Özgür Mumcu

Ak Kefen

07 Ocak 2015 Çarşamba

Meclis Soruşturma Komisyonu’nun 9 AKP’li üyesi, 4 AKP’li eski bakanın Yüce Divan’a gönderilmesine gerek olmadığına karar verdi. Yani 9 AKP’li 4 AKP’liyi “akladı”. Herkes pek bir rahatladı.
Şayet 9 AKP’li 4 AKP’liyi “aklamasaydı” darbe olacaktı. Bu demokrasi kahramanı 13 AKP’liye minnet borçluyuz. Minnetimi nasıl göstereceğimi bilemediğimden, kararı öğrendiğimden beri beyaz bir çarşafı üzerime geçirdim. Kefenimi giydim öyle geziyorum.
Bir ara bakkala uğramam gerekti. Bir baktım o da kefenine bürünmüş. Birbirimizle konuşmadan anlaştık. Ben tezgâhın üzerindeki çikolatayı yürüttüm o da yanımdaki ufak çantadan cüzdanımı aşırmış. İlahi diye güldüm. O da güldü. Kollarımızı havaya kaldırdık. El ele tutuşup sırıttık. Bir baktık ki bakkalın çırağı kefenlerimizi aşırmış. Mecbur, don atlet sokağı arşınlamak zorunda kaldım.
Ne göreyim. Herkes mutlulukla yollara düşmüş. Kimi kefenli, kefenini çaldıran yarı çıplak ama herkes neşeli.
Karşı komşu alt komşunun arabasını düz kontak yaptı. Üst komşu koşturdu arabanın üzerine en akından kefeni serdi. Vallahi sokaktaki her arabayı biri kapıverdi, üzerlerine kefenleri örttük. Bir gelin alayı düzdük, zafer turuna koyulduk.
Yolda benzini biten benzinciden kaşla göz arasında benzinini depolara dolduruverdi. O arada benzinci herkesin yedek lastiklerini iç etmiş. Yahu bizde bir neşe bir kahkaha. Gülmekten araba kullanabilen yok.
Artık vura çarpa, çala oynaya yolda gidiyoruz. Makaranın bini bir para. Çevre caddelerden, patikalardan, duble yollardan, nasıl olduysa sağ kalmış bir iki parktan velhasıl havadan, denizden ve karadan kefenli insanlar coşkumuza katılıyor. Darbe önlenmiş. O kutlu 9 AKP’li, onlardan daha kutlu o 4 AKP’liyi “aklamış”. Düğündür, bayramdır.
Bir stadın yanından geçerken gençlerimizi gördüm, gözlerim gurur yaşlarıyla doldu. Askeri vesayet zamanı gibi insandan kule değil Ak Saray yapmışlar aman bir de türkü tutturmuşlar.
İşte biz böyle şarkılar çalarak ve arabalar çarparak milli iradeyle kaynaşmış ilerlerken hava kararmaya başladı. Karanlıktan faydalanan beş on kişi yol kesmiş. Yok arabalar bizim değilmiş, yok bazımızın kefeni bile çalıntıymış. Bir de hırsız var diye bağırıp iyice işi kepazeliğe vurmasınlar mı?
Hemen durduk. Aramızdan en seyrek bıyıklı ve sert konuşanı kefenini yellendire yellendire öyle bir konuştu ki. Arkadaki arabalardan küçümen sevimli mi sevimli bir ayaklı kütüphane koşturdu geldi. O çocuk saflığıyla “Hırsızlık yapan kardeşim olsa kolunu keserim” diye bağırdı. Hepimiz duygulanmıştık. Başını sevip velisine teslim ettik.
Hemen bir oylama yaptık aramızda. Seyrek bıyıklı sert hitabetli adam “Yolsuzluk var mı lan” diye bağırdı. Yekağız “Yok” diye bağırdık.
Böyle şehri turlaya turlaya sabahı ettik. Yarın aynı saatte buluşmak üzere sözleştik. Eve doğru dudaklarımda bir dombra ıslık başladım yürümeye. Bakkaldan yürüttüğüm çikolataya elimi attım bir şakacı cebellezi etmiş. Eve gireceğim bir baktım anahtar kapıya uymuyor. Başka bir kefenli var, eve el koymuş.
Ben de gittim bakkalın evini aldım.
O gün bugün böyle yaşıyoruz.
Darbe engellendi. Kefenler giyildi. Herkesin malı ortak. Kim derdi AKP komünizmi getirecek.
Tek sorun kefenlerde.
Kir, çamur, pislik içinde geziyoruz. Birileri çamaşır makineleriyle sabunları ve hatta suları çalmış.
“Aman” dedi seyrek bıyıklı adam “boş ver”, yanındaki küçük bilginin yanağından bir makas aldı.
“Ak kefen” dedi “tez kirlenir”.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları