Orhan Erinç
Orhan Erinç oerinc@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kendin Pişir Kendin Ye... (25.08.2014)

25 Ağustos 2014 Pazartesi

Cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçlarını Resmi Gazete’de yayımlattırmayarak Erdoğan’ın başbakanlığını ve AKP genel başkanlığını kurtardıklarını sananlara bir darbe de kendi içlerinden geldi.
YSK kararının Resmi Gazete’de yayınını engelleyerek devlet kayıtlarına geçirtmeme girişimi bir kez daha havada kaldı. T
BMM Başkanı Cemil Çiçek, seçim sonucunun kesinleşmiş olduğu kanısına varmış olmalı ki, TBMM’yi yemin töreni için 28 Ağustos saat 14.00’te toplantıya çağırdı.
Bütün engelleme çabalarına karşın Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmiş olduğu böylece devlet kayıtlarına geçmiş oldu.
Geçti de ne oldu derseniz, “Ben yaptım oldu” anlayışının egemenliği sürdürüldüğünden anayasa bir kez daha yok sayılıverdi.
Devlet yönetimine, yeni bir yöntemi de eklemiş oldular. “Kendin pişir kendin ye” yöntemi Uludağ’daki et lokantalarından başlamıştı ama devletin tepesine kadar çıkmayı başardı.

***

Osmanlı ve Cumhuriyet tarihlerimiz pek çok kez çarpıtılmıştı. Son çarpıtmayı, Çamlıca’da yapılmakta olan görkemli cami sayesinde yaşadık.
Başbakan Erdoğan o caminin “selatin cami” niteliğinde olduğunu açıklamış, Suriçi İstanbul’un dışında yapılan ilk selatin cami olduğunu da özenle vurgulamıştı.
“Selatin” sözcüğü sultan sözcüğünün çoğulu. Osmanlı padişahlarının kullandığı özel sanlardan biri de sultan.
“Selatin cami” tanımını birden fazla minaresi bulunan camiler için kullanırsanız yanlış yaparsınız.
Bu mantıkla Erdoğan’ın önderliğinde yapılan Mimar Sinan (Ataşehir) ve Hazreti Ali (Altunizade) camilerini de yok saymış olursunuz.
Türkiye’de kendisini sultan sananlar olsa da selatin cami yapma olanağı yok.
Çünkü selatin cami “Padişahlarla şehzadeler ve sultanlar (padişah eşleri, anneleri) tarafından yaptırılmış olan camilere verilen addır.”(*)
Bir ayrıcalığı daha var. Devlet hazinesinden, bağışlardan ya da salma usulü toplanan paralarla değil, yaptıranın özel gelirlerinden verdiği paralarla yapılmış olması.
Osmanlı’da cami, hem de en görkemlisinden yaptıran çok sadrazam var ama onlara selatin cami denmiyor.
Çamlıca’nın İstanbul surları dışında yaptırılan ilk selatin cami olduğu savı bu yönüyle de gerçeği yansıtmıyor.
Eyüp’teki Eyüp Sultan Camii ile Üsküdar’daki Ayazma ve Beylerbeyi camileri de selatin camilerden.(*)
Uzun sözün kısası nasıl demokrasi denildiğinde demokrasi olmuyorsa selatin cami denildiğinde de selatin cami olmuyor. Ne kadar öykünürseniz öykünün beceremiyorsunuz.

***

Söz selatinden açılmışken bir başkasını da anımsatalım: “Selatin meyhane.”(*)
İstanbul’un dillere destan ve akşamcılık âlemlerine sahne olan kimi büyük meyhaneleri Abdülaziz döneminin sonlarına doğru selatin meyhane adıyla anılır olmuş...

(*) Mehmet Zeki Pakalın / Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü - Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları