Olaylar Ve Görüşler

Suriye’de rota değişikliği (25.10.2019)

25 Ekim 2019 Cuma

YAZAR:AHMET YAVUZ

Yapılması gerekeni zamanında ve doğru olarak belirlemek ve inisiyatif alarak kendiliğinden yapmak; mecburiyet karşısında kalıp yapmaktan daha kolay, daha az maliyetli, daha değerli bir adımdır. Stratejinin de olmazsa olmazıdır.

Ahmet Davutoğlu, çok tartışılan Stratejik Derinlik kitabında ilginç bir okyay metaforu kullanır.(1)
İktidarın yıllardır sürdürülen Suriye politikasını kavramsallaştırmak arayışına girdiğimde, anılan kitabın ilgili bölümünü yeniden okumak gereği duymuş ve bu metaforun anlamını aşağıdaki şekilde özetlemeye çalışmıştım:
(...) Buna göre, yay ne kadar gerilirse ok o kadar ileriye gidecektir. Bu genel doğrunun anlamı şudur: Dayandığımız coğrafya, içinde yaşadığımız coğrafyadan jeo-kültürel olarak daha büyüktür. AB’ye ulaşacak oku atabilmek için dayandığımız coğrafyaya doğru genleşmeliyiz. Tabii bu genleşme önce kimlik bazında kendisini gösterecektir. Jeo-kültürel bu avantaj, jeo-ekonomik ve jeo-politik avantajlara dönüştürülmelidir. Bu kimliğin ilk özelliği İslamdır ve ardından Sünnilik gelir. Ülke içinde yıllardır uygulanan politikalarla birlikte ele alındığında meselenin derinliği ve stratejinin ana durakları belli olmaktadır. Mezhepçilik öne çıktı ve yayılma aracı haline geldi. Davutoğlu ayrıca yüksek özgüvenin önemine vurgu yapmaktadır. İşte bizi Suriye’nin iç işlerine karışmaya iten yaklaşımı bu zihinsel arka planda aramak gerekir.(2)

Jeopolitik dönüşüm
Yazıya bu girişi yaptım, çünkü yukarıdaki yaklaşım Cumhuriyetin farklı bir rotaya evrileceği anlamına geliyordu. Klasik rotadan sapmaydı. Son 15 günde meydana gelen gelişmeler ise yeniden büyük bir rota değişikliğini işaret ediyor. Üstelik Davutoğlu’nun okunun rotası, AB’den Rusya’ya, yani Batı’dan Kuzey’e dönmüş; genleşme alanı da ilginç bir şekilde Güney’deki Sünni coğrafyasına değil, Şii coğrafyasına dayanmıştır; yani Doğu’ya, İran’a...
Yakın geçmişin tercih ve zorunlulukları Batı karşıtı gelişmeleri beslemiştir. Farkında olunmadan yeni ve daha farklı bir rotayı işaret ediyor.
Rusya ile ilişkilerin niteliği değişmiş, AB üyeliği hedef olmaktan çıkmış, mesela büyük umutlarla kurulan İslam Ordusu kendisine hayat hakkı bulamamıştır. Son Soçi Mutabakatı, Rusya’nın iradesi ve Türkiye’nin ihtiyari olmayan tercihlerinin bileşimi sayesinde, Suriye meselesinin çözümünde önemli bir adıma işaret ediyor.
Türkiye’nin Suriye’de ABD ile başlayan maceracı ve akıldışı politikası, biraz da mecburiyetlerin sonucu olarak akılcı bir rotaya kavuşmuş görünüyor.
Elbette bir yığın siyasi, sosyal, ekonomik ve askeri bedelle... Bundan sonrası nasıl şekillenir? Tam olarak bilinemez, ama stratejik birkaç çıkarımda bulunmak mümkündür.

Barış Pınarı Harekâtı’nın doğurdukları
Barış Pınarı Harekâtı, ister ABD ile anlaşmalı, ister ona rağmen yapılmış olsun ve de ulusal onuru incitici tarzda bitirilsin; bazı önemli sonuçlar doğurmuştur.
İlk olarak, ABD’nin Suriye harekât alanında eli zayıflamıştır. Mehmet Ali Güller’in deyimiyle kurmak istediği Amerikan Koridoru şimdilik kaydıyla kesintiye uğramıştır. Sınırsız PYD hamiliği, sınırlı ve kısıtlı hale gelmiştir. PYD devletçiği uzunca bir süre gündemde olamayacaktır.
İkinci büyük sonuç, Suriye devleti, egemenliğini ülke içinde yayma zeminine kavuşmuş ve toprak bütünlüğünü sağlama konusunda büyük bir adım atılmasına yol açmış olmasıdır.
Üçüncüsü, Türkiye’nin çeşitli güvenlik kaygıları makul düzeyde karşılık bulsa da, sınır boyunca 440 km. uzunlukta ve 30 km. derinlikte bir güvenli bölge tasarımı sonuçsuz kalmıştır. Türk ordusunun Suriye’deki varlığı, Adana Anlaşması çerçevesinde meşruiyet bulurken, sorunların çözümü için mecbur olduğu Esad ile görüşme zemininin Türkiye’ye diplomatik nezaket içinde sunulması ve kabul görmesi önemli bir sonuçtur. Bu ilişkinin anlamını ve önemini bilemeyen, sorunun çözümünün parçası olamaz. Zira sığınmacıların Suriye’ye gönüllü dönmeleri üzerinde en belirleyici etki, iki ülke arasındaki ilişkinin doğası ve yaratılacak iklim olacaktır.
Yine bununla bağlantılı olarak, belki de en hayırlı sonuçlardan biri de, Ankara’nın milli güç kavramının sahiciliğiyle yüzleşmiş olması ve gücünün sınırları içinde hareket etmenin önemini kavramasına yardımcı olmasıdır.
Strateji, en yalın haliyle, amaçlarla araçlar arasında dengeyi sağlama sanatıdır. Ülkeyi yönetenlerin bilmesi gereken en temel kural, bu tanımın doğasına uygun hareket etmektir. Yoksa Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak kaçınılmaz olur...

Deli sorular
Yakın gelecekten orta ve uzun vadeye yanıt bekleyen sorular var ve bunlar gündemi oluşturmaya devam edecek:
1. ABD’nin Suriye’deki varlığı ne olacak?
2. PYD, Kamışlı ve Barış Pınarı Harekâtı alanı dışında kalan yaklaşık 300 km’lik hudut hattından 150 saat içinde çıkacak mı?
3. Suriye’nin anayasal düzeni ne olacak? Üniter mi, öyle veya böyle parçalı bir yapı mı söz konusu olacak?
4. Eğer parçalı bir yapı hayat bulursa orduyu kim kontrol edecek? Merkez mi, parçaların her biri mi?
5. PYD Suriye ordusunun bir parçası haline mi gelecek, yoksa özel bir kimlik mi kazanacak?
6. Türkiye’nin kontrolündeki ÖSO ne olacak?
7. Soçi kararlarının İdlib’e yansıması ne olacak?

Sonuç
Ayağını yorganına göre uzatmak yetmez, hayallerini de yorganına göre uzatmak gerekir. Özellikle devlet yönetenler için altın kuraldır.
Yapılması gerekeni zamanında ve doğru olarak belirlemek ve inisiyatif alarak kendiliğinden yapmak; mecburiyet karşısında kalıp yapmaktan daha kolay, daha az maliyetli, daha değerli bir adımdır. Stratejinin de olmazsa olmazıdır.
Gelinen aşama Suriye sorununun çözümünde geçmişe göre daha iyimser olmamızı mümkün kılmaktadır. Ancak Esad yönetimiyle Rusya’nın zorlamasıyla değil, ama ülkenin âli çıkarları için gönüllü olarak bir araya gelinmelidir. Zorla yenilen aş, ya karın ağrıtır ya baş...
Üstelik Suriye’deki dostane çözümün Doğu Akdeniz üzerinde yaratacağı etki hafife alınabilir değildir.
Ne karın ne de baş ağrısına tahammül kalmadığının farkında olunması dileklerimle...

(1) Küre Yayınları, 2001, 6. Baskı, s.561 vd.
(2) Ahmet Yavuz, Vesayet Savaşları, Kırmızı Kedi, 2017, 4. Baskı, s. 166



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları