Olaylar Ve Görüşler

Selin Girit - Ölmek yoksulun fıtratında mı var?

19 Haziran 2017 Pazartesi

58 kişinin öldüğü Grenfell yangınından sonra öfke, küpüne sığmıyor. Binlerce insan Londra sokaklarında protestoda. “Muhafazakâr hükümetin elinde kan var” diye bağırıyor.

Bir mutfakta nasıl olduysa çakan bir kıvılcım, ardından önce bir katı, 40 dakika içinde 24 katlı bir gökdelenin tamamını saran alevler ve Londra’dan başlayarak tüm İngiltere’yi boğan bir yangın. Grenfell Tower’ın isler içindeki kavruk görüntüsü bugün tüm ülkeye karanlık bir gölge gibi düşüyor. Günlerdir İngiltere yangında ölenlerin hikâyelerini dinliyor, kardeşini kaybeden bir mültecinin “Suriye’den hayatımızı kurtarmak için geldik, burada ölüyoruz” sözleriyle gözyaşı döküyor, yangından kıl payı kaçanların kırık ya da yoksulluğu vurgusundan akan aksanlı İngilizcelerinden isyanlarını, öfkelerini dinliyor. Artık öfke, küpüne sığmaz hale gelmiş durumda. Binlerce insan Londra sokaklarında, Başbakanlık konutu önünde protesto gösterilerinde. “Adalet!” diye bağırıyorlar. “Adalet yoksa huzur da yok” yazılı pankartlar taşıyorlar. “Muhafazakâr hükümetin elinde kan var” diyorlar.

May’in tavrı

Başbakan Theresa May, yangından sonra günlerce Grenfell Tower’da ölenlerin aileleriyle görüşemedi. Taziye ziyaretinde bulunamadı. Sokakta kalan çaresiz ve kızgın insanları sakinleştiremedi. Ailelerle üç gün sonra nihayet bir araya geldiğinde kendisini bekleyen protestolarla yüzleşemedi. Olay yerinde televizyonların sorularını yanıtlayamadı. “Size korkak diyorlar” diyordu bir BBC muhabiri May’e stüdyo mülakatında: “Halkın nabzını tutamadınız. İnsanların öfkesini okuyamadınız. Öyle değil mi?” Politikacıların geleneksel kıvraklığıyla soruları geçiştirmeye çalışıyordu Başbakan: “Ama kamu soruşturması açtık. Ama 5 milyon sterlin yardım yapıyoruz. Ama açıkta kalan insanları üç hafta içinde bir yerlere yerleştireceğiz. Ama tabii ki bu korkunç bir facia. Ama tabii ki bu feci bir olay.” Lakin sorular yanıtsız kalıyordu. “Size korkak diyorlar Sayın Başbakan” cümlesine karşılık olarak sadece gözlerini devirebiliyordu.

Önlenebilir facia

Tabii ki her yerde olduğu gibi ‘Acıdan medet ummayın, faciayı siyasete alet etmeyin’ diyenler İngiltere’de de çıktı. Ama her geçen gün görüldü ki bu önlenebilir bir faciaydı. Dolayısıyla tabii ki politikti. Binanın mantolaması yangına dayanıklı malzemeden yapılmamıştı, Muhafazakâr hükümet bir süre önce bürokrasiyi azaltmak adına dairelere yangın söndürücü fıskiyeler yerleştirilmesi gibi düzenlemeleri denetleme yetkisini kamudan almış, bireylerin kendilerine bırakmıştı, gökdelende yaşayanlar defalarca olası bir yangına karşı uyarılarda bulunmuş, ama dertlerini -fukaralıkları ağızlarını açar açmaz anlaşıldığından belki de- bir türlü dinletememişlerdi. İngiltere’nin en zengin yüzde 10’unun yaşadığı semtte, trilyonluk dairelere birkaç yüz metre uzaklıkta oturan İngiltere’nin en yoksul yüzde 10’uydu bu insanlar. “Fakir oldukları için öldüler” diye haykırıyordu bir semt sakini öfkesini zapt edemeyerek mikrofonlara. “Bu hükümet işçi sınıfını göz ardı etti. Belediye bizi dinlemiyor. Bizi görmüyorlar bile.”

Acı öfkeye dönüştü

Evet, İngiltere’de acı öfkeye dönüyor, bir manşetin belirttiği gibi. Evet, insanlar öfkeli. 1980’lerde binaların mantolamalarının yangına karşı dayanıklı olması şartını kaldıran Thatcher hükümetine öfkeli, bürokrasiye bir koyarsam iki çıkaracağım deyip inşaat sektörüne göz kırpmak adına insanların hayatlarını ikinci plana iten mevcut hükümete öfkeli, bir türlü kapanamayan gelir dağılımı uçurumuna öfkeli, ölenlerin gerçek sayısını açıklamadıklarını düşündükleri medyaya öfkeli, Avrupa’nın en müreffeh ülkelerinden birinde yaşayıp hâlâ yataklarında uyurken ölmelerini ‘korkunç bir olay’ diye geçiştirip sorumluluklarını almayanlara öfkeli. Öfke sokakta. Ölüm fıtratımızda değil diye bağırıyor.

SELİN GİRİT
Gazeteci



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları