Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Meselenin sorununun problemi (3)
[Her türlü Kürtçüler 1921 Anayasası’nın 11. maddesine gönderme yapıyorlar ama benim yaptığımı yapıp bu maddeye bakmıyorlar:
Günümüz Türkçesi ile 11. madde: “Vilayet” denen idari birim, manevi şahsiyet ve muhtariyete (özerklik) sahiptir. Büyük Millet Meclisi’nin koyacağı yasalar çerçevesinde, evkaf, medreseler, maarif, sağlık, iktisat, tarım, bayındırlık ve sosyal yardım(laşma) işlerinin düzenlenmesi ve yürütülmesi “vilayet şûraları”nın yetkisi içindedir. Ancak iç ve dış siyaset, şeriye, adliye ve askeriye ile ilgili konular, uluslararası ekonomik ilişkiler ve birçok vilayeti ilgilendiren hususlar merkezi yönetimin yetki alanındadır.
23 maddeden oluşan 1921 Anayasası ulusal devletin kuruluşunu haber veren metindir ama Osmanlı Kanuni Esasi’si de yürürlüktedir. Gazi Paşa’nın gönderme yaptığı 12. madde Musul’u kapsayan Misakı Milli sınırları içinde yer alan vilayetlerin tümünü işaret etmektedir. Yani bütün illerin yerel yönetim biçimini saptamaktadır; Diyarbakır’ın özerkliği kadar Adana’nın ve Muğla’nın da özerk yerel yönetimi söz konusudur. Kısacası 1921 Anayasası özel olarak Kürtlere muhtariyet (özerklik) tanımış değil.
1921 Anayasası’nın 11. maddesinin 1924 Anayasası’nda yer almamasının en önemli nedenleri arasında Kurtuluş Savaşı sırasında çıkan Kürtçülük isyanları (Koçgiri) ile Şeyh Sait isyanının bulunduğunu unutmamak gerekir. Paris Konferansı’nda (Sevr Anlaşması) ve Lozan’da olanları kitabı okumanıza bırakalım ve “Vehbi’nin kerrakesi”ne gelelim.
Her türlü Kürtçü iddialarından anlaşıldığına göre PKK terör ayaklanması Kürtleri anayasada “kurucu halk” olarak yer almamasından kaynaklanmaktadır.
“Sırat köprüsü”nün hiçbir dinsel anlamı yoktur bu kitapta. Ama dinsel anlamını bir eğretileme (metafor) olarak kullanabiliriz. Sırat köprüsü: “Cehennem üzerine kurulmuş bir köprü. Ahirette, mahşer yerindeki hesaptan sonra, bütün insanlar sırat köprüsüne gönderilecektir.”
Sırat köprüsü PKK terör ayaklanmasıdır. Diyelim ki PKK’nin terör ayaklanması başarı kazandı ve Kürtlerin Türklerle birlikte Cumhuriyeti kuran ikinci halk olduğu anayasaya girdi, iki halkın artık birlikte yaşaması mümkün müdür? Böyle bir iş ancak TBMM’de yapılacak oylama ile mümkündür.1
AKP ile PKK arasındaki ikili ve kapalı görüşmelerde taraflar neler konuştular, PKK neler istedi bilemiyoruz. Oslo süreci ve ardından çözüm görüşmelerinde parti adına değil de Türkiye adına görüşen AKP hükümetinin kamuoyuna bu konuda bilgi vermemesi laubalilik, sorumsuzluk ve dahası suç olması gerekir. PKK’nin görüşmelerde neler isteyebileceğini kitapta ayrıntılı olarak okuyacaksınız. İstekleri, anayasaya değin ve terörist militanların kişisel durumlarına ilişkin olmak üzere ikiye ayırabiliriz.
Anayasaya ilişkin istekleri şunlar olabilir:
1. Anayasada yer alan Türk sözcüğü ile Türk milleti tanımının kaldırılması, vatandaşlık tanımının değiştirilmesi, vb.;
2. Demokratik özerklik: (İdris Bitlisi’nin aracılık ettiği devlete bağlı ama 2. Meşrutiyet’in kaldırdığı ve Kürt beylerinin isyanlarına yol açan tuhaf iç muhtariyet türü özerklik);
3. Anadilde öğretim: Bu isteklerin tamamı anayasanın değişmez, değiştirilemez ilk 4 maddesine aykırıdır. Değişiklik üniter devleti ortadan kaldırır.]2
***
Bu üç olası istekten ilk ikisi hiç söylenmese de sadece üçüncü istek (anadilde öğretim) dile getirilse bile birinci ve ikinci istekler dile getirilmiş olur. Çünkü TC Anayasası’nın 3. maddesinde “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir” yazmaktadır.
Türkiye’de okullarda Türkçeden başka bir dille de öğretim yapılması Türkiye’de özerk bir bölge ya da federe bir devlet daha olduğu, yani Türkiye’nin bir federasyon olduğu anlamına gelir.
Kendileri için anayasada özel bir madde isteyenlerin, kendi dillerinin öğretim dili olmasını isteyenlerin bu gerçekleri bilmemesi çok tuhaf. Devletler hukukunda çocukların “Dondurma isterim” diye dayatmasına benzer taleplere yer yoktur.
Avrupa Birliği’nin “Türkiye İçin Katılım Ortaklığı” belgesinde yer alan ve anadille ilişkilendirilen bölümü bir kez daha yayımlıyorum: “Kültürel çeşitliliğin sağlanması ve kökenlerine bakılmaksızın tüm vatandaşların kültürel haklarının güvence altına alınması. Bu hakların kullanılmasını engelleyen her türlü yasal hüküm -eğitim alanındakiler de dahil olmak üzere- kaldırılmalıdır.” (“Ensure cultural diversity and guarantee cultural rights for all citizens irrespective of their origin. Any legal provisions preventing the enjoyment of these rights should be abolished, including in field of education.”)
Görüldüğü gibi Avrupa Birliği, TC Anayasası’nın 42. maddesinin kaldırılarak Kürtçenin eğitim-öğretim dili olmasını istemiyor.
***
1- Belki de değildir!
2- Ö. İnce,Türkiye’nin Sırat Köprüsü Açılım Masalı, Tekin Yayınları, s.11.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Özel okulların ücretleri uçtu
- Merakla beklenen enflasyon rakamları açıklandı!
- Milyonlarca emeklinin gözü 3 Ocak'ta!
- Yapay zeka sağlıkta çığır açıyor
- Asgari ücret ve emekli maaşı hakkında önemli iddia!
- Asgari ücret kaç TL olmalı?
- Yarısı mesleği bırakmayı düşünüyor!
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
En Çok Okunan Haberler
- Naci Görür'den 2 kent için korkutan uyarı
- Arınç'tan Mehmet Uçum'a çok sert sözler!
- Art arda üç uçak kazası!
- İntihar notu paylaştı, ölü bulundu!
- İstanbul'da yeni bir ilçe kuruluyor
- Fatih Erbakan'a 'Erdoğan' tepkisi
- Erdoğan'dan Şanlıurfa'da 'adaylık sözü'
- MHP'li vekil 'Abdullah Öcalan beyefendi' dedi
- '1 Milyon Mehmet' hayatını kaybetti
- Başına 25 milyon dolar ödül koydular