Feyzi Açıkalın

2024 yılı bir büyük şakaydı…

04 Ocak 2025 Cumartesi

Türkiye’de yıllardır, sonu bilinen ama perde sayısı belirlenmemiş bir büyük tiyatro oynanıyor. İşin ilginci, izleyicinin de zaman zaman katkı vermesinin istendiği oyunun türü, her perde açılışında değişebiliyor. Misal, yapımcının 2024’ü Emekliler Yılı ilan etmesi ve sonrasındaki gelişmeler, aslında bir trajedi olarak sürmekte olan oyunu bu yıl vodvil haline dönüştürmüştü. İzleyicinin gerçeklikten kopup, çaresizlikten zevk almaya baktığı bir garip izlenceye…

2024 yerel seçimler yılıydı. Ülkeyi yönetenler Hatay örneğinden yola çıkıp, iktidarla uyumlu olmayan belediyelerin hizmet alamayacağını söyleyerek halkı seçim öncesinde tehdit ediyordu. Bu arada PKK her zamanki gibi oyunun içine sıkıştırılıyor; örneğin Murat Kurum, Ekrem İmamoğlu’nun Kandil uzlaşısının adayı olduğunu söylüyordu! CHP’nin meclise taşıdığı iflah olmaz sağcılar, başta Meral Akşener olmak üzere seçimler yaklaşırken yan çizmeye başlamıştı. Onlardan da hayır yoktu. Bir başka uyarı, belediye yatırımlarındaki borçlanmanın cumhurbaşkanının iki dudağı arasında olacağının açıklanmasıyla geldi. 

Cumhurbaşkanı yerel seçim sonucuna ilişkin tahminlere erken ulaşmış olmalıydı ki, muhalefete her zamankinden daha fazla yüklenmeye başladı. CHP’yi vizyonsuz, beceriksiz, tembel ve değişime ayak direyen tutucu muhalefet olarak tanımladı. Allah’ın bu ülkeyi, faşizan CHP zihniyetinin eline düşürmemesini diliyordu. Böylece başta faşizm ve gericilik olmak üzere her terimin içi boşaltılıyor, sıradanlaştırılıyor, gerçek anlamları kaybettiriliyordu. Halk faşizmi içi boş bir önerme olarak görecek, gerçeği ile karşılaştığında onu tanımayacak, böylece etkilenmeyecek ve karşı koyamayacaktı. Faşist bile faşist olduğunu anlamayacaktı…

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan 8 Mart günü TÜGVA’ nın düzenlediği Gençlik Buluşması’nda 31 Mart’ın ‘yasanın verdiği yetkiyle!’ kendisi için son seçim olacağını duyurdu. Yasanın verdiği yetkiyle diyordu… Bunun üzerine TBMM Başkanvekili Bozdağ Meclis’in kararı halinde yani yasa değişikliğiyle “Cumhurbaşkanı bir kez daha aday olabilir” dedi. Bozdağ devamla, erken seçim olursa da Cumhurbaşkanlığı adaylığının Erdoğan’ın hakkı olduğunu belirtti. Genel seçimlere dört yıldan fazla süre olmasına karşın bu yoldaki bir tartışmanın açılması, yerel seçim sonuçlarının büyük ölçüde tahmin ediliyor olmasıyla anlamlandırılabilirdi. Nitekim korktukları başlarına geldi. AKP tarihindeki en büyük yenilgisini aldı…

31 Mart yerel seçimleri sonrası bambaşka bir gündem oluştu. ‘AKP iktidarının bitmiş ömrünün uzatılması’ diye adlandırılabilecek bu perdede, ne yazık ki inisiyatifi yani önceliği CHP Genel Başkanı Özgür Özel alacaktı. Özel’in nereden esinlendiği hala anlaşılamayan yumuşama politikası Erdoğan tarafından temkinli bir karşılık bulacak, Cumhurbaşkanı, “Özel’e kapımız açık, ele alacağımız konu başlıklarımız çok” diyecekti. Olmadı tabii ki… 26 Haziran’da Erdoğan, “Siyasette yumuşamamız, normalleşme çabamız aslında muhalefeti normalleştirme çabasıdır!” sözleriyle oyunun bu bölümüne son verecekti.

Bu arada iktidarın küçük ortağının lideri Devlet Bahçeli henüz seçimlerin üstünden iki hafta geçmişti ki, “Bunun bir yerel seçim olduğunu unutup pervasızlaşanlar…” diyerek tehdit dilini sertleştirecekti. Bahçeli aslında seçim öncesinde, 9 Mart’ta da “Türkiye Cumhuriyeti sandıkta kurulmamıştır!” demişti. Devlet Bahçeli devletleşmiş bir iktidar yapısının sözcüsü olarak, bu yapının kurucu liderinin(!) ömrünün sonuna kadar yönetimde kalmasını sağlamaya yönelik çabalarını sürdürüyordu. 5 Kasım’da, “Erdoğan’ın bir kez daha seçilmesi doğal ve doğru bir tercih değil midir?” demiş, ABD seçimlerini değerlendirirken yaptığı bir başka konuşmada da “Sayın Cumhurbaşkanımızı seçimle değiştirip devirme planları şimdi tuzla buz olmuştur!” sözlerini sarf etmişti. Seçimle değiştirip, devirmek!

Oyunun arka planında ise AKP iktidarının çıktığı kutlu yolculuk tüm hızıyla sürmekteydi. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli denen gerici müfredat uygulamaya konuldu. Bakanlığının asıl öğeleri olan öğretmenlerini, ‘kamu tarafından fonlanan kişiler’ olarak yorumlayan Bakan Yusuf Tekin, haziran ayında okul dışındaki mezuniyet kutlamalarını yasaklarken, kasım ayında ise belediye kreşlerini LGBT propagandası yapıldığı gerekçesiyle kapatacağını duyuruyordu. Diyanet İşleri Başkanı Erbaş bu konudaki katkısını 12 Temmuz’da, “İlim irfanın yolu dört-altı yaş Kur’an kurslarından geçer” sözleriyle sunacaktı. Eski Bakan, emekli asker Hulusi Akar 10 Eylül’de, “Eğitimin amacı bilgi edinmek değil; 1- Allah korkusu 2- Kuldan utanmaktır” demişti. Atatürk’ün askeri…

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin belki de en önemli olaylarından biri 2 Ekim’de yaşandı. Devlet Bahçeli, Meclis’in açılış oturumu kapandıktan sonra DEM parti milletvekillerinin bulunduğu sıralara gidip onlarla tokalaşacaktı. Bahçeli bu hareketini, bir ‘Türkiye!’ partisinin genel başkanı (MHP) olarak gerekeni yaptığının göstergesi ve bir insanlık görevi olarak yorumlayacaktı. Bahçeli’nin 22 Ekim’deki grup toplantısında sarf ettiği, “Terörist başının tecridi kaldırılsın, gelsin DEM grubunda terörün sona erdiğini söylesin” sözleri tiyatro oyununun en vurucu sahnesiydi. Bahçeli adını anmayıp, ‘Terörist başı’ sıfatını kullanarak lanetliyormuş gibi göründüğü bir insanı uzlaşıya davet ediyordu… Erdoğan da 2 Kasım’da, “Cumhuriyet belli bir etnik kökenin (Türk) cumhuriyeti değildir” diyerek sahneyi güçlendirmişti.

Erdoğan 8 Kasım’da, “Türkiye yasakların, korkuların ve baskıların ülkesi olmaktan çıkartıp, fırsat eşitliğinin, adaletin ve özgürlüğün hâkim olduğu bir yer haline geldi” demişti. Bu sözlerinden bir hafta önce Türkiye’de olan Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor kayyum atamalarına karşı Avrupa Birliği’ni Türkiye’ye karşı net bir tavır almaya çağırıyordu. Aynı raportör 14 Aralık’ta ise, Türkiye’de demokrasi standartlarının felaket(!) olduğunu belirtecekti…

İzleyici, 2024 yılı sonuna gelindiğinde koltuk kenarlarına yapışmış, senaryo dışına çıkılarak tuhaf repliklerin de kullanıldığı oyunda Emekliler Yılı konusunun nerede geçeceğini merak ediyordu. Sanatçıların birbirlerinden sahne çalma isteğiyle sergiledikleri, sonsuza dek süreceği açıklanan bu oyunda kime yaranma, kimden övgü alma telaşında olduklarını sezmeye çalışıyordu…





Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Birden fazla Vietnam 19 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları