Olaylar Ve Görüşler

Siyasetin 2019 Sonbaharı başlarken

23 Eylül 2019 Pazartesi

YAZAR: Prof. Dr. Yakup KEPENEK

AKP, yıkıcı sonuçları yıllardır topluma yaşatıyor, şimdilerde kaçınılmaz olarak, kendisi de yaşıyor. Muhalefet, öncelikle, AKP’nin başarısızlığının nedenlerini gerçekçi bir biçimde çözümlemelidir

Tek kişiye dayalı başkanlık rejimi bir sonbahar yaprağı gibi sararıp savruluyor. Aslında savrulan iktidar partisi AKP ve onunla birlikte, partidevlet bütünleşmesinin doğal bir sonucu olarak, tüm ülkedir.
Bu durum, kuşkusuz AKP iktidarının sonu geldi anlamına gelmiyor. Ancak bu kavşakta ana sorun, 24 Haziran 2018’de tam anlamıyla uygulamaya konulan rejimin daha 15. ayında, ya da dört yılı daha varken, neden, yeni bir seçimden söz edecek derecede sorgulandığı ve çok daha önemlisi yerinin nasıl doldurulacağıdır.

AKP savrulmasının ana nedeni
Yerel seçimlerde özellikle de 23 Haziran’da tekrar ettirdiği İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde yediği ağır yumrukla sersemleşen AKP, son günlerde kendi içinden gelen çıkışlarla sarsılıyor.
AKP’nin gerilemesinin nedenleri olarak, ekonomiden dış politikaya, hukuktan eğitime ve sosyal politikaya uzanan çok uzun bir liste yapılabilir. Listeye, Cumhuriyetin değerlerini silme çabaları, ülkenin Suriye bataklığına sürüklenmesi; doğa duyarsızlığı; orman ve özelleştirme, yağmaları; bütçe kaynaklarının yandaş sermayeye peşkeş çekilmesi; Cumartesi ve Diyarbakır annelerinin çığlıklarına çare bulamaması ve toplumu barıştan çok uzak düşürmesi de eklenmelidir.
Ancak AKP’nin başarısızlığının bütün bu göstergeleri birer sonuçtur.
AKP’de yaşanmakta olan depremin temel nedeni, bu partinin düşünsel ya da ideolojik niteliğinin düşünce ve ifade özgürlüğünü, günümüzün evrensel ölçülerine göre benimsemeye uygun olmamasıdır.
Kurulduğu günlerde sözünü ettiği ve Avrupa Birliği’ne tam üyelik görüşmelerinin en önemli dayanağı aldığı düşünce ve ifade özgürlüğünün günümüzde yerinde yeller esiyor.

Yaşattığını yaşıyor
Önce kendi içinde, sonra da tüm ülkede düşünce ve ifade özgürlüğünü iyice kurutan, giderek yok eden AKP, bunun yıkıcı sonuçlarını yıllardır topluma yaşatıyor, şimdilerde kaçınılmaz olarak, kendisi de yaşıyor.
Özgür görüşme ortamı olmayınca, parti içi iktidar kavgası iç çatışmaya dönüşecek ölçüde kaçınılmaz oluyor. Daha derinde, parti-devlettarikat- sermaye bütünleşmişliği nedeniyle AKP, tüm vücudunu sarmış olan FETÖ ile bir türlü etkin bir mücadele veremiyor. Yolsuzluklara adları karıştığı gerekçesiyle görevlerinden uzaklaştırılan dört bakandan biri, nasıl oluyorsa, büyükelçi olarak atanıyor. Tüm devleti saran FETÖ dışı tarikatlar, eğitimden sonra yargıda da iyice yerleşiyor.
Başkan Erdoğan, demokrasilerde, devletin temel görevlerinden en önde geleninin iş arayan her yurttaşına iş bulmak olduğu gerçeğinden tamamıyla uzak bir anlayışla; çalışmanın bir hak olduğunu yok sayarak, üstelik yeni eğitim yılının açılış töreninde, milyonlarca işsiz üniversite mezunlarının gözünün içine baka baka, işsizlik olabilir diyebiliyor. Dahası, devlet yönetimdeki beceriksizliğe bakın; tamamıyla kendisine bağlı iki kamu kurumun, Türkiye İstatistik Kurumu- TÜİK ve İŞKUR’un işsiz sayıları bile birbirini tutmuyor!
Düşünce ve ifade özgürlüğünün yok edilmesinin verdiği zararların bir türlü sonu gelmiyor.
O kadar ki bugün Türkiye, Başkan Erdoğan tam bir hukuk tanımazlıkla, yıllardır tutuklu bulunan eski HDP eşgenel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ için “bunları bırakamayız, eğer bırakırsak ahrette şehitler bizden hesap sorar” anlayışına ulaşmış bulunuyor. Siyasette, hesabın bu dünyada görülmesi gerektiği unutuluyor.

İkizleri beklerken
AKP’den ayrıca iki partinin doğacak olması bu sonbaharın en önemli siyasal gelişmelerinden biridir.
Önümüzdeki aylarda AKP’den iki yeni parti çıkacağı kesin. Eğer bu partinin içinde, elbette partinin tüzüğü ve programı kapsamında kalmak koşuluyla düşünce ve ifade özgürlüğü ya da daha kapsamlı anlatımıyla parti içi demokrasi var olsaydı, AKP kendi kendini yeniler ve bu kopmalar yaşanmazdı.
AKP’den doğacak ikizler konusunda bugüne kadar yapılan açıklamaların ortak noktası bu partinin kuruluş değerlerini yitirdiği görüşünü dile getirmeleridir.
İkizlerden biri, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, uzaklaşılan kuruluş değeri olarak da 3Y diye tanımlanan yasaklar, yolsuzluk ve yoksulluk ile mücadeleyi alıyor. Böylece, AKP’yi eleştirilerinde çok ama çok yüzeysel kalıyor; işin özüne inemiyor. Üstelik Davutoğlu tam bir ay önce Sakarya’da, “Terörle mücadele defterleri açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz” gibi çok güçlü bir suçlamayla yola çıkmasına karşın, bu konuda bugüne kadar bir açıklama yapmıyor; yapmayabiliyor.Hareketinin milliyetçi-muhafazakar bir çizgi izleyeceği sonraki açıklamalarından anlaşılıyor.
İkinci ikiz eski Ekonomiden Sorumlu Bakan Ali Babacan’ın, bugüne dek kapalı kalmakla birlikte ekonomizm üzerinden gideceği görülüyor.
Özetle, ikizlerin özelliklerinin netleşmesi, bunun için de göbeklerinin kesilmesine kadar beklenilmesi gerekiyor.

Ve muhalefet
Muhalefetin ana kısmı CHP, büyük belediyeleri kazanmış olmanın sarhoşluğunu yaşıyor; AKP’deki sarsıntıları en uygun deyimle ellerini ovuşturarak izlemekle yetiniyor. HDP sağ kalma uğraşı verirken, SP ortalığı yumuşatma, İYİ Parti de biz anahtarız noktasına asılıyor.
Oysa muhalefet partilerinin ve doğacak ikizlerin, hiç zaman yitirmeden, nasıl bir AKP sonrası sorusuna yanıt aramaları gerekiyor.
Bununla eşzamanlı olarak, kazanılan belediyelerin toplumda hak ve özgürlük bilincinin gelişmesine katkı yapacak, olabildiğince ortak çalışmalar yapmaları, çok büyük bir önem taşıyor.
Sonuç olarak, muhalefet, öncelikle, AKP’nin başarısızlığının nedenlerini gerçekçi bir biçimde çözümlemelidir. Bu çerçevede, özgürlükçülüğün; yasamanın gücünün artırılmasını, yargının bağımsız ve tarafsız kılınmasını; kamu kurumlarının, yalnızca nesnel ölçülere ve beceriye dayalı olarak alınacak kişilerle yeniden yapılanmasını; özellikle, parti içi katılımcı demokratik bir yapılanmanın esaslarını bir an önce öne çıkarmalı ve kamuoyunda tartışmaya açmalıdır.
Unutulmasın, sonbahar, yalnızca dökülen yaprakların hazan mevsimi değildir; baharda yaprak ve çiçek olarak açacak olan tomurcukların oluşma mevsimidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları