Orhan Bursalı
Orhan Bursalı obursali@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

İşaretler kötü, nereye gidiyoruz?

20 Ağustos 2024 Salı

Türkiye hızla anayasasız bir döngüye girdi. Anayasa Mahkemesi’nin kararları iktidarın siyasi duvarlarına, iktidarın milletvekillerinin Meclis’teki saldırılarına uğruyor. Anayasa Mahkemesi’ni Yargıtay tanımıyor. Böyle bir şey olabilir mi? İktidarın ortağı tanımıyor, hatta mahkemenin ortadan kaldırılmasını istiyor.

İktidarda bir kısım, Can Atalay üzerindeki kilitlenmeyi, Anayasa Mahkemesi’nin yok hükmü gereğince çözmek istiyor. Buna inandığı için değil, Atalay’ın milletvekili olarak Meclis’e dönmesini istediği için değil, Atalay kilitlenmesi ekonomiyi de kilitlediği için.

Fakat Saray bunu yapabilmek için bile iktidarsız.

Üzerinde MHP kilitlenmesi ve bu konuda kendisinde bile bir iradesizlik egemen.

İNSANLAR İNANMIYOR

İktidar dışındaki kimsede pahalılığın önlenebileceğine ilişkin bir inanç yok.

Piyasanın etkin güçleri, yargı üzerindeki derin siyasi vesayetin, ekonominin normal kuralları çerçevesinde ilerlemesini önlediğini görüyor.

Dışarıdan kaynak girmiyor ülkeye. İte kaka Çinli şirkete verilen büyük tavizlerle alınan bir yatırım sözünü, ekonominin iyiye gideceğine ilişkin bir olgu olarak kullanmak istiyor.

Fakat inanan kimse yok.

Büyük Amerikalı fonlar borsayı soyuyor, bir geliyor, sonra büyük kazançlarla çekip gidiyor.

SAMİMİ BULUNMUYOR

Yine piyasanın etkin güçleri, iktidarın enflasyona karşı mücadelesinde samimiyet bulamıyor. Büyük bütçe açıklarının sürdüğünü, giderek artan borçları ve iktidar harcamalarını görüyor.

Raflardaki fiyatlar, iktidarın ilan ettiği uyduruk enflasyon oranlarına göre değil, gerçek duruma göre ayarlanıyor.

Dışarıdan yatırım gelmeyince, borçlanmalar ve harcamalar sürdükçe, iktidar zamlara asılıyor. Otoyollara köprülere yapılan fahiş zamlar bunun sonucu.

Tüm bu zamların iki etkisi var, enflasyonu azdırıyor ve artan enflasyonun tüm ezici yükü halkın omuzlarına yükleniyor.

Dolar artıyor, ihracatçı artsın diye bastırıyor.

Demokrasi, hukuk, yargı, ifade özgürlüğü hak getire oldukça, ekonomi üzerindeki kara bulutlar yoğunlaşıyor.

TÜM BEDELİ BİZ ÖDÜYORUZ

İktidar millete esas darbeyi yılsonunda, asgari ücrete ve emekli maaşlarına en çok yüzde 20 zamla vuracak.

Bu konuda dıştaki para babalarına sözler veriliyor.

Tarım üreticileri isyanda.

Yabancı kaynaklar, millette hoşnutsuzluğun giderek arttığını duyuruyor dünyaya.

Gerçek enflasyonun henüz yüzde 100’lerden bile aşağı inmediği, üstelik vergilerin ve zamların arttığı bugünkü koşullarda, iktidarın yüzde 14-20 arası ücret-maaş artışı dayatmasının mümkün olmadığını göreceğiz.

İktidar şu yolu mu seçecek: Daha büyük bir otoriterliğe ve baskıya kaymak ve hesapladığı ücret artışını dayatmak. Bu da mümkün olmayacak.

TEK ÇIKAR YOL

Aslında yargıya ve ifadeye özgürlük, Anayasa Mahkemesi kararlarına uymak ve ekonomide gerçek yapısal reformlara girişmek, Türkiye’nin daha büyük çöküşlerden kurtuluşunun tek yolu.

Bunun için iktidarda anlayışın tamamen değişmesi gerek.

Ama bunun mümkün olmadığının ve bugünkü politikanın daha ağır bir şekilde süreceğinin işaretleri var yalnızca...

Nereye gidiyoruz?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları