Özgür Mumcu

Askıda anayasa (07.04.2016)

07 Nisan 2016 Perşembe

Cumhurbaşkanı yurtdışındayken, Başbakan biraz rahatladı. Hem barış sürecinin tekrar başlayabileceğini söyledi hem de akademisyenlerin tutuklu yargılanmasına karşı çıktı. Ancak Sayın Cumhurbaşkanı yurda döner dönmez iki konuda da Başbakan’a ağzının payını veriverdi.

Dükkânı iki günlüğüne çırağına emanet eden esnafın, dönüşte ortalığı dağınık bulup çırağını azarladığı tonda Sayın Davutoğlu’na çıkıştı.

Aslında bu konuda Sayın Erdoğan yerden göğe kadar haklı. Haziran seçimlerinden önce Cumhurbaşkanımız “Parlamenter rejim artık bekleme odasında” dedi ve başkanlık sistemine geçmek için 400 milletvekili talep etti. Sayın Davutoğlu da bu talebi yerine getirmek üzere partinin başına geçirildi. Neticede “bekleme odasına alınmış” bir rejimin Başbakanı. Dolayısıyla kendisini o koltuğa oturtan iradeye saygı duyması ve sanki yürürlükte bir anayasa varmış ve Başbakanlık yetkilerine sahipmiş gibi davranmaması gerekir.

Şu anki konumu, Erdoğan’ın bekleme odasına aldığı rejimi başkanlık rejimiyle değiştirmek için görevlendirilmiş bir memurdan fazla değil. Bu görevlendirmeyi kabul ederek AKP genel başkanı ve başbakan olduğuna göre itiraz etmesinin de fazla kıymeti yok. Siyasi kaderi, Erdoğan’ın bir talimatına baktığı sürece siyasi ağırlığı, düzenli aralıklarla azarlanan bir çıraktan öteye gidemeyecek. Elbette bu, punduna getirirse daha fazla güç kazanmak istemediği anlamına gelmiyor. Ancak bu şimdilik kendi iç dünyasını ilgilendiren bir mesele.

Bu sebeple, sanki başbakanmış gibi davranan Davutoğlu’ndan çok rejimin bekleme odasında olduğunun iyice ayırdına varmış siyasetçilerin sözlerine dikkat etmek gerek.

Mesela Ahmet İyimaya. TBMM Adalet Komisyonu Başkanı. Aynı zamanda AKP’nin Yeni Anayasa Yazım Komisyonu’nda. Şunları birkaç gün önce söyledi:

“Yeni anayasa yapmasak dahi bu parlamentonun kurucu iktidar yetkisi içerisinde yürürlükteki anayasayı yürürlükten kaldırması gerçek bir demokratik kazanım olacaktır. Çok önemli, 5 yıl, 2 yıl, 3 yıl anayasasız kalabiliriz, anayasal kurumlar var, anayasal kurumların bağlı olduğu yasalar yani organik yasa dediğimiz yasalar var, bu çok önemli.”

Özetle, yeni anayasa yapılamaması ihtimalinde anayasanın tamamen askıya alınması bile artık memleketin gündeminde. Buna, Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın kurucusu olduğu Birlik Vakfı’nın anayasa önerisinde, “Yeni bir anayasa yaparken eski anayasanın kurallarına uymanın mantıken de tutarlı bir tarafı yoktur” dendiğini de ekleyelim.

Sayın İyimaya’nın bir süre anayasasız yaşayabileceğimize dair önerisi kendi içinde tutarlı zira şu anda dahi anayasanın yürürlükte olup olmadığı tartışmalı. Cumhurbaşkanı’nın Anayasa Mahkemesi kararını tanımaması, ilk derece mahkemelerini bu karara direnmeye çağırması ve Anayasa Mahkemesi’ni ihanet içinde olmakla suçlaması da bunu gösteriyor. Bir fiili durum yaratılmıştır. Bu da haliyle bir rejim bunalımına yol açıyor.

Sayın Davutoğlu’nun bile ayak uydurmakta zorlandığı bu fiili duruma memleketin ayak uydurmasını beklemek gerçekçi mi?

“Parlamenter rejimi” dolayısıyla anayasayı bekleme odasına almak, gerekirse ülkenin anayasasız yönetileceğini ileri sürmek, siyaset biliminde ve kamu hukukunda neye karşılık gelmekte?

Bakalım Sayın İyimaya, anayasayı askıya alma fikrini daha da açacak mı?

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları