Özgür Mumcu

AKP’nin koalisyon şartları

13 Haziran 2015 Cumartesi

13 senedir buzdolabına, son 4 senedir de buzluğa konan parlamenter rejim yeniden doğdu. Şaşkınlık, buzlar çözülürken hareketlerde acemilik, beklenen ancak olumsuz olmayan işaretler.
Düne kadar Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın ağızlarına hakaretsiz hatta neredeyse küfürsüz almadıkları partilere davranışları nasıl değişti?
Nerede kaseti diline dolayan, “Neresi özel, bu genel bir ahlaksızlıktır” diyen Erdoğan, nerede sahaya dönmek için Baykal’a sarılan Erdoğan?
Camiler ahıra çevriliyordu, bunlar Zerdüşttü, hepsi ırkçıydı, bir üst akıldan talimat alıyorlardı, Haçlı ittifakıydılar. Aslına bakarsanız neredeyse hepsi kestirmeden “vatan hainiydi”.
Bugün Erdoğan, “egoların bırakılmasından”, Davutoğlu başkanlık sisteminin olmayacağından ve “taşların yerine oturtulmasından bahsediyor”. Seçimlerin ve demokrasinin Erdoğan ve çevresinin üslubu üzerinde terbiye edici bir etkisi oldu. İstisnalar umursanmasın. Onlar Amok koşucusu.
Bu iyidir ama aldatıcıdır. Erdoğan’ın bir hafta içinde hayalinden vazgeçeceğine inanmak saflıkla dahi açıklanamaz. Cumhurbaşkanı hâlâ parlamenter rejimdeki rolünü anlamış değil.
Koalisyon temaslarına Baykal’la başlaması da bunu gösteriyor. Parlamenter rejimlerde partiler bir araya gelir, milletvekili sayıları tek başlarına gelmelerine yetmiyorsa koalisyon kurarlar, cumhurbaşkanı ise buna sadece saygı duyar.
AKP’nin Erdoğan vesayeti altında olması hâlâ parlamenter rejim üzerindeki en büyük tehlike. Seçmen bu seçimde iki şeyi oyladı.
Birincisi Erdoğan tarafından gayri resmi olarak yaptırılan bir başkanlık referandumuydu. Bu açıdan seçim sonuçları Erdoğan için bir hayli ağır bir hezimet.
İkincisi genel seçimlerdi. Bunda da seçmen 13 senelik iktidar partisine hükümet kuracak kadar milletvekili vermedi.
Erdoğan, bu ülkeyi hasta etmiştir. Fiiliyatta değiştirdiği rejimi bu seçimle mühürlemek istedi. Ancak başaramadı. Parlamenter rejimin tekrar dönmesi için bu fiili başkanlık rejiminin tasfiyesi şart. Diğer türlü sadece Erdoğan’ın hayali bir süre ertelenmiş olur.
Fiili başkanlık rejiminin tasfiyesi ve demokratikleşme için yapılması gereken birçok kanuni düzenleme var. Dışarıdan destekli bir CHP hükümeti bunun yapılması ve ilk pansumanı yapılmış bir sistemin bir buçuk ya da iki sene sonra seçimle güçlendirilmesi bakımından en iyi tercih gibi görünüyor.
Bu, MHP sebebiyle gerçekleşmezse geriye AKP’li hükümet seçenekleri kalıyor.
Bu hükümetin parlamenter sisteme dönüş ekseninde kurulma ihtimali ise AKP’nin şartlarına bağlı.
Yolsuzluğun örtülmesi bir şart olacak mı?
Erdoğan’ın parti üzerindeki vesayeti bir şart olacak mı?
İflas etmiş ve bir uluslararası krize dönmüş dış politika bir şart olacak mı?
Bu şartları kabul eden AKP’nin başkanlık projesine hizmet eder ve intihar eder.
AKP’nin bu şartları ileri sürmemesi ise ancak partinin kurumsal gücüne kavuşması ve Erdoğan’ın vesayetinden kurtulmasıyla mümkün.
AKP içinde bunu yapmak isteyen ve belki de yapabilecek güçte olanlar vardır. Onlara parlamenter sistem perspektifinde kendilerini yenilemeleri için bir şans verilmek isteniyorsa hükümet kurma çalışmalarında Erdoğan muhatap alınmamalı.
Cumhurbaşkanı anayasal çizgisine dönsün istenmiyor mu?
Hâlâ bir talimatıyla beş gazeteye aynı manşeti attıran ve hükümet ihtimallerinde ağzının içine bakılan biri olmaktan çıkarılmalı.
Bu sınavda CHP ilk hatasını Baykal görüşmesiyle yaptı. Ama asıl sınav AKP’nin.
AKP şartlarını ortaya koyana kadar diğer partilerin acele etmesine gerek yok.
Yolsuzlukların soruşturulması CHP, MHP ve HDP’nin şartı değil.
Yolsuzlukların örtülmesi AKP’nin şartı.
Erdoğan’ın Aksaray’dan Çankaya’ya geçmesi de üç partinin şartı değil. Orada kalması AKP’nin şartı.
İflas etmiş Suriye politikasının sürdürülmesi de öyle.
Bu şartları kabul eden bir partiye seçmeni nasıl yaklaşır? Onu da herhalde söz konusu partiler etraflıca düşünecektir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları