Orhan Erinç
Orhan Erinç oerinc@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Tencere Yuvarlanmış...

08 Mart 2014 Cumartesi

Çok partili döneme geçildiğinden bu yana sağcı, tutucu ve dinci partilerin başlıca yakınması yargı kaynaklıydı.
Bağımsız yargı yerine kendilerine bağlı, kimi zaman partilerinin, kimi zaman da kişisel çıkarlarının korunmasına yönelik bir yargı düzeni oluşturmaya çalıştılar.
Demokrat Parti’nin (DP) 14 Mayıs 1950 sonrasında o günlerin olanaklarına ve anlayışına göre düzenlemeye çalıştığı yargı erki, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ileri demokrasi döneminde sınır tanımayan bir yaklaşımla önce sindirilmeye, ardından da istenen kalıba dökülmeye çalışıldı.

***

DP’nin, gazetecilik dönemin’in ilk üç yılında tanık olduğum son dönemindeki tartışmaların başında “görülen lüzum üzerine” nitelemesiyle kıyıma uğrattığı yargıç ve savcılar geliyordu.
AKP’nin öncülü DP’nin yargı konusunda yaptıklarını irdelemeye niyetlenip geçmişi karıştırırken şunu gördüm:
1952’de demokrasiden yan çizmeye başlayan DP, 1954 seçiminde oy oranını yüzde 56.61’e yükseltince ilk iş olarak hedefe hoşnut olmadığı yargıç ve savcıları koymuştu.
Seçimin ertesi günü (3 Mayıs 1954) Atatürk Orman Çiftliği’ndeki yemeğe Cumhurbaşkanı Bayar da katılmıştı.
Konuşmalar arasında Bayar, Adalet Bakanı Osman Şevki Çiçekdağ’a dönüp “Bu hâkimlerin bizle alıp veremediği nedir? (...) Bu hâkimler hakkında bir şeyler yapmak lazım” demişti.

***

Emekli Sandığı Yasası’nın 39’uncu maddesi, Adalet Bakanı’na belli bir hizmet yılına ulaşmış hâkim ve yargıçları yaş sınırına ulaşmadan “görülen lüzum üzerine” doğrudan emekli etme yetkisini veriyordu...
26 Haziran 1954’te yapılan yasa değişikliğiyle Yargıtay ve Danıştay yargıçları da “görülen lüzum üzerine” emekli edilecekler kapsamına alınmış, bununla da kalınmamış, emekli edilenlerin yargıya başvurmasının önü de kapatılmıştı.
DP’lilerin hedefindeki yargıçların başında kendisini eleştiren gazetecilere düşük cezalar veren ya da aklayanlar gelmekteydi.

***

1943’te Geyve’den İstanbul’a döndüğümüzde Çiftehavuzlar’daki Cemal Paşa Köşkü’nün bir bölümüne kiracı olmuştuk.
Paşa’nın torunu Melahat Senger’i (Ruacan) o dönemde tanıdım. Demokrat Parti döneminde Yargıtay’a atanarak sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da ilk kadın yüksek mahkeme üyesi olmuştu.
Ama Adnan Menderes’in 1956’da 16 yargıçlık emekli edilecekler listesine onu da katması bir sürpriz sayılmıştı.
Olasıdır ki bu kıyımda kendisine yer verilmesinde Menderes’i kızdıran açıklamalar yapan Ankara Barosu Başkanı Asım Ruacan’ın eşi olmasının da etkisi bulunmaktaydı.

***

DP’nin yargıç ve savcılara olan hıncını, kullanabileceği bir yüksek yargıçlar ve savcılar kurulu olmadığı için Emekli Sandığı Yasası’na dayandırarak aldığı görülüyor. Ama ardılı AKP için hem hıncını almak hem de yargı erkini yürütme erkine bağlamak için kullanabildiği bir yasal ortam var.
Bu yaklaşım da AKP’nin, DP’nin yolundan gittiğine bir başka örnek.
Halk deyişiyle “Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş”.
Ayrıntı için: Şevket Çizmeli (Hukukçu) / Menderes Demokrasi Yıldızı? / Arkadaş Yayınevi / Ankara 2007  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları