Özgür Mumcu

Başkancı sistem

10 Aralık 2015 Perşembe

Seçim maratonu bitmedi. Önümüzde bir anayasa referandumu ihtimali var. Başkanlık sistemi tartışmalarının medyada yeniden harlanması bununla ilgili. Bir süredir başkanlık sistemi demokratik bir içerikle tesis edilebilir mi diye konuşuluyor. Güç ve denge mekanizmalarıyla donatılmış bir başkanlık sisteminin şu anda yaratılmış fiili tek adamlık sisteminden daha kötü olmayacağının savunulduğunu görüyoruz.
Elbette başkanlık da her sistem gibi bir sistemdir. Türkiye’de de ilk defa arzu edilmemektedir. Hakkında sayfalarca bilimsel çalışma var. Öğrenciyken, Galatasaray Üniversitesi’nde bu konuda kapsamlı uluslararası bir kolokyum düzenlenmişti. Yüksek lisans ve doktora programlarında da başkanlık ve yarı başkanlık sistemlerinin mukayeseli incelenmesine ve bunların Türkiye’ye uygulanabilirliği hakkında hararetli ve zengin çalışmalara ilk elden tanıklık ettim.
Bir anayasa hukukçusu olmamakla beraber bunların ışığında açıkça söyleyebilirim ki Türkiye’de bugünkü şartlarda gelecek bir başkanlık sisteminin demokratik olma ihtimali yok. Şu anda gördüğümüz bir kişinin anayasayı üzerine ceket diktirir gibi şahsına özel bir hale getirme çabası.
Erdoğan, kazara Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybetseydi başbakanlık binası olarak inşa ettiği Aksaray’ı mesela Ekmelettin Bey’e verecek miydi?
Erdoğan, Abdullah Gül’ün başkanlık yetkilerine sahip olmasına, kendisinin de Davutoğlu gibi “Cumhurbaşkanlığı sözcülüğünde” kalmasına tahammül edebilir miydi?
Cumhurbaşkanlığına henüz çok vakit varken Erdoğan’ın 2007’de Prof. Ergun Özbudun’a hazırlattığı anayasa taslağında neden başkanlık sistemi önerilmemişti?
Erdoğan’ın önereceği başkanlık sistemi, başkanlık sistemlerinin temel özelliği olan keskin kuvvetler ayrılığına dayanabilir mi? Kuvvetler ayrılığı hakkında sayın Cumhurbaşkanı’nın görüşleri ortada.
Haziran seçiminden sonra tamamen hâkim olamayacağı bir koalisyon ihtimalini nasıl torpillediği de açık.
Onu da geçelim. AKP’nin hazırladığı son anayasa taslağını incelediniz mi? Orada önerilen başkanlık sistemi mi yoksa başkancı, Erdoğancı bir sistem mi?
Ya yeni anayasa görüşmelerinde Genel Kurul’a başkanlık edecek yeni Meclis Başkanı’nın anayasa hakkındaki görüşleri? İsmail Kahraman’ın kurucusu olduğu Birlik Vakfı’nın anayasa taslağı AKP’ninkinden bile daha tek adamcı bir sistem öngörüyor.
Yeni Anayasa’yı Burhan Kuzu’nun hazırlaması ihtimalinden bahsetmiyorum bile.
Erdoğan zaten fiili bir durum yaratmış ve bütün yetkileri ferah feza kullanırken neden başkanlık sistemi istesin diye sorulmakta.
Evvela, arkasında kurumsal bir miras bırakmak istiyor. Büyük projelerin gücüne inanıyor. Bunun dışında fiili durumların sonsuza kadar sürdürülemeyeceğini elbette biliyor. Fiili durum, yetki ve görev alanlarını muğlaklaştırır. Bu da ileride hem hükümetle hem de bürokrasiyle şimdiden öngörülmesi güç çatışmalar yaratacaktır. Bir hayli yüksek bir egoya sahip olan Davutoğlu ve ekibinin, Saray ve onun tuhaf danışmanlar kadrosunun politikalarına ömür billah biat edeceği de düşünülmemeli.
Erdoğan’ın bütün bunları engellemek için anayasal güvencelere ve bundan kaynaklanan otoriter yetkilere ihtiyacı var.
Fiili durum kolay yaratılabileceği gibi kolay kaybolabilir.
1 Kasım öncesindeki ortamın kendine oy olarak döndüğünü gördü. Ortadoğu krizi ve Rusya ile gerginliğin de kamuoyunda benzer bir karşılığı olduğunun farkında. Daha da çatışmacı ve gergin bir siyasi atmosferle anayasa referandumunu zorlamak isteyecektir. Bu olmazsa, İsmail Kahraman’ın anayasa taslak gerekçesinde 330 milletvekiline ihtiyaç olmadığına dair görüşü masaya sürmesi de hepten imkânsız değil.
Yani başkanlık sistemini değil Erdoğan için özel üretilecek başkancı bir sistemi tartışıyoruz. Tartışmayı doğru zemine çekmekte fayda var.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları