Olaylar Ve Görüşler

Özel hastane enflasyonu

18 Eylül 2019 Çarşamba

Ülkemizde vatandaşların dikkatini çekecek kadar özel hastane açılıyor. Bir özel hastane enflasyonundan söz edebiliriz. Özel hastane açmanın kuralları, kriterleri nelerdir? Özel hastane açmak için hangi koşulları yerine getirmek gerekir? Ülkemiz açısından konuya bakınca, özel hastane açmak için uyulması gereken kuralların, yerine getirilmesi gereken koşulların çok sıkı, çok zorlu olmadığı anlaşılıyor. Yoksa her isteyenin, istediği yerde özel hastane açması mümkün olmazdı.
Bir ülkede ne kadar nüfusa ne kadar hastane gereklidir? Bunun ne kadarı devlet, ne kadarı özel hastane olursa optimaldir? Gelişmiş ülkelerde özel hastanelerin devlet hastanelerine ve ülke nüfusuna oranı nedir? Herhalde ilgililerin elinde bunlarla ilgili bilgiler, belgeler vardır.
Elbette hastaneler için yalnızca sayısal yeterlilik amaç olamaz. Bunların niteliği de önemlidir. Hastane dendiğinde mekân yeterliliği, araç gereç ve uzman personel donanımı da ilk elde göz önüne alınacak hususlardır.

Olumsuz izlenim
Türkiye’de özel hastane söz konusu olduğunda, sağlık sorunları yaşayan birçok vatandaş olumsuz izlenimlere sahiptir ve anormal uygulamalara tanıktır.
Öncelikle yapmamız gereken saptama şudur: Açılan özel hastanelerden en az % 95’inin temel dayanağı, ayakta durma garantisi, devletin vatandaşa sağladığı sağlık güvencesidir. Bu güvenceye yaslanmadan kendi ayakları üzerinde durmayı göze alan özel hastane bir elin parmak sayısını geçmez. Özel hastaneler, kendisine başvuran SGK kapsamındaki hastanın muayene ve tetkikleri için devletten aldığının dışında özel hastane farkı adıyla hastanın kendisinden de bir miktar daha ücret almaktadır. Bu da özel hastanelerin sınıf ve kalitesine göre değişmektedir.

Zengin olma hevesi
Özgür ve demokratik bir ülkede özel hastanelere karşı çıkılamaz. İlgili yasalar çerçevesinde işledikleri sürece yararlı olacaklarına da şüphe yoktur. Ama gerçek ne yazık ki bu kapsamda değil. Çünkü özel hastane sahiplerinin birçoğu çabuk ve çok zengin olma hevesindeler. Böyle bir heves insanları ve kurumları kolayca meşruluktan ayrılmaya sevk ediyor.
Özel hastanelerin en fazla şikâyet konusu olan uygulaması, doktorlarının gereksiz tahlil ve tetkik talepleridir. Bir doktor hastasını dinleme ve fiziki muayene sonucu tedavi ile ilgili bir karara vardığı halde hastaneye para kazandırmak amacıyla birtakım tetkikler istiyorsa bu bir hasta sömürüsüdür. Yine bir doktor elindeki hastası için rutin bir iki tahlil ve tetkikle bir kanaat edinebileceğini bile bile gereksiz başka tetkikler istiyorsa bu da bir sömürüdür. Bir doktorun, hastasına kesin tanı koyduğu halde paslaşma amaçlı olarak “seni bir de falan doktor görsün” demesi, sömürüde daha ileri bir aşamadır. Ne yazık ki istisna sayılmayacak şekilde bunların hepsi olmakta, yaşanmaktadır.
Bir devlet hastanesinden emekli bir doktor, bir özel hastane açar. Hastanesinde çalıştırdığı doktorlar arasında devlet hastanesinde birlikte çalıştığı bir arkadaşı da vardır. Arkadaşı iyi bir doktor ve Hipokrat yeminine sadık bir insandır. Hastane sahibi doktor bir gün arkadaşı olan bu doktora, “Sen hastalarından yeteri kadar tahlil tetkik istemiyorsun ve hastanı başka doktorlarla paylaşmıyorsun” (hastaneme yeteri kadar para kazandırmıyorsun) diye kapıyı gösterir. Benzer örneklerin çok olduğuna hiç şüphe yoktur.

Doktorların vicdani sorumluluğu
Başka hiçbir mesleğin mensubu, bir doktor kadar vicdan muhasebesi yapmakla karşı karşıya değildir. Hastalığına şifa arayan insanları sömürmek, sömürülerin en bayağısıdır. Hayatımızın hiçbir alanındaki sömürü, bir insanın hastalığından doğan çaresizliğini sömürmek kadar alçaltıcı değildir. Doktorun saygınlığının dibe vurması, Hipokrat yemininin havada kalması işte bunlar yapıldığı zamandır.
Doktorların şu gerçeği hiç akıllarından çıkarmamaları gerekir: Türkiye’de öğretmenlik, avukatlık, mühendislik, yargıçlık, savcılık gibi hemen her meslek sıradanlaştı. İtibarları aşınmaya uğradı. Ama doktorluk vatandaşın gözünde hâlâ saygınlığını koruyor.
Doktorlar mesleklerinin bu saygınlığını sürdürmek istiyorlarsa vicdanları ile cüzdanları arasında tercih yapmak durumunda kaldıklarında mutlaka vicdanlarını tercih etmelidirler. Böylece mesleklerinin saygınlığına en büyük hizmeti yapmış olurlar.

İsmail Özcan
Eğitimci / Yazar



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları