Özgür Mumcu

Hep Batı’nın Suçu

12 Ocak 2015 Pazartesi

Dün Paris’te Charlie Hebdo saldırısına karşı büyük bir yürüyüş yapıldı. Bu yazı yazıldığı saatlerde yürüyüş devam ediyordu. Muhtemelen Fransa’nın uzun süredir gördüğü en büyük gösteri yürüyüşü.
Her ne kadar Fransız basınında, Rusya, İsrail, Ürdün ve Gabon’la beraber Türkiye’den resmi katılım olması bu ülkelerin ifade özgürlüğü konusundaki zayıf karnesi nedeniyle eleştirilse de Davutoğlu’nun yürüyüşte olması olumlu. Umalım ki iktidara yakın yayın organlarında ve sosyal medya aktörlerinde görülen kafa karışıklığı ve saldırgan tutum bu kararla azalsın.
Charlie Hebdo saldırganlarının radikalleşmesinde ABD’nin Irak işgali önemli bir rol oynamış. Zaten polisin radarına takılmaları ve kardeşlerden birinin mahkûm olmasının sebebi de Irak’a savaşmaya gitme planları.
Memleketimizde de, iktidardan nasiplenen birçok yorumcu meselenin bütün yükünü Batı dünyasına atan ve onların Ortadoğu’daki politikalarına bağlayan değerlendirmeler kaleme aldı.
Bu bana Paris’teki başka devasa bir yürüyüşü hatırlattı. O dönem Fransa’da uluslararası hukuk yüksek lisansı yapıyordum. ABD, Irak’ı işgal etmek üzereydi. Paris’te yüz binlerin katıldığı bir gösteriyle ABD’nin savaş planı protesto edilmişti. Çok büyük ihtimalle savaşa karşıtı Charlie Hebdo’nun katledilen çalışanları da o yürüyüşteydi.
Fransa, ABD’nin Irak’a saldırmasına karşıydı. Hatta Bush, Irak saldırısına direnen Fransa ve Almanya’yı “eski Avrupa” olarak damgalayıp başka müttefiklere bel bağladığının işaretlerini vermekteydi.
O müttefiklerden biri Türkiye’ydi. Yeni seçilmiş AKP hükümeti ABD ile birlikte Irak’ın işgaline katılmaya pek hevesliydi. Bu amaçla Meclis’e bir tezkere verildi. Meclis’te sadece AKP ve CHP bulunmaktaydı. CHP blok halinde tezkereyi reddetti. Oylama neticesinde 264 milletvekili ABD’nin yanında savaşmayı kabul etti, 250 milletvekili ise bunu reddetti. Anayasaya göre 268 kabul oyu gerekiyordu. Türkiye, Irak savaşına kıl payı, sadece 4 milletvekili sebebiyle girmedi.
CHP’nin ve henüz genel başkanına tam biat etmemiş genç AKP’nin içindeki bazı unsurların oylarıyla savaşın parçası olmadık.
Tezkereden 9 sene sonra Erdoğan’ın şu sözlerini unutmamalı: “Ben 1 Mart tezkeresini savunanlardandım.” Bugün AKP’nin yanında mevzilenmiş ve Charlie Hebdo saldırısından külliyen Batı’yı sorumlu tutan bazı yazarların da o dönem tezkereden yana tavır aldığını da not edelim.
Irak’ın işgalinden sonra ABD’nin savaştaki müttefikleri İngiltere ve İspanya çok ciddi terör saldırılarıyla sarsıldı. Fransa ise savaş karşıtı pozisyonunun da katkısıyla bu ilk terör dalgasından etkilenmedi.
Bugün Irak savaşına karşı tavır almış Charlie Hebdo ve Fransa’nın uğradığı saldırının, Irak savaşına asker yazılmaya çalışmış bir partinin taraftar ve mensupları tarafından Ortadoğu’daki Batı politikalarıyla izah edilmesi gibi bir vaziyetle karşı karşıyayız.
Ne Fransa ne de genel olarak Batı dünyası günahsızdır. Ancak zamanında o çok lanetlenen Irak işgaline katılmaktan sadece 4 oyla ve tezkereyi isteyen Erdoğan’a rağmen kurtulunduğunu da unutmamakta fayda var.
“Gâvur”un hep kötü kendimizin ise hep “haklı” olduğuna inanmak elbette iyi gelir. İyi gelir ama ne mevzuları anlamaya ne de onları çözmeye yarar.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları