Özdemir İnce

Meselenin sorununun problemi (2)

10 Ocak 2025 Cuma

Elinizdeki kitapta yer alan ilk yazı bu. Aydınlık gazetesinde yayımlanan “Türk-Kürt Federal İslam Cumhuriyeti” başlıklı son yazı ise 21 Kasım 2013 günü yayımlanmış. Şöyle başlıyor:

 [17 Kasım 2013 Pazar günü Diyarbakır’da en azından “bölünme paranoyası” ve “şeriat paranoyası” iddiaları fiilen sona erdi. Paranoya uçup gitti. Şeriat ve bölünme kaldı.

Ne idüğü belirsiz “daha fazla demokrasi”yi isteyen İslamcılar ile Kürtçülerin, liberaller ile soldan dönmelerin, bu kavramın içinin doldurulmasını, tanımının ve öğelerinin sayımının yapılmasını isteyenlere “paranoyak” sıfatını yapıştırdıklarını anımsayalım.

“Daha fazla demokrasi”nin kuşkusuz kurumları ve kuruluşları, anayasa maddeleri, yasaları vardı, olmalıydı. Bunların ne olduğunu sır gibi saklıyorlar, söylemiyorlardı. Bu konuda soru soranları (ki sayıları fazla değildi), “şeriat paranoyası”na, “bölünme paranoyası”na kapılmakla suçluyorlardı.

İşte bu sona erdi!]

Kitabın ilk ve son yazılarında fesadın şifresi çözülüyor. Ama kurgulanan tarihsel mitoslar çok daha ilginç:

1- Kürtler, Doğu ve Güney Doğu Anadolu’nun gerçek sahibidir, Türkler bu toprakların yeni kiracılarıdır. “Kürt tarihi Subaruların, Hurriler ve Mitanilerden dolayı MÖ 7250 yılına dayanır.”1

O halde Anadolu’nun adı sadece Türkiye olmamalıdır.

İyi de önce Selçuklu ve Osmanlı devletlerinin adına da itiraz etmeleri gerekmez miydi?

O halde, Türkiye’nin adı Türkiye olmamalıdır. Ama şu soruya cevap verilememektedir: Peki Kürtler, Anadolu’yu İzmir’e kadar ele geçirip kendi Kürdistan devletlerini yüzlerce yıl kuramadılar da Anadolu’yu neden Türklere ikram ettiler?

2- “1071 yılında Alpaslan’ın Bizanslılarla yaptığı savaşta Mervaniler tüm güçleriyle Müslüman Türkleri desteklemiştir” ya da “Hıristiyan Bizanslılarla savaşan Alparslan komutasındaki 60 bin kişilik Selçuklu ordusunun 15 bini Kürtlerden oluşuyordu.”2 [Bknz: “Tarihi çarpıtmak (2)” adlı yazı.]

O halde Anadolu’nun adı sadece Türkiye olmamalıdır.

İyi de önce Selçuklu ve Osmanlı devletlerinin adına da itiraz etmeleri gerekmez miydi?

3- “Sünni Osmanlılarla Alevi Safavilerin arasında siyasi gerginliğin giderek artması üzerine, Safavi yönetiminden rahatsız olan Sünni Kürtler de Osmanlılarla bir olarak Safavilere karşı koyma eğilimi ortaya çıktı. Bu eğilimin güçlenerek Kürtlerle Osmanlılar arasında bir siyasi ittifaka dönüşmesinde meşhur Kürt âlimi İdris-i Bitlisinin büyük etkisi oldu.”3

İttifak iki eşit güç arasında yapılır: Bir tarafta gücünün doruklarındaki Osmanlı İmparatorluğu bir tarafta, kendilerine Yavuz Sultan Selim’in lütfettiği beylerbeyi seçme hakkını kullanamayıp sultandan bir beylerbeyi göndermesini isteyen başıbozuk Kürt beyleri.

4- Kurtuluş Savaşı’nı Türk-Kürt ortaklığı kazanmıştır. O halde Kürtler de kurucu halk olmalıdır.

Bu iddiaya Prof. Dr. Oktay Uygun şöyle cevap veriyor:

“Bu örnekler, ‘iki kurucu halk’ deyiminin toplumda bir değer taşıması için, tarihsel olgular, hatta nüfus durumundan çok, halkların ülke hayatındaki etkileri ile ilgili olduğunu gösteriyor. Tarihsel olgular devletin kuruluş aşamasında iki halkın varlığına işaret etse bile, bu olguyu topluma aktaracak entelektüel birikimden yoksun olunması durumunda, söz konusu halk ‘kurucu’ sıfatıyla anılmayacaktır. Kürtler son yıllarda, ‘iki kurucu halk’ ifadesini gündeme taşımayı başarmakla birlikte, dayandıkları tarihsel olguların zayıflığı nedeniyle, bu girişimlerinin kabul göreceği kuşkuludur.”

Görüldüğü gibi, bir “hakkı yenilmiş ikinci kurucu halk” safsatası söz konusu. Bu safsatanın en önemli dayanağı da Mustafa Kemal Paşa’nın İzmit Basın Toplantısı’nda (16-17 Ocak 1923) söylediği “Dolayısıyla başlı başına Kürtlük tasavvur etmekten ise bizim Teşkilatı Esasiye Kanunu gereğince zaten bir tür mahalli muhtariyetler teşekkül edecektir. O halde hangi livanın ahalisi Kürt ise onlar kendi kendilerini muhtar olarak idare edeceklerdir” cümlesidir.

(Devam edecek.)

1 Altan Tan, Kürt Sorunu, Timaş, 4. Baskı, s.24.

2 Age. s.65.

3 Age. s.73.

4 Prof. Dr. Oktay Uygun, Federal Devlet, XII Levha Yayınları, s.314-315.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir insan ve insanlar 5 Ocak 2025

Günün Köşe Yazıları