Olaylar Ve Görüşler

Türkçeyi korumak ulusal benliği sürdürmektir - Boran YILDIRIM

16 Eylül 2022 Cuma

Türkçe, kökü 9000 yıla daya nan, dünyadaki sayılı dillerden biridir. Ayrıca sondan eklemeli bir dildir; bu da kolayca sözcük türetebilmenin ve sözcüklerin kökenine inebilmenin yolunu açar. Ünlü dilbilimci Max Müller, “Türkçe kadar kolay, rahat anlaşılan ve zevk verici pek az dil vardır” ve “Türkçe grameri öğrenmek büyük bahtiyarlıktır” ifadeleriyle bu durumu desteklemiş; Türkçenin yaratılışında “insan zekâsının olağanüstü üstün kudreti”nin rol oynadığını belirtmiştir. Ayrıca Türkçede Orta Asya’daki cinsiyet eşitliğini yansıtır biçimde cinsiyet ekleri bulunmaz. Diğer yandan Türkçenin yalınlığı ve duruluğu, ona ifade yönünden güç ve açıklık verir; onun duygu ve hamaset değil, akıl ve mantık dili olabilmesinin önünü açar. Bütün bunlar gösteriyor ki Türkçe, başlı başına köklü ve güçlü bir dildir.

‘TÜRK, TÜRKÇE KONUŞANDIR’

Türkçeyi, kimlik ve varlık açısından da ele almak gerekir. Roux’nun (2020) belirttiği üzere, Türkler, yüzyıllar boyunca bulundukları çeşitli coğrafyalardaki çeşitli halklarla karışmış, onlara dillerini benimsetmişlerdir ve bütün bu insanları belirli bir fenotipte tanımlamak olanaksız olmuştur. Bunun sonucu olarak yazar “Türk, Türkçe konuşandır” diyerek Türklük olgusunu dilbilimsel olarak tanımlamıştır. Ne var ki Türklerin kitleler halinde İslama geçişiyle ve Ortadoğu-İran bölgelerinde egemen olmalarıyla birlikte Farsçadan ve Arapçadan Türkçeye yazın, din ve medrese yoluyla sözcük ve dil bilgisi kuralları geçişi hızlanmış, saraylarda Farsça ve Osmanlıca egemen dil olmuştur. Türkçe ise aşağılanmış ve Türk kültürünü sürdüren, Türkçe konuşan halk yüzyıllar boyunca baskıya, zorbalığa, katliamlara maruz kalmış; kimliğini kaybetmiştir. En sonunda ise ortaya Aydemir’in (2019) aktardığı gibi, “Biz Türk değil miyiz” sorusuna korkuyla “Estağfurullah!” diye yanıt veren bir insan yığını ortaya çıkmıştır.

DİL KİMLİKTİR

Atatürk’ün harf ve dil devrimleri, yüzyıllar boyu sürmüş bu aşağılanmanın son bulması yolunda ilerici bir adım olmuştur. Türk diliyle uyumsuz olan Arap abecesi değiştirilmiş, yerine, Türkçeyle uyumlu Türk abecesi getirilmiştir. Bunun yanında dil, Arapça-Farsça sözcüklerden ayıklanarak halkın rahatlıkla anlayabileceği duruma getirilmiş ve birçok yeni sözcük de türetilmiştir. Bütün bu devrimci hamlelerle Türklerin, yüzyıllar sonunda kaybettiği ulusal benliğini ve özgüvenini geri kazanması ve uygar uluslar arasında kendi kimliğiyle yer alması istenmiştir. Bunların bize gösterdiği şudur: Bir ulusun dili, onun benliğini ve kimliğini oluşturan birincil unsurdur ve korunması, bir ulusal var olma meselesidir.

Sonuç olarak Türkçe, sahip olduğu özellikler bakımından güçlü bir dildir ve onu korumak, ulusal benliği var etmenin ve sürdürmenin biricik yoludur. Atatürk, yüzyıllar süren aşağılanmayı dil ve harf devrimleriyle ortadan kaldırmış, halka benliğini geri kazandırmıştır. Bu nedenlerden ötürü yapılması gereken  Türkçeyi savunmak, devrimlere sahip çıkmak, gericiliğe ve karanlığa fırsat tanımamaktır.

BORAN YILDIRIM

ODTÜ KİMYA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ 


Kaynakça

Arsel, İ. (2019). Arap Milliyetçiliği ve Türkler. Kaynak Yayınları.

Aydemir, Ş. S. (2019). Suyu Arayan Adam. Remzi Kitabevi.

Bakırcı, Ç. M. (2021, 12 Aralık). Türkçenin Kökeni. Birgün. (https://www.birgun.net/haber/turkcenin-kokeni-369016)

Findley, C. V. (2019). Dünya Tarihinde Türkler. Alfa Tarih.

Lewis, G. (2019). Trajik Başarı: Türk Dil Reformu. Çeviribilim Yayınları.

Özel, S., & Turan, Ş. (2021). Türkçenin ve Dil Devriminin Öyküsü. Dil Derneği Yayınları.

Roux, J. P. (2020). Türklerin Tarihi Pasifik’ten Akdeniz’e 2000 yıl. Dergah Yayınları.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları