Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Öğrenci Andı’nın öyküsü
“Büyük Türk yarınının yapıcıları arasına girmek için şimdiden hazırlanan güzel çocuklar! Daima kulağınızda çınlasın ki çalışkan olmayan Türk sayılamaz, ahlaklı olmayan Türk olamaz!”
Atatürk dönemi Milli Eğitim Bakanlarından Dr. Reşit Galip’te genel olarak insan, özel olarak çocuk sevgisi üstündür. Bu onun mesleğine de, politik kimliğine de, bakanlığına da yansımıştır. Onun, 23 Nisan 1933 günü Çocuk Haftası töreninde yaptığı şu konuşma, onun çocuk sevgisini dile getirmeye yeter:
“Çocuklar, güzel yüzlü, güzel özlü Türk yavruları!
Bugün kutladığınız 23 Nisan, on üç yıl önce çoğunuzun daha doğmadığınız veya süt çocuğu olduğunuz zamanlarda yurdu kurtarmak için, Türk budununu [ulusun] kurtuluşa erdirmek için, Büyük Millet Kurultayı’nın [TBMM’nin] Gazi Babanız eliyle açıldığı gündür. Bunu bayram edinmeniz, ey Türk çocukları öz Kurultayın açıldığı, öz Devletin kurulduğu günü kendi bayramınız için seçmeniz ne mutlu buluş!
Her Türk çocuğu
Çocuklar! Bayramınız dolayısıyla size birkaç sözüm var. Bilirsiniz, daha iyi biliniz ki her Türk çocuğu anasının babasının olduğu kadar milletindir, bütünündür. Sizin sağlığınıza, sizin çalışmanıza, sizin budun ülküsüne ve türelerine (hukukuna) uygun yetişmenize, ananız babanız kadar bütün Türklük yürekten bağlıdır. Can gözlerimiz üstünüze dikilmiştir. Sizin kafaca, bedence sağlam, gürbüz yetişmenizi, ahlakça en iyi, en yüksek yetişmenizi, millet dileğini kendi isteklerinizden üstün tutar gönülle yetişmenizi istiyoruz. Analarınızdan, babalarınızdan, hocalarınızdan ve hepimizden daha üstün yetişmek gayretiyle çalışmanızı istiyoruz.
Büyük Türk yarınının yapıcıları arasına girmek için şimdiden hazırlanan güzel çocuklar!
Daima kulağınızda çınlasın ki çalışkan olmayan Türk sayılamaz, ahlaklı olmayan Türk olamaz! Şimdiden bağırarak söylüyorum ki sizlerden çalışmayanlar millet işlerinde kendi paylarına düşecek olanı en iyi yapmak için bugün en iyi yetişmeye kulak asmayanlar bizim yarınki düşmanlarımızdır! İçinizde yarın bütün milletin kendisine düşman olmasını isteyecek çocuk var mı?
Budunlar içinde bir ve eşsiz Türk’ün güzel yüzlü, güzel özlü çocukları!
Türklüğün büyük yarını sizin görünüşte minimini, dayanıksız, fakat hakikatte acun (dünya) yapısı kadar sağlam ve dayanıklı omuzlarınızdadır. Bunu düşünün, bilin, anlayın ve bir an bile unutmayın! Size bugün şu işi veriyorum: Bayramınız biter bitmez, mekteplerinize döndüğünüz ilk günden başlayarak birinci derse girdiğiniz zaman sınıflarda hep birden ve her gün şu sözleri tekrarlayacaksınız:
Türküm, doğruyum, çalışkanım.
Yasam; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak;
Yurdumu, budunumu özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Bunu yalnız sizlerden, burada bulunanlardan değil, bütün mekteplilerden istiyorum.
Haydi çocuklar! Bayramınız kutlu olsun! Bayramlara umutlu erenler gibi gülün, oynayın, eğlenin!”
İnan’ın anılarına göre ant
Afet İnan, daha sonra “Ant” adını alan bu metnin ortaya çıkışını şöyle anlatıyor:
“1933 yılının 23 Nisan Çocuk Bayramı idi. [Dr. Reşit Galip] Çankaya Köşkü’ne geldiği vakit, Atatürk’ün yanında bana bir kâğıt uzattı ve şunları anlatmaya başladı: ‘Sabahleyin ilk bayramlaşmayı kızlarımla yaptım. Onlara bir şeyler söylemek istediğim vakit, bir Ant meydana çıktı. İşte, Cumhuriyetimizin 23 Nisan çocuklarına armağanı’ dedi. Kâğıtta şöyle yazıyordu:
Sınıfta her gün
‘Türküm, doğruyum, çalışkanım. Yasam; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak; Yurdumu, budunumu özümden çok sevmektir. Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir. Varlığım Türk varlığına armağan olsun.’
Bu sözler, Türk çocukları tarafından o yıldan beri tekrarlanmaktadır. Vatanperver Dr. Reşit Galip, evvela bir baba olarak bu hisleri duymuş, sonra da Milli Eğitim Bakanı olarak okul çocuklarına bu Andı içirmişti.”
Bu Ant, 10.05.1933 tarih ve 101 sayılı Talim ve Terbiye Kurulu kararı ile resmileşmiş tüm okullarda çocuklara okutulmaya başlanmıştır. Bununla ilgili Bakanlık genelgesi şöyledir:
“Talebenin her gün tekrar edeceği ibare hakkında İlkmekteplerde her sınıfta her gün ilk derse girildiği zaman çocukların hep birden ‘Türküm, doğruyum, çalışkanım. Yasam: Küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak; Yurdumu, budunumu özümden çok sevmektir. Ülküm: Yükselmek, ileri gitmektir. Varlığım Türk varlığına armağan olsun!’ ibaresini söylemelerinin usul ittihazı (edinilmesi) muvafık görülmüştür.
* Her muallim bu ibareyi bulunduğu sınıfta tahtaya yazacak ve talebelerin defterlerine yazdıracaktır. Talebenin bu ibareyi doğru olarak defterine geçirdikleri kontrol edilecektir.
* Muallim bu ibareyi, ifade ettiği fikirleri birer birer çocukların fikri seviyelerine uygun düşecek şekilde canlı ve cazip bir dille anlatacak. Çocukların ibarenin manasını iyice kavramalarına dikkat edecek, ibarede çocukların anlamadığı hiçbir nokta kalmamasına ehemmiyet verecektir. Arada geçen Türklük, doğruluk, çalışkanlık, yasa, küçükleri korumak, büyükleri saymak, yurdu budunu özünden çok sevmek, ülkü, yükselmek, ileri gitmek, varlığımızın Türk varlığına armağan olması... gibi tabirlere ve fikirlere çocukların iyice nüfuz etmelerine çalışılacaktır.
* Muallim talebenin bu fikirleri ve tabirleri iyice anlayıp anlamadıklarına emin olmak üzere her tabir ve fikir hakkında çocuklara muhtelif sualler irad edecek, bu tabirleri yerli yerinde kullanıp kullanmadıklarını anlamak için talebeye cümleler tertip ettirecektir.
* Çocukların bu ibareyi mihanik bir şekilde değil, ifade etmek istediği fikirlerin ve hislerin iyice manalarına nüfuz edecek, onları bütün benlikleri ile duyurarak ve candan benimseyerek söylemelerine dikkat olunacaktır.
* Talebeye bu ibare ayakta ve hep birden söyletilecek, muallim de talebenin karşısında ayakta durarak onlarla birlikte söyleyecektir.
* Bu ibareyi söylerken talebenin laubali vaziyet almamasına, dürüst ve ciddi durmasına muallim dikkat edecektir.
* Çocuklar, candan duydukları ve zaman geçtikçe manasına daha derin bir surette nüfuz edecekleri asil ve yüksek hislere tercüman olan bu ibareyi sevinçle ve yüksek şevk ve alaka ile tekrar ederken milli bir vazife ifa ettiklerini şuur ile duymalıdırlar. Bütün Türk çocuklarının vicdanlarında yaşatmalarını ehemmiyetle iltizam ettiğim (gerekli gördüğüm) bu akideyi talebenin yalnız dilinde bırakmayarak hayatlarının her safhasında takibi elzem bir hayat düsturu olarak telakki etmeleri için bütün meslektaşlarımın ellerinden gelen cehti sarfedeceklerinden emin olduğumu beyan ile muvaffakiyet temenni ederim Efendim.
Maarif Vekili Namına Müsteşar Sali Zeki (Bülûğ)”
Dr. NİYAZİ ALTUNYA Eğitimci-Yazar
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
- Prof. Dr. İlber Ortaylı'dan Antalya'ya turizm eleştirisi
En Çok Okunan Haberler
- Son seçim anketinde çarpıcı sonuç!
- TÜPRAŞ'ta patlama: 12 kişi yaralandı
- ABD’de başkanlık seçiminde kim önde?
- İsrail Savunma Bakanı görevden alındı!
- 'Erdoğan ömür boyu Cumhurbaşkanı olacak diye...'
- Pervin Buldan'dan Burcu Köksal'a cevap!
- Meksika'dan binlerce göçmen yola çıktı
- AKP’li vekilden açıklama: MHP'li Adan ek süre vermedi!
- İki eşi de aynı şekilde ölü bulundu
- Beyoğlu'ndaki cinsel saldırı dehşetinde yeni gelişme