Özdemir İnce

Sayin hökümat beni eyi diğne

20 Ekim 2023 Cuma

Cumhuriyetin delikanlılık döneminde ben ilkokulda okurken (1943-1948) bize laikliğin devlet işleri ile din işlerini birbirinden ayıran bir devlet biçimi olduğunu öğretmişlerdi. Bu, en başta okul (eğitim öğretim) ve yargıda (hukuk) çok önemliydi. Okullar için Tevhidi Tedrisat Kanunu, yargı için Medeni Kanun ilgili yasalar vardı. Bunu ta ve en son 1948’den itibaren bilmekteyiz.

Şimdi, mevcut anayasanın çelişkilerle dolu 24. maddesini okuyalım:

“Madde 24- Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. 14. madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini ayin ve törenler serbesttir. Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz. Din ve ahlak eğitim ve öğretimi devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır. Kimse, devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.”

Sayın hükümet, beğenmediğin “askeri anayasa”nın 24. maddesinin “Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır” bölümü anayasanın 2. maddesi ile 24. maddenin “kimse” ile başlayan son hükmüne kökten aykırıdır. Ayrıca “Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır” bölümü de aynı nedenden dolayı anayasanın 2. ve 24. maddenin son bölümüne aykırıdır.

Bence anayasanın 24. maddesi 14. madde ile de çelişmektedir. 14. maddeyi de okuyalım:

“Madde 14-(Değişik: 3.10.2001-4709/3 md.) Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.”

Sayın hükümet, eğitim öğretim alanında anayasanın 2., 14. ve 24. maddelerini ayağının altına alıp şaraplık üzüm gibi ezdin. Bu eylemine karşı Anayasa Mahkemesi gözünü ve kulağını kapatıp dilini yuttu. Yargı alanında, baskı evresinden ileri gidip Cumhuriyet yasaları yerine mecelle ve şeriat yasalarını kullanma evresine geçemedin. Bekliyorsun! Ama farkında mısın bilmem ama dönüşsüz bir yola girdin. Çünkü, yuları (metafor olarak kullanılmıştır) Diyanet İşleri Başkanlığı’na kaptırdın.

Ey hökümat beni eyi diğne, ihbar etmesi benden, sana yeni bir tuzak kuruluyor. 15 Ekim 2023 tarihli Cumhuriyet gazetesinden değerli muhabir Sefa Uyar’ın haberinden aktarıyorum:

“Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), Okulöncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nde kapsamlı olacağına işaret ederek beklenti yarattığı değişiklikten skandallar çıktı. Değişiklikte ‘mescit’ düzenlemesi yapıldı. ‘Yatılı bölge ortaokullarının pansiyon kısımlarında ibadethane açılır. Okulöncesi eğitim ve ilköğretim kurumlarında talep edilmesi halinde ibadet ihtiyaçlarını karşılayacak uygun mekân ayrılabilir’ maddesi ‘Okulöncesi eğitim ve ilköğretim kurumları ile yatılı bölge ortaokullarının pansiyon kısımlarında ibadet ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla doğal aydınlatmalı uygun mekânda mescit açılır’ şeklinde değiştirildi. Anaokulu ve ilköğretim kurumlarında mescit açılması zorunlu hale getirildi.”

Ey hükümet, “din” sözcüğü 10 Nisan 1928 günü anayasadan çıkarıldı ve “laiklik” niteliği 1937 yılında anayasaya girdi. Anımsatırım! Mevcut anayasanın değiştirilemez 2. maddesini hatırlatmak için dikkatine sunuyorum: “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.” Oysa sen bu maddeyi durmadan ayak altına almaktasın!

Bu durumda, “anayasayı ihlal” suçuyla ilgili 5237 sayılı TCK’nin 309. maddesini okumanı tavsiye etmekten başka çarem yok.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kürt sorunu muamması 15 Kasım 2024
Ulusal Kurtuluş Devrimi 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları