Orhan Bursalı
Orhan Bursalı obursali@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bir yazılı anayasa var, bir de uygulama anayasası

01 Eylül 2022 Perşembe

Sedat Peker’in açıklamalarıyla bu kez sermaye piyasasını yöneten mekanizma patladı. Allah derim, rüşvete karıştıkları suçlamasına maruz kalan iki cumhurbaşkanı danışmanı istifa etti. Öyle istifa etmek gibi bir özgür davranış biçimi başkanlık sisteminde olmadığı için, etmelerine izin verildi veya ettirildiler.

Büyük bir patlama olmuş ve adeta kanalizasyon akmaya başlamış ama savcılardan ses seda çıkmamış, siyasi partiler suç duyurusu için kuyruğa girmişler. Savcı beylerin ne yapalım diye yukarılara baktıktan sonra dosyayı ele aldıklarını öğreniyoruz.

Yine de “yargının bağımlı”lığına örnek vereceğim, anayasanın öngördükleriyle iktidar tasarrufları müthiş çelişiyor. Durum şu: Yazılı Anayasa kâğıt üzerinde.. İcrada ise çalışan ayrı bir “Uygulama Anayasası” var.  

İKİ ANAYASA

Yazılı ama geçerli olmayan anayasaya göre

a) Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir (m.2).

b) Yargı yetkisi Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır (m.9).

c) Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar (m.138).

d) Anayasanın 139. maddesi ise hâkimlik ve savcılık teminatını öngörmektedir. Yargıya ilişkin bu anayasal hükümler çağdaş demokratik ülkelerdeki düzenlemelere paralel niteliktedir.

Her şey demokrasilerde olması gerektiği gibi, değil mi?

UYGULAMA ANAYASASI ÇALIŞIYOR

Ama değil. Yargıyı yöneten, Anayasa 159. madde uyarınca Hâkimler ve Savcılar Kurulunda (HSK). Kurulun başkanı, yöneticisi adalet bakanı. Yetmez Bakan yardımcısı (müsteşar) kurulun doğal üyesi. HSK 13 kişiden oluşuyor. Demek iki üye doğal olarak cumhurbaşkanının, yani sistemin adamı.

Bu kurula partili cumhurbaşkanı dört kişiyi daha doğrudan atıyor. Etti altı.

Geri kalan yedi üyeyi TBMM seçer. Cumhurbaşkanı partisi Meclis’te çoğunlukta olduğundan partili cumhurbaşkanı 7’sinden 4’ünü seçtirir.

HSK’de böylece 10 üyesi olur. Seçerken de neleri dikkate aldığını tartışmaya gerek yok.

İPLER HSK’NİN ELİNDE

Oluşturduğu HSK gereğini yapıyor. HSK, hâkim ve savcıların mesleğe kabulü, atama, yükselme, meslekten çıkarma dahil tüm disiplin işlemleri konusunda tek yetkilidir. HSK, Yargıtay üyelerini belirlemekte, Bölge Adliye Mahkemesi üye ve daire başkanlarını, Cumhuriyet başsavcıları, Ağır Ceza Mahkemesi başkanları ve  adalet komisyonu başkanlarını atamakta, özelliği olan davalara (!) yargıç görevlendirebilmekte ya da görevden alabilmektedir.

Aslında tüm bu işleri atayan liderin yaptığını varsayabilirsiniz!

Hiyerarşiye bakın: Partili cumhurbaşkanı, > HSK > Yargıtay > Bölge Adliye Mahkemeleri > yerel mahkemeler > başsavcılıklar.

Bu yazının yazılmasında destek olan yargıç okurum diyor ki: Bu hiyerarşik yapı içerisinde görevlendirmeler büyük ölçüde tek tip olarak yapılır, ayrıkotu göremezsiniz!

“Bugün mesela Peker’in ifşaatlarında yargı neden harekete geçmiyor? Neden Gülşen olayında hukuka aykırı işlem ve karar veriyor sorularının yanıtı, bu hiyerarşi içinde duruyor.”

ATIN IÇERİ!

Neden Kavala tüm hukuksuzlukların tescil edilmiş olmasına rağmen içeride.. Neden daha önce beraat eden Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Can Atalay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi, Tayfun Kahraman’a 18’er yıl hapis cezası verildi, sorusunun yanıtı da yargının bu hiyerarşik sistemi içinde.

Partili cumhurbaşkanı tarafından tasarlanan bir yargı sistemi var. Derin siyasi bölünme ve kutuplaşmanın yaşandığı ülkemizde partili cumhurbaşkanınca seçilen üyelerin oluşturduğu bu HSK ile hukuk devleti, yargı bağımsızlığı, adaleti ve hukuk güvenliğini sağlamak neredeyse olanaksızdır.

Soru: Yazılı anayasayı nasıl hayata geçirebileceğiz?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları