Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Adalet Bakanını Ciddiye Alan Yok Gibi...
Son dönemin en gözde (!) suçları arasında, kadına şiddet ve cumhurbaşkanına hakaret suçları geliyor.
Özgecan’ı yitirdiğimiz ve buram buram insanlık dışı acımasızlık kokan kıyımın ardından, tartışmayı dincilerin yarattığı ortamdan uzaklaştırmak için “idam cezasına dönülme-si” istekleri ortaya atılıverdi.
Toplumu istedikleri gibi yönlendirmeye alışmış olanlar öyle bir hava yarattılar kisanki ceza geri dönerse Özgecan’ın katili idam edilecek!
Devletin din kurallarına göre yönetilmesinden yana olanlar da fırsatı kaçırmayarak kısastan söz etmeye başladılar.
Bırakın Türkiye’nin verdiği uluslararası sözleri, uygar dünyadan her gün biraz daha uzaklaşarak gelinen yalnızlığın katmerleşeceğini, önündeki en büyük engelin anayasa olduğu bile görmezden geliniyor.
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ndeki yüzü Volkan Bozkır, “Elime silahı alır öldürürdüm” dedikten sonra, alınacak hiçbir önlemin sonuç vermeyeceği ortaya çıkıyor.
Tek çözüm, bir dönemin en gerçek ama dalga geçilen sözünde, “Eğitim şart”.
Ama bu kafayla değil...
***
Türk Ceza Yasası yenilenirken epeyce uzun tartışmalar yaşadık.
Hazırlık aşamasında da Türkiye Gazeteciler Cemiyeti çalışmalara katılmış, aralarında 299 ve 301’inci maddenin de bulunduğu 26 maddeye karşı çıkmıştı.
Eski TCY’de cumhurbaşkanına hakaret suçu 158’inci madde ile düzenlenmişti. Uygulanmayan maddelerden biriydi.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, 299’uncu maddenin yasadan çıkarılması görüşünü savunuyordu. AKP bürokratları kalmasından yana olduklarını bildirdiler ama güvence olarak adalet bakanının izni koşulunu maddeye eklediler.
Gelinen noktada ortaya çıktı ki kimse adalet bakanını ciddiye almıyor. Aksine madde, tutuklamaya olanak sağlayan “katalog suçlar” kapsamındaymışçasına uygulanıyor.
Şimdiki cumhurbaşkanına hakaret ettiği iddiası önüne gelen savcılar, tutuklama isteğiyle yeni oluşturulan yargıçlara başvuruyor, onlar da tutuklama kararı veriyor. Aralarında tutuklama kararı verirken gerekçesine “maddenin katalog suçlar” arasında olduğunu yazan bile oluyor.
Bu garip uygulamanın nedeni de galiba şu:
Soruşturma ve kovuşturma ayrı ayrı değerlendiriliyor. Maddede adalet bakanından kovuşturma izni alınacağı yazdığı göz önüne alınarak soruşturma ve tutuklama konusunda yetkisiz olduğu varsayılıyor.
Hakaret ettiği varsayılan kişi bu aşamada şüpheli. Sanık sayılabilmesi için iddianamenin hazırlanması ve izin için Adalet Bakanlığı’na gönderilmesi gerekiyor.
Ya adalet bakanı izin vermezse ne olacak?
Yattığı yanına kâr mı kalacak?
Guguk dediğimizin somut örneklerinden biri de bu yaklaşım.
Tutuklama kararı veren yargıçların bir yaptırımla karşılaşıp karşılaşmayacağı da bilinmiyor. Hukukçular susunca da konuyu gündeme getirmek bizim gibi dava vekillerine kalıyor...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan belayı satın aldı
- Kılıçdaroğlu'na 'Meral Akşener' yanıtı
- 'Hadi gelin kapatın!'
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Yeni dönem başlıyor: Taksi, otobüs, dolmuş...
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Bir sonraki ve en büyük ekonomik patlama...
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- Tarihi geçmiş ürün satan zincir market şubesine mühür
- Yetki kısıtlayan teklif komisyondan geçti