Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Yaşadığımız, adı konmamış ‘gizli’ bir iç savaştır
Hayır, kastettiğim, çoğunlukla Güneydoğu’da süren PKK ile silahlı çatışma değil. Bunun adı konmuş. Silahlı çatışma, dahası silahlı iç savaş denmiş...
Başka bir şeyden bahsediyorum, daha doğrusu hepimizin bildiği, tek tek karşı çıktığımız veya teşhir ettiğimiz, örneğin 23 Nisan Çocuk Bayramı’nı iptal etmek, Cumhurbaşkanı’nın uçağından ATA adını silmek gibi olayların adını doğru düzgün koymak gerekliliğinden...
Yaşadıklarımızı bir kavram olarak bilince çıkartmazsak...
...eh işte bir iktidarın işgüzarlığı.. bak bunu da yaptı terbiyesizler.. bunlar Atatürk’e zaten karşı, daha ne bekliyordunuz.. kadına bak “reklam arası” dedi 90 yıllık Cumhuriyete..
gibi ucuz tanımlamalarla geçiştirirsek yaşadıklarımızı, içinde bulunduğumuz süreci hiç anlamamış oluruz. Sanırız ki bunlar devrilecekler nasıl olsa, her şey eskisine döner, Cumhuriyet ayakları üzerine oturur...
Yıkılan ve çökenleri görmüyoruz!
Öyle ucuz bir süreç yaşamıyoruz. Şiddetli, yıkımlı bir süreç içindeyiz.
Yıkılan, 96 yıllık Cumhuriyetin üzerinde yükseldiği taşıyıcı kolonlarıdır, direkleridir, ana ilkeleridir, abc’sidir, kurucu iradesidir...
Bugüne kadar görülmemiş bir şiddetle yaşıyoruz her şeyi, aslında sürekli deprem sarsıntıları içindeyiz, ama yerlerde yıkıntıları, çökenleri, yere düşen insanları, yıkılan kurumları görmüyoruz...
Cumhuriyet kimsesizlerin, çocukların esirgeyicisiydi...
Bebelerimizin başları sözde melekleri çağrıştıran beyaz türban ve şallarla örtülüyor; 23 Nisan, Kuran okuma yarışlarına dönüştürülüyor.
Eğitim parçalandı, çocuklarımız dinci kurumların evlerine peşkeş çekiliyor. Devletin çocukların eğitimi üzerindeki koruyucu görevi, sorumlulukları kaldırıldı.
Kapatılması gerekirken
Daha önce de çocuklarımız, iktidarın kasıtlı olarak üzerine düşen görevi yapıp yurtlar, parasız kaliteli kurslar açmadığı için cemaatlere, evlerine, yurtlarına, kurslarına, okullarına peşkeş çekilmişti. İktidar o cemaati yıkarken, onun işlevini kendi dinci kurumlarına, adamlarına devrediyor!
Ayrıca milletin malı mülkü birilerine, çatısı altında çocuk istismarcılarının cirit attığı, normal koşullarda çoktan kapatılması gereken Ensar gibi dinci oluşumlara, hanedan evlatlarının uyduruk vakıflarına peşkeş çekiliyor.
Dikkat edin, sözde eğitim kurumlarının görevi daha önce tanımlanmıştı: “Kindar ve dindar nesil yetiştireceğiz...”
Kindar ve dindar bir toplum
Bu tanımlama, çocuk eğitimi için yapılmadı sadece. Yarattıkları ve yeniden yapılandırmak istedikleri toplumun niteliğini de belirlemişlerdi: Kindar ve dindar bir toplum...
Bu toplum bölücülüğünün ortada dolaşan adı “kamplara ayırmak” olarak günlük dile geçti.
Hiç durmadan.. hiç bıkmadan.. birbirine siyasi ve ideolojik düşman kampların yaratılması politikası.
Kurucu iradenin toptan ve bütünüyle yok edilme stratejisi gündemde.
Cumhuriyetin özgür yurttaş oluşturma ve milletin egemenliği sistemi, tam tersine işletiliyor: Kindar ve dindar, kör inançlı bir toplum ve yerle bir edilen hanedanlık rejiminin altyapısının kuruluşu.
Havaalanı duvarlarındaki resim
Atatürk şimdilik havaalanlarında, bu rejim liderlerinin basın toplantısı yaptıkları salonun arka duvarını süsleyen anlamsız bir fotoğraf.
Kurumlar yok. Barolar Birliği diye bir şey var ama düşman. Anayasa Mahkemesi şimdilik, iktidara uyduğu sürece orada. Hukuk, rejimin özel mahkemelerinin elinde, siyasi olarak insan hayatını ve özgürlükleri dürüp içeri tıkma çarkı.
Medya, iktidarın elinde inanılmaz yalan ve rüsva makinesi olarak işliyor. Bunların zamanı gelince tüm varlığıyla hesabının asla sorulmayacağı inancı içinde.
Başkanlık rejimiyle perde inecek
Cumhuriyetin en temel birlikte yaşam ilkesi yerle bir edildiği gibi, dünya ile barış içinde yaşama ilkesi gitti, yerini “aktif savaş” ilkesi aldı.
İktidardalar 14 yıldır, ama her gün beş posta muhalif olarak kim varsa sayıp sövme, hapse atma, kötüleme, saldırma politikasını topluma yerleştirdiler.
Başkanlık rejimine geçtiler mi, perde inecek... Bunun için de yaşayacağımız çok alametler olacak!
Ne yaşadığımızın adını koyalım:
Şimdilik silahın sanki ortalıkta görünmediği, devleti ve tüm kurumlarını ele geçirenlerin her gün bir meydan savaşı ile yıktıkları bir toplum ve Cumhuriyet var.
Bunun adı tek taraflı sivil bir iç savaştır. Bir ideolojik sapkınlığın, eline geçirdiği her cihazla sürdürdüğü.
Tepeden son yıllarda şiddetlenerek hukukla, polisle, tehditle, boyun eğdirmeyle, ekonomik el koymayla sürdürülen bir sivil iç savaş...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- İstanbul'un 7 ilçesinde yarın su kesintisi uygulanacak
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- İstanbul'da aile katliamı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- Malatya depremi: 'Endişe verici' diyerek uyardı!
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!