Olayların Ardındaki Gerçek

İstanbul Seçimlerini Aklayan Son Yargı Kararı

08 Ekim 2019 Salı

Geçen hafta, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerine hile karıştırmak iddiasıyla savcılığa verilen, 10’u ilçe seçim kurulu müdürü olmak üzere 17 kişi hakkında, Anadolu Bölge Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından takipsizlik kararı verildi.

Bu konuya geçmiş bir olay gibi bakılmamalıdır. Üzerinde durulması ve siyaset biliminin metodolojisi çerçevesinde çözümlemesinin yapılması gerekir.

Konu kısaca şudur: 31 Mart 2019 günü yapılan belediye başkanlığı seçimlerinin sonunda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın 18 bin oy farkıyla CHP adayı Ekrem İmamoğlu’nun kazandığı ilan edildi. Daha sonra AKP, bu konu üzerine eğildi ve Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz siyasal tarihimize geçecek şu sözü söyledi: “Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu, ama fark edemedik.”

Bunun üzerine birçok ilçede yeniden sayımlar yapıldı. En sonunda İmamoğlu’nun 13 bin oy fark ile seçimleri kazandığı anlaşıldı. Ancak şikâyetler ve itirazlar durmadı. 1950 yılından bugüne tam 70 yıldır hiçbir seçimde yapılmayan yapıldı. Birçok ilçede, özellikle Büyükçekmece ilçesinde polis, kapı kapı dolaşarak seçmen kontrolü yapmaya kalktı. Türkiye’de 1950’den sonraki hangi seçimlerde polis, kapı kapı dolaştırılıp iktidar partisinin iddialarına kanıt aramıştır? Sonunda, ilçe seçim kurulu müdürleri ile sandık kurulu başkan ve üyelerinden toplam 17 kişi hakkında suç duyurusunda bulunuldu. 

İstanbul seçimi, bu araştırmalara ve iddialara dayanarak Yüksek Seçim Kurulu’nca iptal edildi. O günlerde, “Olayların Ardındaki Gerçek” sütununda, “Seçimler ve İtirazlar” (4 Nisan 2019), “YSK Tarih Önünde” (30 Nisan 2019) ve “İptal için YSK’ye Gerekçe mi Hazırlanıyor?” (5 Mayıs 2019) tarihlerinde yazılar yazıldı. Yapılan girişimlerin yanlışlıkları ve hukuksuzlukları belirtildi.

Bu yazılarda özellikle, 1946 yılında çok partili sisteme geçildiği günden bugüne, 74 yıllık süre içinde, 20 genel ve 15 yerel seçim yapıldığı, hiçbir zaman böylesi bir durum yaşanmadığı açıkça belirtildi. AKP, seçmene karşı geliyordu, milli iradeye ters davranıyordu. Adeta görünmeyen bir el AKP’ye en büyük siyasal hatayı yaptırmıştı.

Bu itirazların yapılmasını sağlamak için uydurulan yasal kılıf, ilçe seçim kurulu başkan ve üyelerinden 17’si seçimlere hile karıştırdıkları iddiasıyla yargıya verilmişti.

Hiçbir yasal ve hukuksal gerekçe yokken seçimlerin iptal edilmesinin muhalefeti mazlum durumuna düşüreceğini ve oylarını artıracağını, seçimlerin iptalinin “AKP’nin siyaseten intiharı” olacağını açıkça belirttik. Sonuç dediğimiz gibi çıktı. 31 Mart’ta 13 bin olan oy farkı, 23 Haziran 2019 günü yapılan seçimde 800 bine çıktı.

Geçen hafta Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı bir karar verdi. “31 Mart Yerel Seçimleri’nde sandık kurullarında görev alan 17 kişi hakkında Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, 31 Mart yerel seçimlerinde kanun hükümlerine aykırı olarak sandık kurulu görevlendirmeleri yapıldığı iddiası üzerine başlattığı soruşturma kapsamında 10’u ilçe seçim kurulu müdürü olmak üzere 17 kişi hakkında takipsizlik kararı verdi...” 17 kişi, yani “şüpheli” denilerek soruşturma açılanların tamamı aklanıyordu.

İleride, bugünlerin siyasal tarihini yazacak olan tarihçiler, siyaset bilimciler, araştırmacı yazarlar, 2019 yılı İstanbul Büyükşehir Belediye seçimleriyle ilgili araştırmalar yapacaklardır. Kuşkusuz bu konuda siyaset bilimi açısından yüksek lisans tezleri yazılacak, belki de doktora çalışmaları yapılacaktır.

Kuşkusuz, Anadolu Bölge Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ilçe seçim kurulu müdürleri dahil 17 kişiyle ilgili olarak verilen takipsizlik kararı, İstanbul seçimlerini aklayan yargı kararı olarak tarihe geçecektir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni Tehlikeler 12 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları