Olayların Ardındaki Gerçek

Bu nasıl Atatürkçülük?

08 Haziran 2021 Salı

Milli Savunma Bakanı Sayın Akar, “Atatürkçülüğümüzü kimse sorgulayamaz” başlığı altında bir açıklama yaptı. Akar şöyle diyor:

“Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Atatürkçü düşünce sistemiyle kurulduğunu ve hareket ettiğini görmemek körlüktür. Bakanından komutanına tüm personelin Atatürkçülüğünü sorgulamak kimsenin haddi değildir.”

Bu açıklama çok güzel ama bir de gerçeklere bakalım. Çünkü gerçekler balçıkla sıvanmaz. 

TSK’ye mensup bir amiralin insanların gözüne sokar gibi gerçekleştirdiği eylemin üzerinden iki ay geçtiği halde, tarikatçı amirale kimse dokunamıyor. 

Olayı kısaca anımsatalım. Tümamiral Mehmet Sarı, askeri üniformanın üzerine tarikat giysisini geçirdi, başındaki askeri şapkayı çıkarıp takkesini taktı, devletin kendisine tahsis ettiği makam aracı ile tarikatına gidip şeyhine yüz sürdü. Bu durumu gösteren fotoğraflar tüm gazetelerde yayımlandı. İşte bu amiral iki aydır Türk Silahlı Kuvvetleri içinde ve hiç kimse ona dokunamıyor. 

Cumhuriyet gazetesi bu hassas konunun üzerinde dikkatle durdu. Konu birkaç kez manşete taşındı, “Bu amirali, kim koruyor” diye soruldu, ayrıca 10 Mayıs 2021’de “Uyarı” başlığı ile bu konuda bir başyazı yayımlandı. 

Bu başyazıda askerliğin çok önemli bir kuralı şöyle belirtiliyordu:

“Bütün dünyada askerlik, en başta bir disiplin mesleği olarak kabul edilir. Asker sadece üstünden emir alır. Tarikata bağlı kişi ise tarikattaki hocasından, şeyhinden emir alır.

15 Temmuz’da Türk milleti ve özellikle AKP siyasal iktidarı, tarikattaki imamından emir alan subaylar, albaylar, generaller gördü. Bu tarikatçıların nasıl gözü dönmüş olarak kan döktüklerine şahit olundu.”

Bu yazıda bu tarikatçı amirale 45 gündür dokunulamadığı da belirtiliyor ve bu durumda tarikatçı amirali koruyan iki makam var. Birisi Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’dır, ikincisi de Cumhurbaşkanlığı’dır deniliyordu.

Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük güvencesi, anayasal değerlere sadık ve saygılı, emir-komuta sistemine bağlı, liyakat ve yeteneği temel alan bir ordunun varlığıdır. 

Bu derece açık bir eylem karşısında suskunluklarını koruyan yetkililer de suç işliyorlar. 

TARİKAT YAPILANMASI

Devlet yönetiminde, özellikle TSK içinde yeni tarikat yapılanmalarına göz yummak çok tehlikelidir. Bir daha kimsenin “yanıldık, aldatıldık” demeye hakkı yoktur. Çünkü hangi tarikatın ne zaman ne yapacağını kimse bilemez. Kaldı ki tarikatçılık zihniyeti, TSK’nin temel disiplin kurallarına tamamen aykırıdır.

Bir başka konu, Ayasofya eylemidir. Ayasofya ibadete açılarak camiye dönüştürülünce elinde kılıçla kürsüye çıkan Diyanet İşleri Başkanı, Atatürk’e saldırıyordu ama yetkililerden bir yanıt yoktu. 

En son olarak geçen mayıs ayının son haftasında, Mustafa Demirkan adındaki bir hoca, ayetler üzerinden Atatürk’e hakaret etti. Atatürk’e açıkça “zalim ve kâfir” dedi. 

Namaz kıldıkları camilerin bulunduğu İstanbul’u 1915-1923 yılları arasında iki kez düşman işgalinden kurtaran Atatürk’e açıkça hakaret ediyorlar. TSK bünyesinde Başkomutanlığa kadar yükselen ve Türk milletinin ortak değeri olan Atatürk’e MSB’nin bir hassasiyet göstermemesi acıdır. 

TSK, Türkiye’nin geleceği, ülkenin bütünlüğünün garantisi ve en önemli kurumudur.

TSK’deki tarikatçı amirale gelince, “Atatürkçülüğümüzü kimse sorgulayamaz” diyen Sayın Akar’a sormak gerekiyor: 

Eğer bu amiral Atatürk zamanında tarikata gitseydi ve fotoğrafları yayımlansaydı acaba bir gün TSK’de kalabilir miydi? Ama bu tarikatçı amiral 68 gündür korunuyor. 

Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları