Özdemir İnce

Cehalet bilimi cehaletin bilimi (8)

20 Kasım 2020 Cuma

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, Eskişehir’de koleksiyoner iş insanı Erol Tabanca’nın kurucusu olduğu, ünlü Japon mimar Kengo Kuma tasarımı Odunpazarı Modern Müzesi’nin açılışına katılmış ve burada bir konuşma yapmış. Bu konuşmayı hangi sıfatıyla yaptı bilemedim ama 17 yıllık bir icraattan söz ettiğine göre galiba AKP Genel Başkanı sıfatıyla konuşmuş. (07.9.2020)

***

“Türkiye, geçtiğimiz 17 yılda her alanda tarihinin en büyük dönüşümlerine, en büyük reformlarına, en büyük yatırımlarına, en büyük eserlerine, en büyük hizmetlerine kavuşmuştur. Ülkemizi demokraside ve ekonomide getirdiğimiz yerin önemini, elini vicdanına koyup geçmişten bugüne sağlıklı bir değerlendirme yapan herkes teslim edecektir. [...] Bununla birlikte iki konuda nispeten hedeflerimizin gerisinde kaldık. Bunlardan biri insan yetiştirme olan eğitim, diğeri ise insanı zenginleştirme olan kültür-sanattır. Sorun asla kültür sanata bakışımızda, bu alana verdiğimiz önemde değildir. Biz kültürü tıpkı, toprak, bayrak, askeri ve ekonomik güç gibi özgürlüğümüzün sembollerinden biri olarak görüyoruz. Dünyadaki güçlü ülkelerin paraları ve orduları kadar, hatta onlardan daha önce kültür-sanat alanındaki hâkimiyetleriyle bu sıfatı elde ettiklerini biliyoruz.”

***

AKP Genel Başkanı R.T. Erdoğan’ın “Bununla birlikte iki konuda nispeten hedeflerimizin gerisinde kaldık” cümlesine kadar söylediklerine katılmamız kuşkusuz mümkün değil. Hiçbir şey üretmeyen beton yığınları; vergilerimizin 25 yılına ipotek koyan soygun yöntemi “yap, işlet, devret” modeli yol, tünel ve köprü yatırımları elbette rasyonel ve ekonomik değil. Bu nedenle bunları büyük eser ve büyük hizmet saymamız da olanak dışı. Ama “Bununla birlikte iki konuda nispeten hedeflerimizin gerisinde kaldık. Bunlardan biri insan yetiştirme olan eğitim, diğeri ise insanı zenginleştirme olan kültür-sanattır” demesi son derece haklı. Ancak bu geri kalış, dinsel saplantı ve hurafelerin ürünü olduğu için, “nispeten” değil, tam anlamıyla benzersiz bir bozgun. Bu da çok doğal!

***

R.T. Erdoğan, insan yetiştirme bilimi olan eğitim ve öğretim alanında “nispeten” başarısız olduklarını iddia ediyor. Ben bu itirafın doğruluğunu kanıtlamak için bundan önceki yedi yazıyı yayımladım. Kanıt: Bilime inanmayan, bilime karşı dinsel dogma ve hurafelerini “ilim” kisvesiyle savunan üniversite öğretim üyeleri ve bir rektör. Bu örnekler ne yazık Kütahya Üniversitesi’yle sınırlı değil. Yeryüzünün uygar ülkelerinde Darwin’in “Evrim Kuramı”na karşı “din kitapları”nın yaratılış efsanesini çıkartan tek bir uygar ülke bulamazsınız. Büyük bir olasılıkla R.T. Erdoğan da çalışma arkadaşlarının tamamı da “Evrim Kuramı”na karşıdırlar ama günümüzde “evrim”e dayanmayan bilimsel bilim ve teknoloji yoktur. “Evrim” dilbilimi bile kapsamaktadır.

***

Din bilgisi, dünyanın uygar ülkelerinde, genel ve örgün eğitim ve öğretim programlarında yer almaz. Özellikle uygar ülkeler diye yazıyorum. Çünkü 1923’te kurulan Cumhuriyetin hedefi uygar ülkeler sınıfında yer almaktı. AKP iktidarı Tevhidi Tedrisat Kanunu’nu tersine çevirerek bu bilimsel ve çağdaş hedefe karşı (düşman) olduğunu dünyaya ilan etti. Bu amaçla, hortlamış Panislamist modelin doğmalarını uygulamaya başladı.

Kendi iktidarına yeniçeri yetiştirmek için yoksul halk çocuklarını devşirme yolunu seçti. Oysa adil bir sınavda imam hatip mezunlarının yüzde 95’i üniversiteye giriş sınavını kazanamaz.

***

Benim Din İman Masa Kasa (Tekin Yayınları) adlı bir kitabım var. Kitabın önsözünde yer alan bir bölümü aktaracağım:

“İmam hatip liselerinin önündeki engeller kalkmıştır. İHL’den mezun olunca; hem dininizi üst düzeyde öğrenecek hem de tıp, hukuk, siyasal, mühendislik gibi her çeşit üniversiteye girebileceksiniz. Hem halkın önüne geçip imam hatip olabilecek hem de öğretmen, doktor, avukat, hâkim, kaymakam, müfettiş, mimar olabileceksiniz.”

***

Yeryüzünde bunun benzeri bir öğretim sistemi yoktur, ilkel bir köle yetiştirme sistemi. İlkin ilk ve ortaöğretimde beyinleri yıkayıp ütüleyecekler; bilim karşıtı dogmalarla tıka basa dolduracaklar ve düşünen insan yerine uzaktan yönetilen robotlar yetiştirecekler ve ülke yüzeyini bu türden piranalarla işgal edecekler.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorumluluk 16 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları