Olaylar Ve Görüşler

Rauf Bey’in yaşamından çıkarılacak ders - Prof. Dr. Cengiz KUDAY

29 Temmuz 2022 Cuma

1918’de Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’nı kaybettiği kesinleşince, Talat Paşa kabinesi istifa etmişti. Yeni kurulan Ahmet İzzet Paşa kabinesinde, Rauf Orbay bahriye nazırlığına getirildi. Bu görevle, Rauf Bey’in askeri yaşamı bitmiş, siyasi hayatı başlamıştı. Sadrazam, Rauf Bey’e, müttefiklerle mütareke koşullarını araştırması talimatını verdi.

‘BU BİR TEKLİF DEĞİL’

Sonuçta, 30 Ekim 1918’de, Ege Denizi’nde, Yunan kıyısında, Mondros Limanı’nda, İngiliz savaş gemisi Agamemnon’da, Mondros Mütarekesi imzalandı. Osmanlı Devleti adına mütarekeyi imzalayan Rauf Bey, önüne konan maddeleri incelediğinde askeri ve siyasi yaşamının en sıkıntılı, en küçük düşürücü anıyla karşı karşıya kaldı. Metni incelemek için zaman istedi. İngiliz amirali, şerefli hizmetlerini iyi bildiği Türk amiralinin isteğini sessizce dinledi. Galip devlet olmanın ve Hamidiye kahramanını çaresizlik içinde bırakmanın verdiği gururla şu yanıtı verdi: “Elinizdeki şartlar, kayıtsız şartsız yerine getirilecektir. Bu bir teklif değil, karardır.”

‘HOŞNUT VE GURURLUYUM’

Durumu padişaha ve hükümete soran Rauf Bey, onay alınca, mütarekeyi imzaladı. Sonra da gazetelere verdiği demeçte, Mondros’u bir zafer olarak sunarak şöyle dedi: “Hoşnut ve gururluyum. Ülkenin ve saltanatın geleceği bütünüyle güvence altına alınmıştır. Bu metin iki çeşit taraf arasında imzalanmıştır. Britanya, Türk ulusunun yok olmasını istemiyor. İmzaladığımız mütareke sonucu devletimizin bağımsızlığı, saltanatın hakları tamamen kurtarılmıştır. Bu mütareke yenen ve yenilen arasında imzalanan bir mütareke değil, savaş durumundan çıkmak isteyen iki denk kuvvet arasında imzalanabilecek, çatışmalara son veren bir belgedir. İstanbulumuza tek bir düşman askeri çıkmayacaktır. Tersanelerimiz işgal olunmayacaktır. Demiryollarına el konulmayacaktır. Adana kurtarılmıştır. Ne miktar asker terhis edeceğimizi biz saptayacağız.”

‘İMZALAMAYA MAHKÛMDUK’

Kurtuluş Savaşı’nda büyük hizmetleri olan Rauf Bey, savaş sonrasında, yukarıdaki demeci yüzünden çok pişmanlık duymuş, açıklama yapmak zorunda kalmıştır. Anılarında da Mondros Mütarekesi’ne ilişkin şöyle yazmıştır: “Müttefiklerimiz teslim olmuşlardı. İleri safhalarda savaşan ordularımız, ihanet yolunu seçen azınlıkların tehdidi altındaydılar. Savaş malzememiz kalmamıştı. Hazine boştu. Düşmanlarımız kuvvetlerini üzerimize yığmışlardı. Bütün vatanı istiladan kurtarabilmek için mütarekeyi bir an önce imzalamaya mecbur ve mahkûmduk. Neyi kurtarabilirsek kurtaracak, istiklalimizi elimizde kalabilmiş olanlara dayandırabilecektik... Şartların ağırlığıyla o derece perişandım ki İstanbul’dan ayrılmadan önce Sadrazam İzzet Paşa’yla mütarekenin bir an önce imzası, bu suretle düşman kuvvetlerinin ilerleyişinin durdurulması noktasında mutabık olmakla beraber, telsizle maddeleri bildirdim. Cevabın mahiyetini idrak etmekle beraber daha çok ruhi sebeplerle sorduğum soruya müspet cevap geldi. Yaşlı gözlerle ve izahı imkânsız olan hisler içinde mütarekeyi imzaladık.”

Rauf Bey’in siyasi yaşamı, Mondros Mütarekesi’ni imzalayan başdelege olması nedeniyle gölgelenmiştir. İlerleyen yıllarda, kendisiyle çelişen açıklamalar yapmış, imzaladığı mütarekenin ağır sonuçlarıyla mücadele etmek zorunda kalmıştır. Unutulmasın ki deneyim, geçmiş, yaşanmış başarısızlıkların toplamıdır.

PROF. DR. CENGİZ KUDAY



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları