Olaylar Ve Görüşler

Türkoloji temelli bir dış politika: Atatürk ve Türk dünyası perspektifi

28 Ekim 2019 Pazartesi

YAZAR:PROF. DR. KEMAL ÜÇÜNCÜ
Kültür Bilimleri Akademisyeni Başkanı

Atatürk yeni devletin temelini Türkoloji harcıyla karmıştır. Cumhuriyetin kuruluşundan 6 ay sonra o sıkıntılı dönemde Fuad Köprülü’ye Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nü kurdurmuştur.

Rönesans, Reform, Aydınlanma hareketi, Sanayii devrimi, Fransız İhtilali, Kıta Avrupa’sının siyasi, sosyal, ekonomik panoramasını kökünden değiştiren bir süreçtir. Kilisenin ve ortaçağın siyasi iktidarının sonlanması, hümanizm, İncil’in milli dillere çevrilmesi, milli dillere dayalı yeni bir literatür üretilmesi, halk kültürünün derlenip rafine kültür araç ve yöntemleriyle, kodlarıyla yeniden işlenerek, üretilerek ümmet kültüründen apayrı yepyeni bir milli kültürün inşası, şehir devletlerinin (bourg ve state’lerin) birleşerek merkezi mili devletleri dönüşmesi, ümmetten, millete, kuldan vatandaşa, şahsiyet ve cemiyete dönüşen süreçte meydana gelen bu köklü değişiklikler, bütün dünyayı etkilediği gibi Osmanlı/Türk dünyasını da derinden etkilemiştir. Milli devletler ve buna bağlı olarak adalet, eşitlik, hürriyet ilkeleri etrafında oluşan hukuk devleti kavramı bu siyasi ve kültürel iklimin dünya uygarlığına kattığı değerli bir mirastır.

Atatürk’ün öngörü ve sentezi
“Avrupa’daki bu gelişmelerden etkilenerek” Tanzimat, Yeni Osmanlılar, Jön Türkler, İttihat ve Terakki’nin yaklaşık 50 yılda oluşturduğu teorik ve pratik birikim XX. yüzyılın başında Atatürk önderliğinde Kuvâyi Milliye, Müdafaayı Hukuk eksenli milli Kurtuluş Savaşıyla yepyeni bir devrimi gerçekleştirmiştir. Frederic Star, “Kayıp Türk Rönesansı” isimli eserinde uygarlık tarihindeki ilk aydınlanmanın 10/11. yüzyılda Harezm’de, Maveraünnehir’de Türk kültür havzasındaki köklerine dikkat çeker. Atatürk bu iki geleneği kaynaştırarak yepyeni bir senteze doğru yönelmiştir. Maturidi eksenli arayışları bu kaygının sonucudur. Kant’tan 700 yıl önce doğa ve olgularla ilgili bilginin nesne ve deneyimden çıkacağını söyleyen büyük bilgini Atatürk çok iyi kavramıştı. Bu büyük temel maalesef yüzyıllar boyunca anlaşılamamıştı.
Ekonomi, politik ve siyasi kompoziyonu itibarıyla bu yeni siyaset felsefesi ne yazık ki hakkıyla anlaşılıp idrak edilebilmiş değildir. Sosyalistler burjuva devrimi(!) yaftasını asmışlar, etnik ve dinsel nefretini üniversal maskelerle örtenler antidemokratik(!) bulmuşlardır. Bugüne kadar yaşanılan süreç ve pratik halen Atatürk devriminin biricikliğini ve haklılığını kanıtlamaktadır. Türk iktisat tarihinin en önemli performansı açık ara önde bu döneme aittir. Devrimin ortaya koyduğu ilkeler onu takip ettiğini söyleyenlerce “muhtevası zenginleştirilip derinleştirilecek” yerde, seçmeceye tabi tutulmuştur. Milli mefkûre de bu seçmeceden nasibini almış, tarihsel ve kültürel mirasla olması gereken diyalog kesilmiş ve garip bir şekilde bu büyük miras sığ bir tahkir sözlüğüyle politize edilip yaftalanmıştır.

Temeldeki harç: Türkoloji
Büyük Gazi, Türk kültürünü bütüncül bir perspektifle kavrar: “Bugün Sovyetler Birliği dostumuzdur, komşumuzdur, müttefikimizdir. Bu dostluğa ihtiyacımız vardır. Fakat yarın ne olacağını kimse bu günden kestiremez. Tıpkı Osmanlı gibi, tıpkı Avusturya-Macaristan gibi parçalanabilir, ufalabilir. Bugün elinde sımsıkı tuttuğu milletler avuçlarından kaçabilirler. Dünya yeni bir dengeye ulaşabilir. İşte o zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir. Bizim bu dostumuzun idaresinde dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız. Hazır olmak yalnız o günü susup beklemek değildir. Hazırlanmak lazımdır. Milletler buna nasıl hazırlanır. Manevi köprüleri sağlam tutarak. Dil bir köprüdür… İnanç bir köprüdür... Tarih bir köprüdür... Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimizin içinde bütünleşmeliyiz. Onların (Dış Türklerin) bize yaklaşmasını beklemeyiz. Bizim onlara yaklaşmamız gerekli...” Bu yüzden Atatürk yeni devletin temelini Türkoloji harcıyla karmıştır. Cumhuriyetin kuruluşundan 6 ay sonra o sıkıntılı dönemde Fuad Köprülü’ye Türkiyat Araştırmaları Enstitüsünü kurdurmuştur.
Türkoloji araştırmalarının Batı’da 500 yıla yaklaşan bir tarihi, 300 yıllık programlı bir akademi araştırma ve öğretim tarihi vardır. (Bizde henüz 100 yıl). Afro-Avrasya’da tarihsel olarak yönettiğimiz 55 milyon kilometrekarelik alanın, Türklerle meskûn olan 12 milyon kilometrekarenin temel envanter bilgileri, ilişki ve çelişkileri için Türkoloji araştırmaları vazgeçilmezdir. Türk devlet hayatında bunu görüp ve takdir eden Atatürk’tür. TTK, TDK, DTCF, İstanbul Üniversitesi Türkiyat Enstitüsü bu amaçla kurulmuştur. Atatürk Milli Mücadele’nin o parasız günlerinde Sovyetlerden, Azerbaycan’dan yardım aldığımız günlerde, 1922 yılında Hakas asıllı büyük Türkolog Nikolay A. Katanov’un 3 bin altın liraya 7 bin 325 ciltlik kütüphanesini satın aldırmıştır. Bu kitaplar İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Kütüphanesi’nin çekirdeğini teşkil etmiştir.
Atatürk’ün dış politikası Türkoloji temelli bir yaklaşımı esas alır.
Bölge araştırmaları (regional studies) akademik bilginin operasyonel bilgiye dönüştürülmesi ve karar alma süreçlerinde kullanılması açısından son derece önemlidir. Kremlin’in kıdemli bürokratları Şarkiyat ve Türkoloji’den gelirler. Türkiye’nin dışında Türkoloji ciddi bir bilgi alanı olarak ele alınır. Bizde nitelikli, imkân ve kabiliyetlerle donatılmış bir Türkoloji Enstitüsü yoktur maalesef. Ülkemizin ehem, mühim tasnifi olan bir bilim politikası olmadığı gibi kültür ve tarih araştırmaları alanında da kurucu felsefenin ve iradenin perspektifinden de tamamen uzaklaşılmıştır. Dış politikada yıllardır yaşadığımız çelişki ve tutarsızlıkların temelinde kültür havzamızla ve ilişkide olduğumuz dünyayla ilgili nitelikli bilgi üretememe uzman yetiştirememe, liyakate değer vermeme sorunu, stratejik bilgi üretimindeki yetersizlikler vardır.

Bakü, Türk Dili Konuşan Devletler Zirvesi
Türk Konseyi Yedinci Zirvesi, Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’in ev sahipliğinde, Kazakistan Cumhuriyeti Birinci Cumhurbaşkanı Elbaşı Sayın Nursultan Nazarbayev, Kırgız Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Sooronbai Zheenbekov, Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Özbekistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Şevket Mirziyoyev, Macaristan Başbakanı Sayın Viktor Orban, Türkmenistan Bakanlar Kurulu Başkan Yardımcısı Sayın Purli Agamyradov ve Türk Konseyi Genel Sekreteri Sayın Baghdad Amreyev’in iştirakiyle 15 Ekim 2019 tarihinde Bakü’de düzenlenmiştir.

Atatürkçüler tanımalı
Üye devletler, Türkiye’nin Barış Pınarı Operasyonu’nun, terörizmle mücadeleye, Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanmasına, mahalli Suriyelilerin teröristlerin zulmünden kurtarılmasına ve yerlerinden edilmiş Suriyelilerin anavatanlarına güvenli ve gönüllü geri dönüşleri için şartların oluşturulmasına katkıda bulunacağına olan umut ve inançlarını beyan etmişlerdir. Özbekistan’ın Türk Konseyi’ne tam üye olarak katılımına ilişkin ortak beyanı kabul etmişlerdir. Nazarbayev’e ayrıca Türk Keneşi (Konseyi) Onursal Başkanı unvanı tevcih edilmiştir.
Konseyin isminin değiştirilmesini öneren Nazarbayev, Türk dili konuşan Devletlerin İşbirliği Konseyinin seviyesini Örgüt seviyesine yükseltmenin mümkün olduğunu bu nedenle, yapıya “Türk Devletlerin Teşkilatı” isminin verilebileceğini vurguladı. Bundan sonraki toplantıların Türkçe ve lehçeleriyle olması özel bir önem arz ediyor
Sayın Nazarbayev’in perspektifi Atatürk perspektifinin, ufkunun devamı niteliğindedir zira Nazarbayev de Türk dünyasına Türkoloji penceresinden bakar. Atatürkçü kesimin onu iyi tanıması ve anlaması gerekir. Türk devletleri arasındaki işbirliğinin ekonomi temelli olarak derinleştirilmelidir.1 triyon doları aşan bir GSMH havuzunda ülkelerin birbiriyle olan ticareti yüzde 20 mertebesine gelmesi hedeflenmeli Türkiye ile Avrasya arasındaki demiryolu ve pazar entegrasyonu ciddi projelerle sağlanmalıdır. XXI. yüzyılda Türk dünyası Avrasya’nın en önemli jeopolitik alanlarından biri haline gelmiştir. Bu sürecin başarılı bir biçimde yönetilmesi Asya pasifik ve Avrupa ilişkilerinde İpek Yolu döneminde olduğu gibi bir ivmenin yakalanmasını sağlama potansiyeline sahiptir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları