Özgür Mumcu

Berkin Elvan’a Neden Takıldı

05 Kasım 2014 Çarşamba

Bir an Erdoğan cumhurbaşkanı olunca değişir diye endişelenmiştik, itiraf edelim. Ya taç giyen baş akıllansaydı? Ya etrafına ördürdüğü sarayında sesi duvarlara çarparak duyulmaz olup boğuklaşsaydı? Kendisine kendisi gibi olduğu için oy veren milleti unutup da devletin zirvesine çıktım diye bürokratik devlete teslim olsaydı?
Hayır, öyle yapmadı. Erdoğan hâlâ bildiğimiz Erdoğan. Daha evvel “Bu ülkenin başbakanına yuh çekersen tokadı yersin” diyordu. Yeni unvanıyla da farklı bir şey söylemiyor. Esenler’de kendisini alkışlamayıp da sigara içen gence “Terbiyesiz herif, Cumhurbaşkanı söylüyor, o hâlâ içmeye devam ediyor!” diye çıkışıyor. Arkasında bir devlet erkânı... Belki az da olsa bir ağırbaşlılık var aslında. Danışmanına tekmeletip kendisi yumruklamıyor mesela.
Erdoğan’ın bir başka alışkanlığı toplumun fay hatlarını sürekli germesi. Kötü niyet aramayın. Amacı hepimizi daimi olarak zinde ve uyanık tutmak. Öyle bir coğrafyada yaşıyoruz ki uyanık olmazsak, rehavete kapılırsak başımıza nelerin geleceği belli değil.
Gezi zamanında Kabataş efsanesini ya da Dolmabahçe’deki olmayan içki meselesini ağzına dolaması bundandı. Bir çeşit aşı aslında. Nasıl vücut direnç kazansın diye aşının içine hastalığın mikrobunu koyarlar. Erdoğan da olmayan gerginlik hikâyeleriyle bizim vücudumuza mikrop zerkediyor ki bünyemiz sağlam olsun. Yarın öbür gün zoru gelirse alışkın olalım, hasta düşmeyelim.
O sebeple herkes Erdoğan’ın Berkin Elvan takıntısı hakkında yanılıyor. Ne nefretinden ne de vicdan azabından. Hep bu aşı meselesinden. Erdoğan, milli iğnecimiz.
Ne zaman sokaklarda biri öldürülse Erdoğan çıkıyor bir kürsüye, Berkin Elvan’ı terörist ilan ediyor. Çocuğunun eriyerek öldüğünü izlemiş bir anneyi yuhalatıyor.
Kötü ve zalim bir insan olduğu için mi? Asla.
Kabataş ve Dolmabahçe’yi oyun hamuru gibi yoğurması yalancılığından mıydı? Hadi canım sen de.
Bunların hepsi bünyemize dozunda kin, nefret ve ayrımcılık mikrobu sokmak için. Daha büyük kin, nefret ve ayrımcılık gelirse sağlıklı kalalım, hazır olalım diye.
Berkin Elvan’ı Okmeydanı’nda öldürülen Burak Can Karamanoğlu ile kıyaslamıştı.
Şimdi de Diyarbakır’da vahşice linç edilen Yasin Börü ile yarıştırıyor.
Önceki gün Berkin Elvan’a sahip çıkanları Yasin Börü’ye yüz çevirmekle suçladı. Cumhurbaşkanı’na kalırsa bunun sebebi Yasin Börü’nün “inancını yaşayan bir delikanlı” olması.
Şimdi desek ki Erdoğan’a, üç gencin katillerini bulmak sizin göreviniz. Berkin Elvan’ı öldüren emrinizdeki polis. Yasin Börü ve Burak Can Karamanoğlu’nu öldürenler kim, henüz tam belli değil. Onları bulup adalete teslim etmek işiniz. Yasin’in ve Burak Can’ın öldürülmesine yol açan güvenlik zafiyetinin hesabını sormak da iktidarınıza düşer.
Deriz demesine de bir faydası olmaz. Erdoğan ne zaman bir çocuk ölse gassallığa soyunuyor. Fakat işinde pek acemi. Ne zaman bir çocuk öldürülse bir morg görevlisine dönüşüyor. Çocukların cenazelerini nereye tasnif edeceğiyle dertleniyor.
Bunları zalim ve kötü bir gassal, robotlaşmış bir ölü tasnifçisi olduğu için yapmıyor. Peki, bir gencin ciğerlerini sigara ile söndürmesine bile hassas biri neden bazı çocuklar hakkında böyle sert?
İşte hep biz aşılanalım diye.
Erdoğan bizi seviyor. İyiliğimizi istiyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları