Olaylar Ve Görüşler

Yüzüncü yıla yürürken büyük sapma

03 Kasım 2019 Pazar

YAZAR: MUCİZE ÖZÜNAL

Ulusal, yani sömürgecilik karşıtı ilkeleri perdelemek, insan değerleri, yani fazilet üzerine kurulmuş, Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasal yapısını bütün kurumlarıyla yararcılık ve çıkarcılığa indirgemektir.

Tam bağımsızlık için sömürgeciliğe karşı verilen Kurtuluş Savaşı’yla kurulmuştur cumhuriyetimiz. Temel ilkesi de kurucusunun ağzından “Cumhuriyet fazilettir” özlü bir söyleyişiyle belirtilmiştir. 1925 tarihli bu belirlenimin ardından gelen tümceler şöyledir. “Cumhuriyet ahlaki erdeme dayalı bir iradedir. Cumhuriyet erdemli namuslu insanlar yetiştirir. Sultanlık, korkuya, tehdide dayalı olduğu için, korkak, aşağılık, tembel, rezil insanlar yetiştirir.”

Bu tümceler bir politikacı esnafının değil, bir devlet adımının söylemidir. Bu nedenle düşüncelerini açıklayan kavramların, terimlerin içerik ve unsurlarının bilinciyle, bilgisiyle söylenmiştir. Anlamın tam olarak anlaşılması için fazilet nedir dersek, sözlük karşılığı erdem olarak karşımıza çıkacaktır. O zaman erdemin ne olduğu bilgisine gereksinim vardır.

İnsanın uyumsuz bir var olan olarak ikili yapısı, hem doğa hem tin varlığı olmasındandır. Doğa varlığı olarak içinde bulunduğumuz fizik dünya beş duyumuz ile algıladığımız yeryüzüdür. Yeryüzünü anlamlandıran eylemleriyle edimleriyle onu bir dünya haline getiren insandır. Doğada bilgi, teknik, sanat, kültür, din, siyaset, düşünüm, istenç, bilinç, yargı gücü, akıl, bellek yoktur. Bunlar dahası, insanın doğaya kattığı her şey tin olarak insanın eseridir. Ama yaşamın anlamlı olması için insanın yaptığı en önemli şey insana yaraşır hayatın, insanın varlığını belirleyen şeyin evrensel temel değerlere uygun bir yaşam sürmek olduğu bilgisini ortaya koyması ve bunu bir görüş olarak bırakmayıp felsefi bilgi ile temellendirmesidir.

Denetim devre dışı

Bunların başında kuşkusuz adalet, saygı, sevgi, dayanışma, özveri, ölçülülük ve dürüstlük (eylemle niyetin birliği) gelir. Bütün bunların anası ise etik yani ahlaklı eylemin edimin bilgisidir. Neyin iyi olduğu neyin iyi olmadığı sorusu insanla birlikte başlamıştır veya insan iyi nedir ile insanlaşmaya başlamıştır dersek boş konuşmamış oluruz sanırım. O zaman insanın insanlıktan çıktığı yer etik değerlerden koptuğu yerdir.

Bunun her alanda belirlenimi aklın araçsal olarak kullanımında etik değerlerin denetiminin devre dışı bırakılmasıdır. Bunun kaynağını İngiliz-Amerikan yararcılığı çıkarcılığında buluyoruz. (*) Bilim ve felsefi bilginin ayrılması, bilimin yükselen değer olarak öne çıkması, bilginin araçsallaşan akılın sonucu olarak insanın evrensel değerlerle bağını kopartmıştır. Bilhassa etikle siyasetin bağının koparılması toplumsal ilişkilerin insan değerlerinden arındırılması sonucunu getirmiştir. Mandelstam 1923 tarihli yüzyıl şiirinde “Omurgası kırık” yüzyılım derken insanlık idealleriyle bağını koparmış yirminci yüz yılın, erdemli savaş, temiz kâr, mikroptan arındırılmış çinayet lerine henüz tanık olmamıştı. “Çayırda soluk alır engerek” derken saldırılar ve savaşlar yüzyılı olacağını biliyordu belki de. (*)

Bizim yüzyılımızın eşiğinde başımıza gelen, yararcılık ve çıkarcılığın toplumun bütün alanlarına hükmetmekte olmasıdır. Bunun da ötesinde, bir ortaçağ kalıntısı olan ümmet anlayışının yerleştirilmeye çalışılmasıdır. Ulusal, yani sömürgecilik karşıtı ilkeleri perdelemek, insan değerleri, yani fazilet üzerine kurulmuş, Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasal yapısını bütün kurumlarıyla yararcılık ve çıkarcılığa indirgemektir.

İnsan bilimlerinin bilgisinden yoksun öğretim dizgeleriyle, olmayana varlık yükleyen toplumsal değer yargılarıyla, üretimi öteleyen tüketim köleliğini yücelten ekonomik yapımızla, politikacı esnafının elinde perişan olmuş partilerimizle, seçilmişleri seçen ilkesiz demokrasi anlayışımızla, demokrasimiz nasıl çoğunluğun azınlık üzerinde diktatörlüğü haline gelmişse, yararcılık ve çıkarcılığın bizi savuracağı yerlere henüz ulaşmamış olmak bir teselli olamaz.

Erdemi ilke edinmek

“Büyük Taarruz” askeri bir taarruz olmanın çok ötesinde, ortaçağ karanlığı üzerine yapılan büyük bir saldırıydı. Aydınlanma ancak insan değerleriyle, erdemle denetlenmiş bilim ve akılla amaçlarına ulaşabilir. Bu bireyler için bazen bir ömre sığsa da toplumlar için zaman alabilir. Aydınlanmış insan, bilgiyi üreten, koruyan ve asıl olarak bunu eylemle ortaya koyan insandır.

Evet Cumhuriyet fazilettir. Erdemleri ilke edinmiş Cumhuriyetlerin unsurlarını tam olarak bilmek ve onu taklitlerinden ayırmak konusunda etik eylemde bulunmaya, yararcılığa çıkarcılığa karşı savaşmaya kararlı yurttaşlar için. Gerisi içi boş gösterilerden ibarettir.


(*) Etik bilginin tersine görece olan zamana ve yere göre hatta bireye göre değişen toplumsal ahlak



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları