldu. Beslenen karga sonunda ABD’yi hedef aldı. Sovyetler Birliği yıkıldı yıkılmasına. Ancak bugün onu yıkmak için kurulan zehirli ittifak sayesinde kuvvetlenen yapılanma hiç olmadığı kadar kuvvetli. ABD, 11 Eylül’den sonra Afganistan’da zamanında desteklediklerine karşı harekâta girişince, “teröre karşı savaş” açınca ne oldu?

Sudan sebeplerle Irak işgal edildi. Oradaki başarısız yönetim IŞİD’in temellerinin atılmasını sağladı. Arap Baharı’nda NATO’nun Libya’yı bombalamasından nihayetinde cihatçı gruplar kazanç sağladı. Bombardıman, Suriye’de savaşın uzamasına yol açtı. Suriyeli cihatçılara uzun süre Libya üzerinden cephane gönderildiği herkesin bildiği “kasabanın sırrı”. ABD’nin teröre karşı açtığı savaş, yangını daha da büyüttü. Askeri operasyonlar haricinde alınan asayiş tedbirleri de öyle. ABD ve Batı Avrupa’daki sert tedbirler, zaten sıkışmış olan Müslüman gençleri radikalleştirdi. Guantanamo gibi örnekler radikalleşmeyi hızlandırdı. Sovyetler Birliği’ne karşı yeşil kuşak teorisi, Türkiye dahil birçok ülkede İslamcıların alan kazanmasına yol açtı.

Suudi Arabistan’ın petro- dolarlarıyla desteklenen İslamcı hareketler kendilerine alan açtı. 12 Eylül darbesi de Türkiye özelinde bu alanın epey genişlemesiyle sonuçlandı. Erdoğan’ın Gülbettin Hikmetyar’la olan fotoğrafı bile manzarayı özetler. Kontrolün kaybedilmesiyle ABD, “ılımlı İslam”ı desteklemeye karar verdi. 2007’de eski ABD Dışişleri Bakanı Richard Holbrooke’un Türkiye için “Malezya’dan sonra ikinci ılımlı İslam ülkesi” demesinden sonra çıkan “Türkiye, Malezya olur mu” tartışmasında zaten bilinen bu karar iyice somutlaştı.

Bu sebeple ABD’nin Gülen cemaatine ve “Milli Görüş gömleğini” çıkarmış AKP hareketine destek vermesi de gayet anlaşılır ve beklendik bir hamleydi. Aynı şekilde cemaat ve AKP’nin de buna uygun bir ittifak kurması da. Ancak işte bazı ittifaklar zehirlidir.

Laik yargı ve askeriyeye karşı kurulan bu ittifak sonucunda laik unsurlar kısmen yıkıldı. İşlem tamamlandıktan sonra ise müttefikler arasında kavga başladı. Öyledir zira devrim evlatlarını yer. Gerçekleşen pasif devrim de evlatlarını yiyor. Şimdi cemaatle mücadelede kararlılık yerini keyfiliğe bırakırsa. Hukuka aykırı bir şekilde davranılırsa.

Kolektif cezalandırma kural olursa. Evvela zaten kurumları sarsılmış olan devlet bir hukuksuzluk zelzelesiyle yıkılma tehlikesi yaşar. İkinci olarak da mücadele ettiğinizi zannettiğiniz örgüt çıkaracağı mağduriyet hikâyesine dayanarak kuvvetlenir. Bunun tersi bir örnek bulmak da pek mümkün değildir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları