Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Soğuk Savaş bakışından kurtulmak
Son günlerde Rusya’dan S-400 yüksek irtifa bölge hava savunma sisteminin alınması, buna karşılık ABD’nin Türkiye’yi F-35 programından çıkarması ve ekonomik yaptırımlar tehdidi ile ilgili tartışmalarda ve yetkililerin yaptıkları açıklamalarda Soğuk Savaş paradigmalarından kurtulunamadığı dikkat çekmektedir.
Oysa gerek Türkiye’de, gerek bölgemizde gerekse dünyada yaşanan köklü değişimler karşısında artık Soğuk Savaş koşulları geçerli değildir, bu nedenle bizim de düşünce kalıplarımızı değiştirmemiz gerekmektedir.
Dijital devrim yaşanmaktadır
Soğuk Savaş yıllarında sanayi Devrimi’nin türevi olan üretim, iletişim yaşam ve savaşma şeklimiz değişmektedir. 2000’li yıllardan sonra hızlanan iletişim çağına girilmiştir. Bu durum, kitlesel standart üretim yerine müşteriye özel üretim, kitle imha silahları yerine nokta hedefli akıllı silahlar, süratli karar verme, süratli ve dünya çapında iletişim gibi olanaklar sunmaktadır. Aynı olanaklardan teröristler ve suç örgütleri de yararlanmaktadır. Yöneticiler karar vermek için gerekli bilgilere süratle ve tam olarak ulaşabilmeli, bunları değerlendirip süratle karar vererek “karar üstünlüğünü” sağlamalıdır. Bunun için karar makamlarında olanların yeterli bilgi ve deneyim birikimine sahip olmaları, muhalefetin ve uzmanların görüşlerinden faydalanabilmelidir.
Dünya siyasi sistemi değişmektedir
Soğuk Savaş dönemindeki iki kutuplu dünya siyasi sistemi Soğuk Savaş’tan sonra kısa süre için tek kutupluluğa dönüşmüş, şimdi de çok kutupluluğa evrilmektedir. Türkiye’ye daha geniş seçenekler yelpazesi sunan bu durum bizim de sabit fikirlerden kurtulup dünyaya ve bölgemize bakışımızı gözden geçirmemizi gerektirmektedir.
NATO’nun fonksiyonu ve yapısı değişmiştir.
Nato’nun değişimi
NATO bizim 1952’de girdiğimiz NATO değildir. Soğuk Savaşın bitiminden sonra Sovyet tehdidi ortadan kalkmış, Avrupalı üyeler savunma harcamalarını önemli ölçüde azaltmış, örgüt genişleyerek, yeni üyeler, yeni ortaklar, yeni işbirliği devletleri ile birlikte dünyanın her bölgesinde 67 ülkeyi kapsayan küresel bir oyuncu haline gelmiştir. NATO kuzey Atlantik örgütü ve bir ortak güvenlik ittifakı olmaktan çıkmış, ABD’nin küresel çapta operasyonlarında kullanabileceği bir enstrümanı haline gelmiştir, hatta Amerikan silah sanayiini pazarlama unsuru olmuştur.
Bugün “NATO bizi hangi tehdide karşı ne kadar koruyor” sorusunun sorulması gerekmektedir.
Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle bloklar arasında sıcak çatışma olasılığının azalması sonucunda NATO klasik 5. madde görevleri dışında “yumuşak güvelik” (soft security) denilen barışı destekleme, çatışmaların önlenmesi, terörizmle mücadele, insani yardım gibi görevlere yönelmiştir. Bizi en çok ilgilendiren terörle mücadele konusudur.
NATO ve başat gücü ABD bugün teröre karşı Türkiye’yi korumak bir yana; ülkemize yönelik terörü açıkça desteklemektedir.
Türkiye artık Sovyet birliklerine karşı NATO’nun güney kanadını koruyan bir devlet değildir. Dünya çapında dağılan ve her gün ayrı bir coğrafyada eylem yapabilen terör tehdidi karşısında .”güney kanat” kalmamıştır.
Türkiye ABD’nin stratejik ortağı değildir
Stratejik ortaklık devletlerin ulusal çıkarlarının tamamen örtüştüğü durumlarda söz konusu olabilir. Bu anlamda Türkiye ve ABD hiçbir zaman stratejik ortak olmamıştır. Özelikle Soğuk Savaş’ın bitiminden sonra ABD‘nin aşağıdaki politikaları ulusal çıkarlarımıza zarar vermektedir.
•Amerikan müdahaleleri ile bölgemizin barış ve istikrarının bozulması.
•Bölge ülkelerinin toprak bütünlüklerinin bozulması, sınırların değiştirilmesi,
•Bir Kürt devleti oluşturma gayretleri,
•Suriye’nin kuzeyindeki bölücü terör örgütünün silahlandırılma, teşkilatlanma ve eğitiminin sağlanması.
•Dinci terörün desteklenmesi,
•İstediğimiz silah sistemlerinin tedarikine zorluk çıkarılması,
•F-35 programından dışlanmamız,
•CAATSA yaptırımları tehdidi,
•Karadeniz’de Montrö rejiminin delinmesi,
•Doğu Akdeniz’de hakkımız olan hidrokarbon kaynarlarının aranma ve işletilmesine karşı çıkılması,
•Ekonomik baskılar.
‘Stratejik tehdit’
Bütün bu gerçekler ortada iken hâlâ “ABD stratejik müttefiki Türkiye’ye nasıl böyle davranabilir” diye sormak abestir. Stratejik ortaklık zaten yoktu, şimdi de hiç yoktur. ABD “stratejik tehdit” haline gelmiştir.
Türkiye’nin ABD’ye incirlik üssünü ve hava sahasını kullandırmasının hukuki zemini ortadan kalkmıştır.
Türkiye ile ABD arasındaki savunma işbirliğinin hukuki çerçevesi 1980 tarihli Savunma Ve Ekonomik İşbirliği Antlaşması (SEİA) '69le çizilmiştir. SEİA’nın özü şudur:
•ABD TSK’nin modernizasyonuna yardım edecek, bunun için askeri (FMS) ve ticari krediler verecek,
•Türkiye de buna karşılık ABD’ye üs ve tesislerini kullandıracak.
Yükümlülük kalmadı
Soğuk Savaş bittikten sonra ABD, Türkiye’ye yaptığı askeri yardımları kesmiş, dolayısı ile antlaşma tek taraflı (sadece Türkiye’nin verdiği) bir duruma gelmiştir. Bir sözleşmede taraflardan biri yükümlülüklerini yerine getirmezse diğer tarafın da sözleşmeye uymama hakkı doğar.
SEİA’nın birinci maddesi bu antlaşmanın “NATO’nun amaç ve kapsamı ile sınırlı” olduğunu belirtmektedir. Oysa NATO yukarıda değindiğimiz gibi 1980’lerin NATO’su olmaktan çok uzaklaşmıştır. ABD’nin Ortadoğu’daki operasyonları NATO kapsamında değildir. Bu durumda bizim “NATO’nun amaç ve kapsamı içinde” ABD’ye üslerimizi ve hava sahamızı kullandırma yükümlülüğüz kalmamıştır.
SEİA 1980 yılında beşer yıllık sürelerle gözden geçirmek üzere yapılmıştır. 1985 yılında süre dolmasına rağmen ilk uzatma iki yıl gecikme ile 1987 yılında yapılmıştır. (1990 yılına kadar). Bu uzatma mektup teatisi yolu ile yapılmış ve teati edilen mektuplar antlaşmaya ek olarak konulmuştur.
Bu kapsamda ABD Dışişleri Bakanı George Shultz 16 Mart 1987 tarihinde Türk mevkidaşı Vahit Halefoğlu’na bir mektup yazmıştır. Shultz bu mektubunda SEİA’nın NATO kapsamında uzatıldığını teyit ettikten sonra mektubun üçüncü paragrafında şu ifadeyi kullanmıştır:
“ABD, terörizmle ve teröre yardım ve destek sağlanması ile mücadelede Türk hükümeti ile işbirliği yapma konusundaki kararlılığını teyit eder.”
SEİA’ya ek olarak konulmuş olan Shultz’un bu mektubu teröre karşı işbirliği yapma konusunda ABD’nin açık taahhüdünü ifade etmektedir.
Şimdi, ABD bizimle işbirliği bir yana, teröristlere ağır silah dahil her türlü desteği vererek aramızdaki anlaşmayı tek taraflı bozmuş, uluslararası hukukun temel ilkelerinden “ahde vefa” (pacta sunt servanda) ilkesine aykırı davranmıştır. Bu durumda bizim de NATO kapsamı ile sınırlı olan SEİA’ya uymak ve bu ülkeye üs vermek yükümlülüğümüz hukuken ortadan kalkmıştır.
Hayatın dayattağı sorumluluk
Yukarıda özet olarak değinilen köklü değişimler karşısında “ABD ile stratejik ortaklık”, “NATO’nun güney kanadı” gibi geçerliliğini yitirmiş Soğuk Savaş kavramlarının kullanılması; Soğuk Savaş koşulları devam ediyormuş gibi ABD’nin bölge politikalarına destek verilmesi; tek adam rejimi ile dış politika ve güvenlik politikası oluşturma ve uygulama süreçlerinde farklı görüşlerden, uzmanlık ve devlet hafızasından yararlanılmaması bizi gerçeklerden uzaklaştırmakta ve halen yaşadığımız gibi yanlış uygulamalara götürmektedir.
Yöneticilerin bu konuda birikimli olmaları, değişen dünyada Soğuk Savaş paradigmalarından sıyrılıp düşünce kalıplarını değiştirmeleri bir zorunluluk haline gelmiştir.
Darwin, evrim teorisinde en kuvvetlinin değil, en iyi uyum sağlayanın ayakta kalacağını kanıtlamıştır.
Dr. Cihangir DUMANLI
EMEKLİ TUĞGENERAL
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
En Çok Okunan Haberler
- Çok konuşulacak 'Berat Albayrak' iddiası
- Birinci girdiği mülakatta elendi: İntihar etti!
- 'Dilruba'dan Özgür Özel'e yanıt: 'Yuh, yalana gel'
- Özel’den, Dervişoğlu’na ‘otobüs' yanıtı
- Belediyelerden hastane adımı
- Nurseli İdiz aylık kazancını açıkladı!
- Narin davasında kan donduran ifadeler ortaya çıktı!
- Kelepçeli burjuvanın duyulmayan çığlığı
- Özgür Özel'den canlı yayında kayyum tepkisi!
- 'Bunu yapmayacaksanız çekin gidin'