Özgür Mumcu

AKP’nin Yeni Dostları

01 Kasım 2014 Cumartesi

Tarafsız Cumhurbaşkanı’nın yeni merkezinin adı Ak Saray. Öyle, zira toplum olarak en sevdiğimiz alışkanlığımız kendimizi kandırmamız. Erdoğan fiiliyatta AKP’nin başında. Ak Saray ise parti-devletin reisinin sarayı. Cumhurbaşkanlığı seçimini kazara İhsanoğlu kazansa idi o bina bu defa da Başbakanlık’a verilecek ve yine Erdoğan’a dolayısıyla partisine ait olacaktı.
Tuhaf iş. Macaristan’ın otoriter başbakanı Orban internete vergi getirmeye çalıştı. On binler sokaklara döküldü. Sadece internete vergi salınmasına karşı yürümüyorlardı. Orban’ın baskıcı tek-adam yönetimi canlarına tak etmişti.
Macar basını olup biteni görmezden geldi.
Manşetlerinde ise Erdoğan, 29 Ekim ve yeni cumhurbaşkanlığı heyulası vardı. Bana dostunu söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.
İki ay kadar evvel Orban, Batı’nın ideolojik dogmalarına isyan etmiş ve “özgürlükçü demokrasi”ye savaş açmıştı. Alternatif olarak özgürlükçü olmayan demokrasiyi önerdi. Örnek olarak ise Çin ve Rusya’nın yanı sıra Türkiye’yi de gösterdi.
İki ülke arasında bambaşka stratejik bir dert ortaklığı inşa ediliyor. Demokratik gösterileri görmezden gelen Macar medyasının ilk sayfalarını Erdoğan ve sarayına ayırmaları da bunun işareti. Güney Kıbrıs’taki temsilciliğini kapatıp KKTC’nin temsilcilik açmasına izin vermeleri de... Yönetim anlayışlarındaki yakınlık ilginç bir ittifaka yol açmışa benziyor.
Bu tarz benzerliğinin somutlaştığı alanların başında medya geliyor. Le Monde’un haberine göre, Macar hükümeti, devlet medyasının başına aşırı sağcı görüşleriyle bilinen bir gazeteciyi atadı. Gazetecinin önceki görevinin hükümete “danışmanlık” olduğunun da altını çizelim.
Bu gazeteci Yahudi düşmanı olmakla itham ediliyor. Sosyal medyada kişisel sayfasında ayrımcı fıkralar paylaşıyor. Dünyayı şeytani bazı ailelerin çekip çevirdiğine dair klasik komplo teorilerinden hoşlanıyor.
Bizdeki iktidar medyasında da revaçta olan bir tipten bahsediyoruz. Devlet televizyonunun program içeriklerini saptamak için atanan başka bir gazeteci de aşırı sağcı çevrelerden gelmekte. Yaptığı ilk işlerden biri Çin devlet televizyonu ile işbirliği yapmak olmuş. Türkiye’yle beraber Çin de Orban’ın özgürlükçü olmayan demokrasi diye övdüğü ülkelerden.
Ortadoğu’da Müslüman Kardeşler’e, Avrupa’da ise diktatör diye anılan Orban Macaristan’ına aynı anda model olmayı başarmak kayda değer.
Ama hangi kayda değer?
“İleri demokrasi” ve “yeni Türkiye” denerek gelinen yer burası. İçi doldurulmamış bir “sistem karşıtlığı.Marazi bir ecdat ve din vurgusu. Toplumu dindarlaştırmaya ant içmiş bir eğitim politikası. Kuvvetler birliğini reisin şahsında sağlayacak şekli bir demokrasi. Partiye bağlanmış bir polis gücünün her yerde hissedildiği, siyasi düşmanlara karşı yeniden şevke getirilen MGK’siyle bir milli güvenlik devleti.
Zamanında Fransa’nın aşırı sağcı lideri Le Pen’in Erbakan’la samimiyeti akla geliyor.
AKP aslına döndükçe eski müttefikleriyle nikâh tazeliyor.
Avrupa aşırı sağı, Avrupalı olma iddiası bulunmayan, İslam medeniyetini bir blok olarak tasavvur eden anlayışla iyi geçiniyor. Bunu kendilerini “steril” kılmanın bir yolu olarak görüyor.
Erbakan’dan Erdoğan’a, Le Pen’den Orban’a.
Avrupa aşırı sağının dert ortağı yeni Türkiye’ye hoş geldiniz.
Yüzümüzü Batı’dan çevirip Doğu’ya döndükçe bizi daha da çok sevecekler.
Ak Saray herkese hayırlı olsun.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları