Özgür Mumcu

İmam’ın Ordusu

22 Eylül 2016 Perşembe

Odatv davasının hâlâ sürüyor olması ne tuhaf! İktidar-cemaat ittifakı devrinden kalma bu davanın hâlâ görülüyor olması iktidar açısından mahcup edici sonuçlar da doğuruyor. Dava sürdükçe, ister istemez iktidarın zamanında cemaatle nasıl işbirliği yaptığı da hatırlanıyor. Önceki günkü duruşmada Ahmet Şık, lafı dolandırmadı. Soruşturmayı yürüten polis, hâkim ve savcıların tutuklu ya da kaçak olduğunu hatırlattı ve cemaate destek veren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da yargılanması gerektiğini söyledi. Hâkimin ayak diremesine rağmen bu sözleri duruşma tutanağında yer aldı.
Dava bu kadar uzatılmasa Erdoğan’ın adı da gündeme gelmeyecekti. Ancak ne yaparsınız ki Sayın Cumhurbaşkanı’nın Odatv davası günlerindeki performansı çok iç açıcı değil. Şık’ın cemaatin polis içerisindeki örgütlenmesini anlattığı kitabı için “Bazı kitaplar bombadan tehlikelidir” diyerek, cemaat mensuplarının verdiği kitap toplatma kararını hem de Avrupa Parlamentosu’nda savunduğu hâlâ akıllarda.
Daha sonra bir televizyon programında, Ruşen Çakır’ın bu sözünü hatırlatmasına ise “Yani öyle kitaplar vardır ki bombadan daha tesirlidir” diye cevap vererek, Şık’ın kitabını en az cemaatçiler kadar tehlikeli bulduğunun altını iki defa çizmişti.
Neticede ne istedilerse verildiğini anlatan bir kitaptı ve dolayısıyla bombadan tesirliydi.
Sonradan öküz ölüp de cemaatle ortaklık bozulunca, “Kitap yazdı diye değil, hazırlığını yaptı diye insanlar mahkûm edildi” diyerek bu defa Şık’ın mağduriyeti üzerinden kendine meşruiyet devşirmeye gayret etti. Bu Erdoğan-Erdoğan’a karşı meselesine alışık olanlar için sürpriz sayılmayacak ancak ülkenin ne denli tutarsız bir anlayışla yönetildiğini gösterdiği için son derece talihsiz bir durum.
Şık’ın kitabının adı “İmam’ın Ordusu”ydu. Erdoğan’ın daha hazırlık aşamasındayken toplatılmasına bomba benzetmesiyle sahip çıktığı kitap ancak onlarca gazeteci ve yazarın ismiyle basılabilmişti.
Sonradan imamın ordusunun ne olduğunu ve nelere yol açtığını hep beraber gördük. Herhalde Sayın Cumhurbaşkanı’nın, cemaat tehlikesine sürekli dikkat çeken Odatv sanıklarına büyük bir özür borcu var.
Ergenekon’da kandırılmış, Balyoz’da kandırılmış, Arınç’a suikast konusunda kandırılmış, Askeri Casusluk davasında kandırılmış, HSYK’yi referandumla cemaate teslim ederken kandırılmış, Emniyet ve askeriyede cemaat yerleşirken kandırılmış, Türkçe Olimpiyatları için sikke kestirirken kandırılmış, cemaatle ara bulunsun diye Pensilvanya’ya adam yollanırken kandırılmış, partisine cemaat kontenjanından milletvekili, belediye başkanı almışken kandırılmış.
Kitap bombaya benziyor derken neden kandırılmış olmasın?
Peki, Sayın Erdoğan’ı sadece cemaat mi kandırabiliyor? Bu denli aldanmış bir siyasetçiyi cemaat haricinde başka odaklar da kandırmış ya da kandırıyor olabilir mi?
Özellikle yabancı devletlerle pazarlık masasına oturulduğunda içim içimi yiyor, bizim iyi niyetli ve saf Cumhurbaşkanımızı yine kandırırlar mı diye?
Neyse, bu arada Odatv davası ertelendi. Yani hâlâ devam ediyor. İmam’ın Ordusu darbeye kalkıştı ama İmam’ın Ordusu’nu yazanlar yargılanıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları