Özgür Mumcu

Cemaat lokantası

25 Mayıs 2017 Perşembe

Sene 2013. Dönemin başbakan yardımcısı Yalçın Akdoğan şu açıklamayı yaptı: “2004’teki MGK kararı hükümet tarafından yok hükmünde kabul edilmiş, hiçbir Bakanlar Kurulu kararı alınmamış, hiçbir işlem yapılmamıştır.”
Ne diyordu 2004’teki MGK kararı? “Fethullah Gülen hareketinin yurtiçi ve yurtdışı faaliyetlerine karşı bir eylem planı” hazırlansın.
Kim imzalamıştı bu kararı? Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül dahil olmak üzere o dönemin MGK üyeleri.
Yukarıda sayın Akdoğan’ın da ifade ettiği üzere, AKP iktidarı MGK kararını görmezden geldi. Dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök durumu şöyle izah etmişti Ağustos 2004’te “Bu örgüt çok büyük imkân ve kabiliyete kavuştu. ‘Bu iş takip edilsin’ dedim. Hükümeti kesin olarak bilgilendirdik, ‘Bu durum iyi değil’ dedik. Açıkça söyleyeyim fazla bir şey yapıldığını da görmedik.”
MGK kararları gizli. Kamuoyu bu belgenin varlığından iktidar-cemaat kavgası kızıştıktan sonra haberdar oldu.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra bu belge yine gündeme geldi. Başbakan Binali Yıldırım, ekranların önünde 2004 MGK kararının “FETÖ” ile ilgili olmadığını söyledi. Hadi kendisine haksızlık etmeyelim tam olarak şöyle dedi:
“Eski Genelkurmay Başkanı diyor ki, ‘biz uyardık’. Ne uyardınız kardeşim, karara bakıyoruz, Nur Cemaati ve hizmet hareketi izlenmelidir. Ne zamandan beri bu cemaatler terör örgütü oldu?”
Tuhaf iş. İktidarın Gülen cemaatine karşı tedbir alınmasını söyleyen MGK kararını uygulamamasına yanıt verilemeyince sayın Başbakan’ın bulabildiği tek yanıt “ne zamandan beri hizmet hareketi terör örgütü oldu”dan ibaret. Başka biri dese kendine herhalde hapislerden hapis, ihraçlardan ihraç, iktidar medyasında linçlerden linç beğenirdi.
Şu soru hâlâ önümüzde. Gülen cemaatini hangi andan itibaren bir suç örgütü sayacağız. MİT soruşturması mı, 17-25 Aralık mı yoksa 15 Temmuz darbe girişimi mi?
Peki, ya 2004’se bu tarih. Şayet 2004’ü milat kabul edersek o kararın altında imzası bulunan AKP bir hayli zor durumda kalacak. Zira çıkacak tek anlam MGK kararları gizli olduğu için kamuoyunun bu değerlendirmeyi bilecek durumda olmamasına rağmen iktidarın konuya vâkıf olduğu.
Efendim o günler askeri vesayet vardı, askerler dini gruplara karşı hasmane tutum takınıyordu, mecburen imzaladık ama uygulamadık diye bir savunma yapılabilir. Kaldı ki belge ilk ortaya çıktığında getirilen savunma gerekçeleri bu yöndeydi. Gelgelelim şu hakikat değişmiyor. 2004’te MGK uyardı. Bu uyarı görmezden gelindi. Hatta Şamil Tayyar’ın ifadesiyle “Emniyet cemaate bağlandı, dershane ve okul sayısı patladı.”
Gündem son sürat değişirken bazı meseleleri hatırlatmak gerekir. 2004 MGK kararı da bunlardan biri.
Cemaatin palazlanmasına doğrudan destek verenler hadi bu koşullarda geçtik hukuki hesabını, siyasi hesabını dahi vermeyecek mi?
Yemeği bir güzel yiyip sonra aşçıyla kavga edince o lokantaya hayatında gitmemiş insanlara fatura çıkarıldığı nerede görülmüş?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları