Olaylar Ve Görüşler

Olmayanı ararken olanlar neydi?

09 Ekim 2019 Çarşamba

YAZAR: ALİ SADİ ÜNSAL
Emekli Tuğamiral  

Deniz Kuvvetlerimizin, bünyesinden FETÖ üyelerini arındırmak için uyguladığı kriterler bütün kurumlar tarafından örnek alınmalıdır. FETÖ ciddiye alınmaz, mücadele sulandırılırsa vatanımıza çok büyük kötülük yaparız.

“Hiçbir şey karanlık bir odada, siyah bir kedi aramak kadar zor değildir. Hele odada siyah bir kedi yoksa!”
Kumpas davalar sürecinde -Konfüçyüs’ün bu sözü misali- yıllarca hukuk ve adalet aradık. Meğer hukuk ve adalet yokmuş. FETÖ elemanları, FETÖ sempatizanları ile her kesimden çıkarları için FETÖ ile işbirliği yapanlar ve bunların organize ettiği kumpaslar dizisi varmış.
Karanlıkta adalet ve hukuk aradığımız bu süreçte kritik tarihlerden biri de 9 Ekim 2013’tür. 6 yıl önce bugün Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin yargıç kılığına girmiş örgüt elemanları Balyoz Kumpası davasında “abilerinin” talimatlarına uygun olarak haftalarca süren berbat bir tiyatronun son perdesini sergilediler ve kararlarını(!) verdiler.

Unutmuyoruz
Kararın(!) hukuki olarak algılanması boyutunu da ihmal etmediler. Bunun için de Özel Yetkili 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararını 88 kişi için bozup, geri kalan 273 kişi için de onayarak (236’sı mahkûmiyet) görevlerini(!) başarıyla tamamladılar.
Ertesi gün FETÖ’nün gazeteleri Taraf: “Yargıtay: Darbeye Teşebbüs de Suçtur”, Zaman: “Darbe İçin Cunta Kurdular” başlıkları ile çıktı.
O gün “Onlar Artık Er”, “Evet, Darbeye Teşebbüs Ettiler”, “Darbeciye İbret Olsun”, “Artık Onbaşı Bile Değiller”, “Paralel Ordu Kurdu” başlıklarını atanlar ise bugün özür dileyemedikleri için “FETÖ” diyebiliyorlar. Yarınlarda diyecekleri ise her ne olursa olsun şaşırtıcı olmayacaktır.
O güne ilişkin hafızalarımıza kazınmış neler yok ki... Ben takvim yaprakları her 9 Ekim’i gösterdiğinde özellikle üç habere takılırım. Bunları sizlerle de paylaşmak isterim.
Yargıtay kararını(!) açıklamadan önce, 12 Temmuz 2013 günü, dönemin Yargıtay Başkanı, dönemin Genelkurmay Başkanı’nı makamında ziyaret etti. Ziyaret nedeni kamuoyuna “Adli yıl açılış davetiyesi vermek üzere nezaket ziyareti” olarak açıklandı.
Yargıtay kararını(!) açıkladıktan sonra, Balyoz mahkemesinin sözde başkanı Ömer Diken, “Yargılama sürecinde ne kadar doğru hareket ettiğimizi Yargıtay tasdik etti” açıklaması yaptı.
Dönemin Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, “Yargıtay 9. Dairesi’ndeki arkadaşlarımızı tanırım. Uzun dönemdir burada başarıyla görev yapmaktadırlar. Donanımlı, bilgili ve tecrübelidirler. Başından beri de bu dairelerde çalışmış, olaylara hâkim, titiz ve tecrübeli bir ekiptir. Arkadaşlarımızın yanlış yapma ihtimali çok ama çok düşüktür. Bunu ben değil, zaten tüm Yargıtay bilir” dedi.
Bugün için bu açıklamaların sizleri de tebessüm ettirdiğine eminim.

Barışmıyoruz
Ya kamuoyu algısını yönetmek için şeytana şapka çıkartacak kadar delirenler ve ahlaksızlığın keyfini sürenler... Onları unutmak mümkün mü? Bunların arasında kimler yoktu ki?
Bunların bir kısmı şimdilerde yeniden ekranlarda boy göstermeye başladılar. Şu fıkra onlar için üretilmiş olsa şaşırır mıydınız? Onlara 15 Temmuz kalkışmasında sormuşlar: “Yaşasın diyor muşsunuz. Ne taraf yaşasın?” Cevapları şu olmuş: “Ne taraf kazanırsa, o taraf yaşasın.” Bu kategoride olanlara hâlâ güvenenlerin ise “pişmanım” deme hakkı yoktur.
Her şeye rağmen, o utanç gününe kadar iyi niyetini koruyan, değerli komutanımız Oramiral (E) Özden Örnek’in, karar sonrası Sayın Emin Çölaşan’a gönderdiği ve yargıç kılığına girmiş örgüt elemanlarına hitaben yazdığı mektubunda yer alan şu ifadelerini tekrar okumamızın ve düşünmemizin doğru olacağı inancındayım:
“Bu topraklar üzerinde en az üç imparatorluk kuruldu ve hepsi de adalet dağıtamadıkları ve rüşvete göz yumdukları için tarihe göçtüler. Son 10 yıldır yaşadığımız olaylar da öyle bir başlangıcı işaret ediyor. Bu aşamayı durdurmak elinizdeydi ama siz yangına benzin döktünüz (...) Sayenizde bu ülkede yargı intihar etti (...) 236 masum insan tarihe kahraman olarak geçecekler. Siz acaba nasıl geçeceğinizi hiç düşündünüz mü? Ben de bilmiyorum ama tahmin ediyorum!”
Aslında rahmetli komutanımızın, mütevazılığından “tahmin” olarak ifade ettiği neticeyi, hepimiz gibi kesin olarak bildiğinden eminim.
9 Ekim 2013 günü tiyatronun son perdesinde sahnede olanlarla adalet önünde henüz karşılaşmadık. Onlar bugüne kadar sadece örgüt üyeliğinden ceza aldılar. Kumpas davalarda yaptıklarına ilişkin olarak hazırlanan iddianame ise Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin önündedir. Bu iddianame kabul edildiğinde ve dava görülmeye başladığında bu kişiler adalet önünde yaptıklarının ve yapmadıklarının hesabını vereceklerdir. Bizler de orada olacağız.

Affetmiyoruz
Gelinen aşamada FETÖ’cüler en çok itirafçılardan korkuyorlar. FETÖ’nün yurtdışına firar eden örgüt elemanları keyif çatarken buradaki elemanlarının bir kısmı “aslında ne olduklarını ve ne olamadıklarını” idrak ederek çözülüyorlar. Bu nedenle itirafçılık teşvik edilirken, kanlı girişimin yarattığı atmosfer nedeniyle telaşla yapılan hukuki hatalar da süratle düzeltilmelidir. FETÖ mücadelesinde özellikle Deniz Kuvvetlerimizin liderlik örneği sergilediği de bir gerçektir. Deniz Kuvvetlerimizin, bünyesinden FETÖ üyelerini arındırmak için uyguladığı kriterler bütün kurumlar tarafından örnek alınmalıdır. FETÖ ciddiye alınmaz, mücadele sulandırılırsa vatanımıza çok büyük kötülük yaparız.
Hayat yolunda hepimizin ineceği ve yaşama veda edeceği bir durak var. Kumpas davalarla hedef alınan değerli büyüğüm, Tümamiral (E) Soner Polat’ı, 2 Ekim günü o durakların birinden Mustafa Kemal Atatürk’ün yanına uğurladık, gönüllerimize kazıdık... Kumpaslar sürecinde tüm yitirdiklerimizi rahmet ve saygıyla anıyorum.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları