Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Suçlu aydın!
Prof. Dr. Nur Serter’in Işığı Kim Söndürdü? Türk Aydınlanması1 adlı kitabından bir alıntı yaparak yazıya başlayalım:
***
[Anadolu’da Türkün adı yokken kazanılan bir Kurtuluş Savaşı’ndan sonra neler değişmişti? Türk aydını köye, köylüye sahip çıkma sorumluluğunu üstlenmiş miydi?
CHP Roman Ödülü’nü kazanan Yaban2 adlı romanında Yakup Kadri, Anadolu halkının maddi, manevi yoksunluğu karşısındaki Türk aydınına sorumluluğunu hatırlatmaktadır:
“Bunun nedeni, Türk aydını yine sensin! Bu viran ülke ve bu yoksul insan kitlesi için ne yaptın? Yıllarca, yüzyıllarca onun kanını emdikten ve onu bir posa halinde katı toprak üstüne attıktan sonra, şimdi ondan tiksinmek hakkını kendinde buluyorsun. Anadolu halkının bir ruhu vardı, nüfuz edemedin. Bir kafası vardı, aydınlatamadın. Bir vücudu vardı, besleyemedin. Üstünde yaşadığı bir toprak vardı, işletemedin. Onu hayvani duyguların, cehaletin ve yoksulluğun ve kıtlığın elinde bıraktın. O, katı toprakla, kuru göğün arasında bir yabani ot gibi bitti. Şimdi elinde orak, biçmeye gelmişsin. Ne ektin ki, ne biçeceksin?”]3
Y.K. Karaosmanoğlu bu aydın suçlamasını Orta Anadolu’da bir köylü ile yaptığı konuşmadan sonra yapar:
“- Biliyorum beyim sen de onlardansın emme.
- Onlar kim?
- Aha Kemal Paşa’dan yana olanlar.
- İnsan Türk olur da nasıl Kemal Paşa’dan yana olmaz?
- Biz Türk değiliz ki beyim.
- Ya nesiniz?
- Biz İslamız elhamdülillah... O senin dediklerin Haymana’da yaşarlar.
***
Bu konuşmadan sonra Y.K. Karaosmanoğlu’nun aydın saydığı okuryazarları, devlet memurlarını aydın sayarak suçlaması çok şaşırtıcı. Ben onun gibi düşünmüyorum. Şimdi konunun anlaşılmasına yardımcı olması için Epiktetos’un Kendisinin Efendisi Olmayan Hiç Kimse Özgür Değildir4 adlı yapıtından ilaç gibi bir alıntı yapacağım:
“Peki insan nedir, biliyor muyuz? Doğası nedir? Onun hakkında ne düşünürüz? Ve kulaklarımız bu konuda ehlileşmiş midir? Hayır. Doğa ne anlıyor musun? İzah etmek zorunda olduğumu söylediğimde beni hangi derecede anlıyorsun? İzahat nedir biliyor musun? Doğru ya da yanlış nedir biliyor musun? Seni felsefeyle mi tanıştırmalıyım? Seninle konuşmaktan ben ne kazanıyorum söyle? Beni heveslendir. Neden böyle bir arzu duyayım? Koyun sevdiği otları gördü mü iştahlanır. Ona taş ya da ekmek göster yerinden kıpırdamaz bile. Dolayısıyla bizim de doğal bazı arzularımız vardır. Mesela konuşmaya değecek insanlar.
(...)
Sana sadece şunu söyleyebilirim: Kim olduğunu bilmeyen, ne için doğduğunu bilmeyen, bu dünyanın nasıl bir yer olduğunu anlamayan, o yüzden de ne işe yaradığını bilmeyen, iyiyle kötüyü birbirinden ayıramayan, güzellikle çirkinliği ayırt edemeyen... Doğruyla yanlışı bilemeyen hiçbir zaman arzularını, içgüdülerini ve tiksindiği şeyleri şekillendirirken mantığını kullanmayacaktır; aslında hiçbir şey bilmezken tek kelimeyle kör ve sağır dolaşacaktır. Ama bu şaşırtıcı bir şey mi? İnsanlık başladığından beri zaten bütün hataların sebebi bu cehalet değil midir?”4
***
İnsan neden cahil olur, cahil kalır? Bunun yanıtını kitaplarımda, yazılarımda bilmem kaç kez yazdım. İnsan beyninin tükürük bezi, ter bezi, pankreas gibi kendine özgü salgısı yoktur; bilgi, düşünce, roman, strateji, taktik salgılamaz; insan beyni bir aküye benzer önce onu bilgi, görgü, bilim ve düşünce ile durmadan dolduracaksın. Beynin işte o zaman sorduğun soruları yanıtlar. Aydın denen acayip yaratıklar beyni (akü) yakıt pompaları gibi bilgiyle dolduramaz. Yakıt istasyonları, pompaları okullardır. Okulları devlet açar, okullara öğretmenler gönderir. Bu okullarda, Osmanlı’nın Kuran kursu, mektep ve medreselerinde olduğu gibi Müslüman olduğu öğretilmez, önce Türk olduğu öğretilir, dininin ne olduğu çok daha sonra gelir.
İletişim kurmak için aynı dilin göstergeleriyle konuşmak gerekir. Kaç kez yazdım: İnsan “Ben neden böyleyim” sorusunu sorup cevap veremiyorsa ve az biraz düşünen insan ise bu sorunun yanıtını bilen insanı bulacak ve onu dinleyecek. Cehaletin suçlu ve sorumlusu aydın değildir, sorumluluk ve suç devlete, insan bireyinin kendisine aittir. Aydının önemli özelliklerinden biri başkaları için hapishaneye girmektir. Halkın aydın için hapse girdiği görülmemiştir.
1. Kırmızı Kedi Yayınevi, 2023.
2. Y.K. Karaosmanoğlu, Yaban, İletişim Yayınları, 2022, s.10.
3. Age. s.113
4. Destek Yayınları, 80-81. baskı, 2023, s.56-57
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- İlk kez tek bir fotonun nasıl göründüğü gösterildi
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- Yıkılması gerekiyor!