Özgür Mumcu

Hesap masada

24 Haziran 2015 Çarşamba

Zor iş. Cumhurbaşkanlığı’nı masaya sürüp kaybetmek zor iş. Bir seneden az sürede 10 puan kaybetmek sindirmesi hakikaten kolay değil. Dünyanın neresinde kimin başına gelse siyasi gücü zedelenir, meşruiyeti aşınır.
Sayın Cumhurbaşkanı da buna istisna değil. Kendini her konuda, her şartta kutlu bir istisna zannetmek ve çevresini böyle düşünen kişilerle donatmak siyasetin temel kurallarını değiştirmiyor.
Siyasi hayatta kaybettiği gücünü koruyup arttırmak için belirleyici olmaya çalışacak. Baykal hamlesiyle bu belirleyiciliği yakalayabileceği zannedildi. Ancak hem CHP’nin ve şimdilik diğer partilerin kendisini kale almayan tavrı sonucunda TBMM, ‘Aksaray’ın gölgesinde kalmadı.
Elbette, Erdoğan bildiğimiz Erdoğan. İlk fırsatta yine muhaliflerini ihanetle suçlayacak. Şu anda olgun bir devlet adamı rolünün peşinde. Gelgelelim, Cumhurbaşkanlığı boyunca yapıp ettikleriyle kendini sonsuza dek o rolü oynayamayacak hale getirdi.
Yine de zor tuttuğu efelenmesini dizginlemekte zorlanıyor. Ne dedi geçen gün?
“Şimdi koalisyon... Ama birileri çıkıyor, Cumhurbaşkanı ‘Anayasanın çerçevesi içerisinde davranmalıdır’ diyor. Bu birilerine diyorum ki anayasanın çerçevesi içinde davranmadığımızı, hangi anayasa maddesine göre açıklayacaksınız, bunu çıkın açıklayın.”
Açıklayalım.
Üzerine aldığı görevi tarafsız bir şekilde yerine getireceğine namusu ve şerefi üzerine yemin etti. Anayasanın 102. maddesi.
Herhalde en gözü kara, en cengâver, en şuursuz Erdoğan sevdalısı dahi Cumhurbaşkanı’nın bu seçim sürecinde tarafsız olduğunu ileri süremez. Neredeyse Davutoğlu’nu ceketinin iç cebine koyup kürsü kürsü parti propagandası yaptı. Seçim bitti, “açılış” adını verdiği AKP mitingleri de o saat sona erdi.
Anayasanın 104. maddesine göre devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetmesi gerekiyordu.
Herhalde en fedai, en gözü pek, en serdengeçti Erdoğan meftunu dahi Cumhurbaşkanı’nın devlet organları arasında düzen ve uyum gibi bir derdi olduğunu iddia edemez.
Cumhurbaşkanı her ağzını açtığında anayasayı ihlal etti. Her konuşmasıyla kendisine verilen vekâlete aykırı davrandı. Yetkisi, görevi belirli bir pozisyona seçilmişti, seçildiği yeri beğenmedi. Bir fiili durum yarattı. 7 Haziran akşamı da bu fiili durumun hesabı adresine tebliğ edildi. Şimdi hesabı ödemek istemiyor.
Erdoğan vesayetindeki AKP bir türbülansa girdi. O türbülansın etkileri önümüzdeki günlerde daha net ortaya çıkacak.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ve Ekonomi Bakanı, Rıza Sarraf’a ihracat şampiyonluğu ödülü verdi. Koalisyon pazarlıkları başlayacak ve yolsuzluk iddiaları bu pazarlığın önemli bir parçasıyken.
Ekonomi Bakanı, Rıza Sarraf’ı tanımadığını söyledi. Numan Kurtulmuş ise ödülün Sarraf’a verileceğinden bihaber olduğunu ve üzgün olduğunu ifade etti.
Tanımıyorduk, bilmiyorduk...
Biz tanıyor ve biliyoruz.
Erdoğan da öyle.
Hesap masada.
Erdoğan anlamazlıktan geliyor. Ekonomi Bakanı daha Sarraf’ı tanımıyor. Kurtulmuş, siyasi tarihe Harun yerine Karun olarak geçmenin şokuyla üzgün. Davutoğlu bir şekilde koalisyon kurup AKP’yi iktidardan düşüren stratejik derinliğin profesörü olmama derdinde.
Ama hesap masada.
Birisi o hesabı ödeyecek. Bırakalım kim nasıl ödeyecek, aralarında karar versinler.
Kumar tehlikeli şey. Masaya yüzde 52’yi koyarsın, bir bakmışsın bahis çiplerin gitmiş yerine bir borç senedi gelmiş.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları