Olaylar Ve Görüşler

Vahim ve tehlikeli bir miras: Rüşvet - Salih ÖZBARAN

03 Eylül 2022 Cumartesi

Ahmet Mumcu yıllar önce yazdığı Osmanlı Devleti’nde Rüşvet kitabına “rüşvet”in ne anlama geldiğini açıklayan şu paragrafla başlamıştı:

“Rüşvet, örgütlenme yoluna giren bütün insan topluluklarında varlığını daima sürdürmüş en eski sosyal dertlerden birisidir. En genel biçimde rüşvet, yetkili birisine, başkası tarafından toplumun usul ve kurallarına aykırı bir tarzda menfaat vaat edilerek veya sağlanılarak bir işin yaptırılmasıdır.”

Mumcu, sonuçlandırırken belgelerle donattığı bu kitabını rüşvetin Osmanlı İmparatorluğu’nda açtığı yaralara ilişkin şunları vurgulama gereği de duymuştu:

DEVLETİ SARAN BELA

“Rüşvetin Osmanlı toplumunun bünyesinde yaptığı tahripler şüphesiz son derece derindir. Rüşvet ve ona bağlı ya da onunla birlikte zincirleme bir şekilde işlenen diğer suçlar devletin yönetim ve yargı örgütlerinin çökmesinde çok önemli roller oynamıştır. Yönetici ve yargıçların yaptıkları devamlı zulüm halkı perişan etmiştir.”

Bu denli bulaşıcı ve yıkıcı olan bu hastalık üzerine yazdığım, 31 Aralık 2010 tarihinde Cumhuriyet Bilim Teknoloji dergisinde yayımlanan bir yazımı şöyle bağlamıştım 17. yüzyılın bir eleştiri eseri “Kitabı Müstetab” aracılığıyla: 

“Virdi divan ehli rüşvetle cihana ihtilal” (Hükümet üyeleri / sarayın yetkili organı, rüşvetle ülkeyi karma karışık ettiler).   

Mehmet İpşirli’nin yayına hazırladığı (1989) Tarih-i Selânikî ile tanıklık edeyim aynı dönemlere, yaşadığımız şu günlere, iktidarın Osmanlı asırlarını özlediği “mal-ı rüşvet”e (rüşvet parasına): 

“Ve erkân-ı devlet içinde öyle bir bela sarmıştır ki, mal-ı rüşvet alınup düşen dirlikler ve makamlar na-ehl u na-müstahaklara (işi bilmeyen ve hak etmeyenlere) verile(gelmiştir), hiçbir maslahat (iş) yüz akı ile bitüp, ileriye gelmek mümkün ve müyesser değildir.”

YIKILIŞ NEDENİ

Son olarak 19. yüzyılın devlet adamlarından Mustafa Nuri Paşa’nın bir kitabından birkaç cümle aktarayım ve günümüzde ortaya çıkarılmaya çalışılan bir “rüşvet ağı” ile yazımı tamamlayayım:

“Ve bazı beyinsiz ve karışık kafalı defterdarlar/maliye bakanları hazineye gelen paraları sarraflara verip karşılığında düşük akçe alarak bunun fazlasını fayda sandılar. Ve bu tasarruflar sebebiyle nice nice fitne ortaya çıktı; çeşitli rezillikler ve hor görmelerle karşılaştılar...”

Yüzyıllardır zehrini akıtıp gelen rüşvet belasını hiç ciddiye almamış “muktedirlerimiz”. Okumamışlar “görkemli” Osmanlı’nın yıkılış nedenlerini. Ve Cumhuriyet devriminin, onca zor koşullarının ardından, yaratılan Türkiye Cumhuriyeti’nin kazanımlarını. Ne kadar acı verici, ne denli üzücü günümüzde tanık olduğumuz “rüşvet ağı”!     

SALİH ÖZBARAN

EMEKLİ TARİH PROFESÖRÜ 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları