Öner Yağcı

‘Çapulcu öğretmen’in direnişi

24 Eylül 2022 Cumartesi

19. yüzyılın ortalarından beri süren Aydınlanma arayışının, mücadelesinin önemli bir parçasıydı öğretmene, öğretmenliğe saygı. Kolay kazanılmadı.

Şeyhülislamların, müftülerin tekelindeki eğitim -onlara karşı mücadeleyle- yavaş yavaş çağdaşlığa adımlar atıyordu.

Okulların, ilk öğretmen okulunun açılmasıyla birlikte (16 Mart 1848) süren arayış, medrese-okul, imam-öğretmen çatışmasını getirdi.

Feodal egemenlik çağdaşlaşmaya direniyordu.

II. MEŞRUTİYET’TEN SONRA

Yüzyılın sonunda Ahmet Cevdet Paşa, Sait Paşa, Ahmet Mithat Efendi, Ahmet Rıza Bey gibi aydınların çabalarıyla insanlık değerlerin toplumca benimsenmesini sağlamak için sürdürülen çağdaşlık arayışı, II. Meşrutiyet’ten sonra eğitimin ilkokullarda zorunlu ve parasız olması adımıyla ivme kazandı.

Eğitimimiz o dönem aydınlarının (Tevfik Fikret, Ethem Nejat, Mehmet Akif, Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin, Prens Sabahattin, İsmail Hakkı Baltacıoğlu, İsmail Mahir Efendi, Emrullah Efendi, Abdullah Cevdet, Satı Bey) eğitim, öğretmen yetiştirme, öğretmenliğin saygınlığı atılımlarıyla ete kemiğe büründü.

CUMHURİYETİN EĞİTİM DEVRİMİ

Cumhuriyetin eğitim devrimleriyle birlikte, İsmail Safa Özler, Vasıf Çınar, Reşit Galip, özellikle Mustafa Necatinin büyük katkılarıyla (laik ve karma eğitim...) eğitim değer kazanmaya, öğretmenlik ve öğretmen hak ettiği saygınlığına kavuşmaya başladı.

Bu saygınlık, Saffet Arıkan döneminde başlayan atılımla (eğitmen kursları, köy öğretmen okulları) ve Nafi Atuf Kansulu, İsmail Hakkı Tonguçlu, Rüştü Uzelli kadrosuyla Hasan-Âli Yücel döneminde (başta Köy Enstitüleri) doruğa ulaştıysa da 1940’ların ortalarından başlayarak çağdaşlık devrimi, her alanda olduğu gibi eğitimde de geri dönüşe, karşıdevrime doğru sürüklenmeye başladı.

1960’LARDA TÖS EFSANESİ

1960’lardaki aydınlanmanın doğurduğu,Öğretmen yalvarmaz, öğretmen boyun eğmez, öğretmen el açmaz, öğretmen ders verir diyen Fakir Baykurt öncülüğündeki, kadrosunda Dursun Akçam, Osman K. Akol, Talip Apaydının da olduğu Türkiye Öğretmenler Sendikası’nın (TÖS), TÖDMF’den (Türkiye Öğretmen Dernekleri Milli Federasyonu) aldığı mirası kucaklayarak dönemin 109 bin öğretmenini kucaklayan direnişi (15 Şubat 1969 Büyük Eğitim Mitingi, 15-18 Aralık 1969 Öğretmen Boykotu), öğretmenliğe saygınlığını yeniden kazandırdı.

Baykurt’un Ankara Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi’ndeki sözleri bugüne de ışık tuttu:

Bu mücadeleye giren insanlar, sonuç ne kadar acı olursa olsun, bunlara katlanmayı bilmelidir. Biz bileceğiz, bizden sonraki öğretmenler de bilecektir. Çok iyi biliyoruz ki çektiklerimiz boşa gitmeyecektir. ... Bağımsız, demokratik, kalkınmış ve devrim yolunda ilerleyen bir Türkiye’ye vardığımız zaman, o günkü genç kuşaklarla bütün millet, bugünkü öğretmenleri şükranla anacaktır...

TÖB-DER’DEN BUGÜNE

1970’lerde, yönetiminde olmaktan kıvanç duyduğum Tüm Eğitim Öğretim Emekçileri Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER), Ali Bozkurt, Cemil Çakır, Gültekin Gazioğlu başkanlıklarında TÖS’ten aldığı öğretmen direnişi bayrağını dalgalandırdı.

Onlarca öğretmenin canı, yüzlerce öğretmenin dövülmesi, hapisliği, binlerce öğretmenin sürgünü, işsizliği ile ödediği bedellerden sonra 1990’larda Eğitimciler Derneği (EĞİT-DER) ve abece dergisiyle başlayan öğretmen direnişi, Eğitim-İş’le, Eğitim-Sen’le sürdürülürken 2020’lerde Öğretmen Okulları Öğretmen Liseleri Eğitimciler Birleşme ve Dayanışma Derneği ve Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’nın da katılmasıyla güçlenerek öğretmenliğin saygınlığının yeniden kazanılması için direniyor.

Öğretmenlerimizin yolu açık olsun.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Canevine saldırı 28 Aralık 2024
‘Yeni despotizm’ 21 Aralık 2024
Savaş ve insan 14 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları