Özgür Mumcu

İddianame çıtası yükseldi

30 Ocak 2016 Cumartesi

Can Dündar ve Erdem Gül hakkındaki iddianame üzerine yazmayı düşündüm. 400 küsur sayfa iddianameyi okuyup bitirdikten sonra derin bir hayal kırıklığına uğradım. Okuduğuma çeşitli isimler verilebilirdi ancak iddianame demek bir hayli zordu.
Ancak hakkını yemeyelim Can Dündar’ın köşe yazılarını topluca okumak ve Erdem Gül’ün haberlerini bir arada görmek isteyenler için güzel bir kaynak. Teker teker internetten yazıları, haberleri bulmak için uğraşmaya gerek yok. Sayın savcı bizzat kopyala yapıştır yöntemiyle köşe yazılarını ve haberleri bir araya getirmiş.
Kopyalayıp yapıştırmaya insanın eli bir kere alışmayagörsün. Kendini tutmak pek zordur. Hem kopyalayıp yapıştırınca metinler uzadıkça uzar. İnsan elle tutulur bir iş çıkardığını zanneder.
Savcı bey de kopyalayıp yapıştırmaya kendini bir güzel kaptırdığı için terör konusunda Galatasaray Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olan Faruk Turinay’ın makalesini olduğu gibi iddianame olduğu iddia edilen metne koymuş. Ama ne makalenin yazarının bundan haberi var ne de makaleye bir atıf.
Belli ki internetten ulaşılabilen makale Google’da bulunmuş. Kopyalanmış ve yapıştırılmış. Yani savcı başkalarının görüşlerini kendi ulvi fikirleriymiş gibi bir metne aktarmaktan çekinmeyen biri.
Makalesini iddianame olduğu iddia edilen metinde bulan Turinay’ın tepkisi şöyle:
“Savcı benim yazdığım, birkaç ayıma mal olan makalemi usulsüzce alıyor. Makalemin bütünüyle yazılma amacına aykırı olarak iddianameyi uzun ve kalın göstermek amacıyla yapılmış sanırım. Bir iddianame bin sayfa da olabilir. Bir metin ne kadar net ve öz ise o kadar anlaşılır olur.”
Tabii bu anlaşılma gibi bir arzunuz ya da anlatabilecek bir şeyiniz varsa geçerli. Şayet elinizde gazete haberleri ve köşe yazıları haricinde bir şey yoksa yüzlerce sayfayı ilgili ilgisiz yerlerden derlemek haricinde elinizden bir şey gelmez.
Onu bile tam olarak başaramamak ise başka mesele. Mesela dava açma süresinin kaçtığına ilişkin itirazları def etmek için Can Dündar’ın 11 Ocak 2016’daki bir yazısını iddianame olduğu iddia edilen metne koymaya çalışmak. Bunu o gün Can Dündar’ın yazısı olmadığı halde yapmak. Bahsedilen yazının aslında bir sene öncesine ait olduğunu fark edememek. İşte bunlar hep hayret uyandırıcı.
Belki de senelerce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde hâkimlik yapmış Rıza Türmen haklıdır. Savcının derleme metni hakkındaki görüşleri şöyle:
“Belli ki savcı iddianameyi hazırlarken epeyce zorlanmış. Bir görev verilmiş ve ne yapacağını bilememiş. Mahkeme hukuki olarak bakarsa iddianame reddedilmelidir (...) Bu iddianamenin bu şekilde çıkması aslında bir yönüyle iyi. Çünkü, yukarıdan verilmiş talimatla, davanın siyasi olduğunun en net kanıtı bu iddianame. Ben bu kadar hukuk dışı iddianame görmedim.”
Verilebilecek en ağır cezaların talep edildiği iddianame olduğu iddia edilen metinde yüzlerce sayfa başkaları hakkındaki davalardan bahsediliyor. Can Dündar ve Erdem Gül’ün adı bile geçmiyor.
O kişilerle Can Dündar ve Erdem Gül arasında herhangi bir irtibat yer almıyor.
İkisinin de talimat aldığı söyleniyor. Ama kimden, ne zaman, nasıl? Bu soruların hiçbir cevabı yok.
Cemaat eliyle düzenlenen Odatv davasının yerlerde sürünen iddianamesinden bile fantastik bir metinle karşı karşıyayız.
Artık çıta çok yükseldi. Bu çıtayı aşmak isteyen savcıların işi zor. Bu iddianame olduğu iddia edilen metinden daha fantastiğini yazmak her babayiğidin harcı değil.
Bu metni kahkaha atmadan ya da sinirlenmeden okuyan bir hukukçu varsa diplomasına derhal el koyulmalıdır.
Belki de devletin bir kısmı gizlice cephane göndermeyi, diğer kısmı da gönderilen cephaneyi durdurmayı beceremezken resmi kurumlardan fazla bir şey beklememek gerek.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları