Olaylar Ve Görüşler

Tarihçinin tarafsızlığı

23 Ekim 2019 Çarşamba

YAZAR:Prof. Dr. Üstün Dökmen

Atatürk’ün de dediği gibi, tarihi yazan yapana sadık kalmazsa bir hakikat insanlığı şaşırtacak bir hal alır.

Bilimsellik iddiasındaki tarihçiler, kasten veya sehven siyasi tercihlerini geçmiş olaylara taşımamalıdırlar. Şimdi, yazarlarının yeterince tarafsız olmadıkları düşüncesiyle iki kitabı okuyucularımın takdirine sunmak istiyorum.

Tarihe Yön Veren 100 Komutan:
Bu kitabın kapağında tarihine damgasını vurmuş, 30 komutanın irili ufaklı fotoğrafı/ resmi var. İlk bakışta göze çarpan şey, boşluklar hariç tutulup yüz dikkate alındığında bu kişiler içinde Mareşal Fevzi Çakmak’a ait fotoğrafın en büyük fotoğraf olduğudur. Gerçi Atatürk’ün fotoğrafı daha yukarıdadır ancak iki yanında boşluk vardır. Kapakta Çakmak 48.4, Montgomery, 33.00, Atatürk 27.0, Fatih 7.5, Napolyon 7.0 cm2 yer kaplamaktadır. Tarihi az bilen birisi kapağa şöyle bir göz attığında büyük bir ihtimalle, dünya tarihinin en büyük komutanının Fevzi Çakmak olduğunu düşünecek, kitabın içinde bu görüşün savunulduğunu zannedecektir. Ancak kitap okunduğunda, kapaktaki fotoğraf hiyerarşisinin, Çakmak’ın büyüklüğünü vurgulamak için değil, İsmet İnönü’yü yok saymak için tercih edildiği akla gelmektedir.
Şöyle ki: Kitapta, Kurtuluş Savaşı, Sakarya Savaşı anlatılırken İnönü’den hiç söz edilmemiş, yeni ordunun kurulmasında Çakmak’ın büyük rolü olduğu dile getirilmiş, üstelik “İnönü’deki zafere rağmen Kurtuluş Mücadelesi, Eskişehir ve Kütahya’daki istenmeyen sonuçların ardından moral bakımından sekteye uğramıştır. Ancak Çakmak ordunun ve halkın moralini yükseltmeyi bildi” şeklinde, ne anlama geldiği açık olmayan, adeta dedikoducu bir üslup sergilenmiştir. Bu ifade muhtemelen sehvendir, ancak ifade ile kapaktaki kompozisyon bir araya geldiğinde, yazarların Çakmak’ı öne çıkararak İnönü’yü yok saymaya çalıştıkları ihtimali ortaya çıkmaktadır. Oysa İnönü’nün tarihimizdeki önemi pek çok bilimsel kaynakta, son olarak da Alev Coşkun’un İnönü’yü anlatan iki ciltlik eserinde dile getirilmiştir.

Tiranlar:
Bu kitapta tarihteki tiranlar üç gruba ayrılmıştır. Yazara göre birinci grup, Neron, Somozo gibi, kendileri ve aileleri için toplumu sömüren baskıcı tiranlardan oluşur. İkinci grupta Sezar, Napolyon, Büyük Friedrich, Atatürk bulunur; bunlar, halktan ve demokrasiden yanaymış gibi gözüken, ancak kişisel güç ve servet için çalışan reformculardır. Üçüncü grup ise Hitler, Stalin, Mao gibi ütopyacı soykırımlar gerçekleştiren ve halklarına bin yıllık barış vaat eden tiranlardır.

Yanlış sınıflandırma
Kanımca yazarın bu sınıflaması yanlıştır. Savaşlarda edindiği ganimeti halka dağıtarak yandaş toplayan Sezar ve emrindeki krallıklara akrabalarını atayan maceracı Napolyon ile Atatürk nasıl aynı gruba giriyor? Öldüğünde Atatürk’ün ne kadarlık kişisel serveti vardı? Ayrıca, Friedrich Postdam’da bir değirmencinin değirmenini zorla elinden alabileceğini söylediğinde değirmenci, “Berlin’de hâkimler var” demiş, imparator ise ısrarından vazgeçmişti. Almanlar Friedrich’i severler, Almanya’ya patatesi ilk getiren bu -sözde- tiranın mezarına hâlâ çiçek yerine patates bırakırlar.
Atatürk’ün de bir tiran olduğunu savunan yazar, “Türkler onu severler ama siz bir de onu Ermenilere ve Yunanlara sorun” diyor. Bir liderin nasıl bir insan olduğu, savaşta nefsi müdafaa amacıyla yendiği komşu ülkenin halkına sorulmaz. Ermeniler muhtemelen Talat Paşa’yı sevmezlerdi, ancak Osmanlı’nın son dönemiyle ilgili olarak Atatürk’ü suçlamamışlardı. Atatürk’ün ülke içinde Ermeni dostları vardı, terzisi Ermeniydi.
Halide Edip Adıvar, hükümetlerin düşmanımız, milletlerin ise dostumuz olduğunu söylemişti. Mustafa Kemal, savaşlarda yendiği ordulara, bu sözü doğrulayacak şekilde davranmıştır. Trikopis de, Kurtuluş Savaşı sırasında düşürdükleri bir uçaktaki Türk subaylarının cenazesine katılmış, bu davranışını eleştirenlere, “Biz buraya ölülerden intikam almaya değil savaşmaya geldik” demişti. Savaş sonrasında siyaseti bırakan Venizelos, Türkiye’ye gelip Atatürk’le el sıkışmıştı. Tiranlar kitabının yazarı galiba bütün bu bilgileri gözden kaçırmıştır.
Sonuç: Atatürk’ün de dediği gibi, tarihi yazan yapana sadık kalmazsa bir hakikat insanlığı şaşırtacak bir hal alır.
------------------------------------------------
* Büyükakıncı, E., Şarman, K., Akad, T. (2018). Tarihe yön Veren 100 Komutan. İstanbul: Hürriyet Kitap.
** Newell, W., R. (2016). Tiranlar: Gücün, Adaletsizliğin ve Terörün Tarihi. Çev. Şendil, D. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.__



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları