Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Aykal, Naz İrem ve Levendoğlu
Maestro Gürer Aykal, hocaların hocasıdır. Onun batonu altında çalan orkestra ve solist şanslıdır. Çünkü solistine de topluluğuna da çok yardım eder. Hele Naz İrem Türkmen gibi Pekinellerin “Dünya Sahnelerinde Genç Solistler” projesine seçilmiş bir solisti ilk kez yönetecekse çok titizlenir. AKM’deki salonda kalabalık bir dinleyici önünde baştan sona Mozart’tan oluşan bir konserde onları dinledik. Ne yazık ki İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın birçok üyesi yurtdışında turnedeydi. Bilirim, Gürer Aykal, “Ben Mozart’ı babam kadar severim” der. Konserdeki ilk yapıt bestecinin “Emprezaryo” başlıklı kısacık bir uvertürüydü. Sonra Naz İrem’in solistliğinde 4 numaralı keman konçeretosunu dinledik. Sonunda havada süzülerek sessizliğe doğru yol alan yapıt bana göre Mozart’ın şaheserlerinden biridir. Naz İrem, Ayla Erduran’ın gözetiminde de çalışmıştı. Son yıllarda Ayla’yı çok mutlu eden bir öğrencisi olmuştu. Almanca, İngilizce, Rusça ve İtalyanca bilen sanatçı halen Salzburg’da müzik lisesinde okuyor. Yolu açık olsun.
AHMET LEVENDOĞLU’NU DA UĞURLADIK
Elimde 1964 yılının “Robert Kolej Reflections”ı var. Sayfaları çeviriyorum, benim eşim Eyüp İlyasoğlu dahil ne çok yakın arkadaşımız varmış öbür dünyaya göçen. Sevgili Ahmet Levendoğlu da geçen hafta onlara katıldı. Mezuniyet fotoğrafının yanına arkadaşları o kişi için izlenim yazarlardı. Ahmet’e de şöyle demişler: “Sen büyük erdemlerin, büyük zevklerin ve büyük olan her şeyin insanısın. Aklında hiç hile olmayan, ve tek kızdığı zaman karşısındakinin ona hile yaptığını fark ettiğin zamandır. Abrigum, Gaspar ve Zereyc gibi hayali tipleri sen lanse ettin. Derslere çarıkla geldin, baba Cemal’e dersin ortasında yemek üstü kahvesini ve purosunu getirdin. Ve yine ‘baba’nın dersinde Hunlar bahsi yapılırken Attila Han’ın öldüğü okununca, dakikalarca ağladın!”
Ahmet’in katılmadığı kulüp yoktu: Örneğin “İzlerimiz Dergisi”; tabii ki drama kulübü ve okul sahnesinde başrol oynadığı onlarca tiyatro: Arthur Miller’in Satıcının Ölümü, Kafka’nın Duruşma’sındaki Papaz, sadece birkaçı. Konuşma sesi de az bulunur güzellikte bir tona sahipti. Robert Kolej’den sonra Ahmet burslu öğrenci olarak 1969 yılında “Royal Academy of Dramatic Art” tiyatro bölümünü bitirdi ve Robert Kolej’deki amatör sanatçılığının ardından ciddi sanat hayatına da İngiltere’de başladı. İkimiz de bir süre Boğaziçi Üniversitesi’ndeki seçmeli sanat derslerini vermiştik. Ahmet tiyatro tarihi, ben müzik tarihi. Ahmet’in üç çocuğu ve kendine özgü anlayışları vardı. Örneğin, vasiyeti üzere Türk bayrağına sarılı tabutunun başında imam yoktu ve cenaze namazı kılınmadı. Oğlu Emil bir konuşma yaptı. Esra ve Eren ile üç çocuğu vardı. Rahat uyu sevgili Ahmet, sanat tarihimizin çok yönlü, kendine özgü kişisi.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
-
İmamoğlu ve İBB’yle ilgili 560 milyar iddiasına yanıt
-
Mustafa Balbay sert eleştirdi
-
Mezhep çatışması değil insanlık suçu
-
Emekliye bayram ikramiyesi ne kadar olacak?
-
Alfa Romeo'nun ilk elektrikli modeli: Junior Elettrica
-
'Kayyum atamaları, hukuksuzluk ve kontrollü kaos'
-
AKP’de kongre öncesi hazırlığı devam ediyor: Prof. Kalay
-
Emeklilerin Gözü Bayram İkramiyesinde: Beklentiler Karşı
-
Hutbelerde Bunlara Dikkat Edin!
-
Ekonomist Atilla Özkan'dan Şok Eden Enflasyon Yorumu!
En Çok Okunan Haberler
-
'En geç 2 yıl içinde yapılmalı, yoksa eyvah!’
-
Üşümezsoy ve Şengör arasındaki 'deprem' kavgası büyüyor
-
Kütahya'da bir deprem daha!
-
‘Politikanız çöktü, zevahiri kurtarmanın peşindesiniz’
-
'Cumhurbaşkanının bıyık takıntısı var...'
-
AYM Başkanı: Hassas teraziler bir gün kurulacak
-
Türk Bayrağı yerine ‘Filistin ve şeriat bayrağı’
-
'Diplomasız Erdoğan' sloganı atan 5 genç için karar
-
AKP ve MHP'lilerin yüzde kaçı protestolardan yana?
-
Fenerbahçe'ye Arda Güler müjdesi!