Olayların Ardındaki Gerçek

Basının işlevi

11 Mayıs 2022 Çarşamba

Gazeteciliğin uzun bir süreç içinde yaşanarak, birikimler sonucu kurumlaşmış evrensel ilkeleri vardır. Bunların başında siyasal iktidarlardan ve güç odaklarından bağımsız davranabilme yetisi gelir.

Siyasal güç odakları, her zaman basın yayın organlarının ve gazetecilerin kendilerinden yana tutum takınmalarını isterler. Çoğu zaman da bunu kimi ekonomik ya da manevi baskı biçimleri ve araçları aracılığıyla yaşama geçirirler.

Bu konuda, haber kanallarını daraltma ya da kapatma, iletişimden uzak durma, ekonomik kimi yaptırımlarla basın-yayın organlarını baskılama en bilinen uygulamalardır.

Baskılara dayanamayıp yön değiştirenler olduğu gibi, kendiliğinden ya da kuruluş amaçları gereği işbirlikçilik yapanlar da görülmüştür. 

Örneğin, Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında, Anadolu’da Kuvayı Milliye ateşleri yanarken, İstanbul’daki işbirlikçi padişah ve hükümetleriyle işgalcilerden yana çizgi izleyen basın yayın organlarına ve gazetecilere “Mütareke Basını” adı verilmiştir.

1950-60 arası Demokrat Parti’nin iktidarını sürdürebilmek için toplumu cephelere ayırdığı, demokrasiyi rafa kaldırdığı dönemde, uygulamalarını desteklemek üzere ayrıcalıklı parasal destekler verdiği ve öne çıkardığı yayın organları, yazarlar ve gazeteciler “Besleme Basın” olarak adlandırılmıştır.

ABD ve sömürgeci koalisyon ortaklarının, petrol çıkarları uğruna Irak’ı işgal ettikleri süreçte, bu emperyalist saldırganlığı övmek üzere kullanılan gazetecilerin tutumları “iliştirilmiş gazetecilik” olarak basın tarihine geçmiştir.

Ülkemizde Turgut Özal’ın iktidarı döneminde kendine bağlı “köşk gazetecileri” yaratılmıştır.

12 Eylül cuntası, Özal ve sonrası süreçte; basın alanının, gazeteci kökenden gelen gazete sahiplerinin elinden alınarak, doğası gereği kendi kârına ve çıkarına bakan işverenlerce, patronlarca tekelleştirildiği, gazete ve televizyon sahiplerinin büyük devlet ihalelerini almak için iktidar yanlısı gibi davrandıkları da bilinir.

En son örnek de AKP’nin Saray’da tek adamlığa varan iktidarının yaptıklarını onaylamak ve parlatmak üzere kurgulanmış olan “havuz medyası” ve “yandaş basın” uygulamalarıdır.

İktidarların kendi çıkarlarını korumak ve kollamak için yarattıkları bu tür gazetecilik modeline karşı, muhalefet de kimi zaman zorunlu olarak kendine yakın basın yayın organları yaratma ya da var olanları kendi yanlarında konumlanmalarını sağlama yoluna başvurmuştur. Nitekim çok partili sistemin başlarında Ulus, CHP’nin, Zafer de DP’nin yayın organı olarak görev yapmışlardır.

Basın yayın organlarının kendilerine özgü genel yayın ilkeleri ve çizgileri vardır. Doğal olanı; iktidarda olsun, muhalefette olsun, her siyasi uygulama ve tutumlara, basın yayın organlarının kendi ilke ve çizgileri çerçevesinde bakmalarıdır. Burada önemli olan, habercilikte nesnel davranılması, yorumda ise yazarların yazılarını basın yayın organının genel yayın ilkeleri çerçevesinde özgürce yazabilmeleridir.

Öbür türlüsü, tarihte adlandırıldığı gibi besleme basın, iliştirilmiş basın ya da yandaş basın konumuna düşmek anlamına gelir.

Bir Atatürk kurumu olan Cumhuriyet gazetesi, kurucusu Yunus Nadi’nin, gazetenin 7 Mayıs 1924’te yayımlanan ilk sayısındaki başyazısında belirttiği gibi “Ne hükümet ne de parti gazetesidir. Cumhuriyet, sadece Cumhuriyet’in bilimsel ve yaygın ifadesiyle demokrasinin savunucusudur.”

Cumhuriyet gazetesinin ismini koyan, gazetenin yayımlanması için bina tahsis eden ayrıca cebinden parasal yardım yapan Atatürk’ün, bu başyazının içeriğinden bilgi sahibi olmaması düşünülemez. 

Cumhuriyet gazetesi, 100 yıllık yaşamı boyunca bu ilkeyi titizlikle uyguladı. Hükümet gazetesi olmadı, parti gazetesi olmadı. Yayın çizgimiz; dün de bugün de böyledir, yarın da böyle olacaktır.

İşte bu tavrı ve tutumu nedeniyle Cumhuriyet gazetesi tüm yaşamı boyunca en güvenilir gazete oldu. 

Cumhuriyet gazetesi, bugün gerek siyaset gerekse kültür alanında en etkili gazetedir. Bugün ülkemizde okuyucu kitlesinin eğitim düzeyi en yüksek olan gazete Cumhuriyet’tir. 

Cumhuriyet, nesnel haberciliğin simgesidir, yazarları temel Cumhuriyet felsefesini izlerler; siyasi yaşamda, yorumlarında özgürdürler. 

Gazeteciliğin evrensel kuralları ile genel yayın çizgimiz, Cumhuriyet gazetesinin pusulası olmaya devam edecektir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni Tehlikeler 12 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları