Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Nesnel eleştirimizin öncüsü: Cömert
1981 Hain pusuyla katledildi
11 Temmuz 1978 Salı günü, Ankara Gaziosmanpaşa’daki evinden İtalyan eşi ile arabasına yürüyen Cömert’e yolda pusu kuran 3 kişi tarafından çapraz ateş açıldı. Saldırıda Cömert yaşamını yitirdi, eşi ise ağır yaralandı. “Tüm Öğretim Üyeleri Derneği Başkanlığını” üstlenmiş olan Cömert, kısa bir süre önce Hacettepe Üniversitesi’nde çıkan olayları araştıran komisyonun başkanlığı üstlenmişti. Bu nedenle de ölüm tehditleri alıyordu. 30 Mart 1979’da Avrupa Ülkücü Türk Dernekleri Federasyonu’nun eski başkanı Lokman Kondakçı, İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş’e “Bedrettin Cömert olayında emri, dönemin ÜGD Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun verdiğini, onun üzerinde de Ramiz Ongun’un yer aldığını” söylemişti. Cömert Cinayeti’ni araştıran Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesi ardından, cinayetin azmettiricisi sıfatıyla Abdullah Çatlı hakkında tutuklama kararı çıkarmıştı. Polis yaptığı araştırmada, 3 saldırganın Rıfat Yıldırım, Üzeyir Bayraklı ve “Ahmet” kod adlı bir sağ görüşlü kişi olduğu belirlemişti. İlk ikisi, Almanya’ya kaçmışlardı. 1985’te Almanya’da 1,5 kilo eroinle yakalanıp uyuşturucu kaçakçılığından tutuklandılar. Ama idamla yargılanacakları için Türkiye’ye iade edilmeyip serbest bırakıldılar. Rıfat Yıldırım’ın Frankfurt’ta açtığı gece kulübü Skala, Alaaddin Çakıcı dahil Türk mafyasının buluşma yeri haline geldi. 2002’de Türkiye’ye iade edildi. Cömert davasında “delil yetersizliği”nden beraat etti. Üzeyir Bayraklı 1992’de öldürüldü.
38 yıl süren ömrüne şiir, felsefe, sanat tarihi ve nesnel eleştiri alanında çok değerli görüşler sığdıran Bedrettin Cömert, 27 Eylül 1940 tarihinde Vezirköprü’de doğdu. İlkokuldan sonra ortaokul 6. ve 7. sınıfları Kangal ve Gürün’de, liseyi orta 3. sınıftan başlayarak yatılı olarak kazandığı Sivas Lisesi’nde okudu. 1960 yılında burslu olarak Perugia Yabancılar Üniversitesi’nde İtalyanca ve Latince okudu. 1967 yılında Roma Üniversitesi İtalyan Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden lisans diploması aldı. 1970 yılında HÜ Sanat Tarihi Bölümü’nde asistanlık yaparken Roma Üniversitesi Felsefe Enstitüsü’nde ‘Son Elli Yılda Türkiye’de Sanat Eleştirisi’ konulu tezi ile estetik doktoru oldu. Türk dili üzerine yaptığı çalışmalar ona 1977 TDK Çeviri Ödülü’nü kazandırdı. Mitoloji, ikonografi, sanat tarihi- tarihçiliği, plastik sanatlar üzerine dersler verdi; Türk ve İtalyan edebiyatı, estetik, eleştiri, dil ve dil bilimi üzerine çeşitli dergilerde yazıları yayımlandı.
Kalmasın ellerim sizlerden uzak
Şiirdeki duyarlığını eleştiriye uygulayınca daha verimli olduğunu düşünen Cömert, Yaşar Nabi Nayır’a yazdığı bir mektupta “Önceleri her yazdığımın güzelliğine inanıyordum, şimdi ise şiirin her şeyden önce bir bilinç işi olduğu kanısındayım” diyordu. Sanatçılığı bilgi ve bilinçten önce bir yetenek, bir ‘işçilik’ olarak görüyor; şiirin, konu ve içerik üzerine konuşmaya en az olanak vermesi nedeni ile bizi sanatın özgüllüğüne daha iyi yaklaştırabileceğini dile getiriyordu. “Her ozan ilkin işçiliğiyle ozandır; üslup yaratabilmesiyle, biçimsel yapılar kurabilmesiyle ozandır. Buradaki ‘işçilik’ sözü hem kuyumculuk hem de kuyumculuğu da içeren yaratıcılık olarak anlaşılmalıdır.”
Temel bir estetik anlayışa dayanan sanat eleştirisi olmadan sanat tarihi yapılamayacağı görüşünü benimsemişti. Sanat kuramlarının soyut kalmaması, yaşam deneylerine indirgenmesi ile ilgili ‘Estetik 1’ adlı el kitabını hazırladı. “Ancak eleştiriyle bir ürünün sanat yapıtı olup olmadığı saptanabilir” düşüncesi Gombrich’in ‘Sanatın Öyküsü’ (1977) adlı eserini çevirmesinde önemli bir etkendi.
Kuramsal ve bilimsel çerçeve yerine oturmadan tarih, toplum ve sanat üzerine çalışmanın bir işe yaramayacağını düşünen Bedrettin Cömert, 7 Temmuz 1968 tarihli mektubunda en yakın arkadaşı Hasan Hüseyin’e doktorasını Roma Üniversitesi Felsefe Fakültesi’nde özellikle Marksist estetik üzerine yapmak istediğini; 17 Aralık 1968 tarihli mektubunda ise Marx’ın 1844 Ekonomi ve Felsefe Müsveddeleri’nden Yabancılaşmış Emek, Para ve Duyuların Kaynağıyla ilgili bölümleri, Marx ve Engels’in sanat üzerine yazıların çoğunu çevirdiğini yazıyordu.
“Sevgisizlik beğeninin tutsaklığıdır” diyen Cömert’e göre “Gerçek toplumcu sanat, insanı, birey-toplum bütünlüğü içinde görüp yansıtabilen sanattır. Toplumculuk bir konu, içerik sorunu değil, yöntem sorunudur, bakış açısıdır, dünya görüşü biçimidir.” Ona göre sanatla, edebiyatla uğraşan bir devrimci ya da iyi bir eleştirmen sanatın sorunlarına en ince ayrıntısına kadar eğilmeli, sanatsallığı saptanmış yapıtı yaratıldığı çağ ve toplumla ilişkisi içinde ele almalı; iddiasız, alçakgönüllü, sevgi ve coşku dolu bir okur olmasını bilmelidir.
Yaşıyor, yaşayacak! Yaşatılmalı!
Büyük şair Hasan Hüseyin’in eşi Azime Korkmazgil kendisiyle yapılan bir söyleşide Bedrettin Cömert için şunları söylüyordu: “Evimize yıllarca bir oğul sıcaklığıyla gelip giden, kimi geceler söyleşi bitmemişse sabahlayan, dostluktan ötesi varsa işte öylesi bir yakınımız olmuştur. Kişiliğimde yapıcı rol oynayan, anısına zerrece toz kondurulamayacak anıt insanlarımdan. Hasan Hüseyin gözüyle de, benim için de; rint bir şair, geniş bilgi alanlarında birikim edinmiş bir düşün ve sanat adamı ve çok sesli bir dünyanın eşsiz vatandaşıydı o.”
Cömert’in örnek alınacak bir sanat eleştirmeni olduğunu söyleyen Özkan Eroğlu’na göre: “Bir sanat tarihçisi olan Bedrettin Cömert genç yaşta katledilmeseydi; kuşkusuz bünyesinde sağlam bir eleştirmenin özelliklerini taşıdığından, 1978 öncesindeki yazılarından belli olduğu üzere, 1980 sonrasında da ülkenin sanatını yönlendirebilecek etkin bir isim olabilecekti.” Öldürülmesinden bir süre önce poetika ve edebiyat eleştirisi üzerine birlikte çalışmalar yaptığı yakın arkadaşı Özdemir İnce, 11 Temmuz 2010 tarihli Hürriyet gazetesinde haklı olarak şunları yazmıştı: “Yaşamış olsaydı, bugün, dünyanın en önemli sanat tarihçileri ve eleştirmenleri arasında yer alacaktı. Yaşasaydı edebiyat ve sanat eleştirimiz bugün çok çağdaş bir düzeyde olurdu... Bedrettin Cömert bir başka dünyanın mümkün olduğuna inandığı için öldürüldü. Yaşıyor, yaşayacak! Yaşatılmalı!”
Kaynaklar:
1- H.Ü. Beşeri Bilimler Dergisi, Bedrettin Cömert’e Armağan, 1980
2- https://www.facebook.com/ groups/192769027484270/permalink/ 1790358551058635/
3- http://kiyiedebiyat.blogcu.com/dilve- yazin-emekcisi-azime-korkmazgil-lesoylesi- ahmet-ozer/3538257
4- http://www.hurriyet.com.tr/bedrettin- comert-olmak-152838035-
5- Kalmasın Ellerim Sizlerden Uzak, Bedrettin Cömert, Evrensel Yayınları, 1979
6- Eleştiriye Beş Kala, Bedrettin Cömert, Ayko Yay,
Cevat Bayrak Felsefe Grb. Öğretmeni
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- İstanbul'un 7 ilçesinde yarın su kesintisi uygulanacak
- İstanbul'da aile katliamı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- Malatya depremi: 'Endişe verici' diyerek uyardı!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması