Olaylar Ve Görüşler

Müzedeki resmin uzun öyküsü

02 Eylül 2019 Pazartesi

Konumuz olan “Timur’un Mezarı” adlı yağlıboya resim Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nde.
Türbe içini gösteren ve Doğu’ya ilişkin bir yapıt. Oldukça büyük boyutlu tablonun onunla orantılı geniş oyma çerçevesi de ayrı bir sanat yapıtı gibi.
Moğol İmparatoru Timur’un Semerkant’taki türbesinde, doğu giysili kişilerin saygı duruşu içinde betimlendiği bir yapıt.
Tablo boyutunun bugüne değin saptan(a)mamış olması ilginç bir eksiklik..
Sanatçısı, Rusya doğumlu Vasily Vasilyevich Vereshchagin’in yaşamı bir deniz kazasıyla son bulur. (1842-1904)
1852’de St. Petersburg Sanat Akademisi’ndeki klasik sanat eğitimin ardından Paris Güzel Sanatlar Akademisi’nde Jean- Léon Gérome ile çalışıyor. Aynı tarihlerde ressam Osman Hamdi Bey de bu atölyede öğrenim görmekte. İki sanatçının da aynı anlayışta (oryantalist) yapıtlar verdiğini unutmayalım. Vereshchagin’in çoğu savaş temalı resimleri, gönüllü yazıldığı ordu ile katıldığı savaşların izlerini taşır.
Dinsel temalı resimleri ise sansür ve yasaklanmaktan pay almakta gecikmez. Viyana sergisindeki “Kutsal Aile ve Diriliş” resmi radikal dinciler tarafından asit dökülerek tahrip edilir. “Barbarlar” başlığı altında topladığı 7 resimde savaşın tüm evrelerini titizlikle anlatmıştır.
Sanatçı, 1873 yılında açtığı Londra sergisinde, birçok alıcı çıkmasına karşın serinin parçalanmasını istemez. Sonunda tüm yapıtları Moskova’daki Tretyakov Devlet Galerisi’nce satın alınır.

Çerçevedeki ayrıntı
Böylesine önemli bir sanatçıya ilişkin yapıtın Ankara’da bulunuş öyküsü belirsizliklerle dolu.
Yapıtla ilgili önemli bir ayrıntı tablonun çerçevesinde gizli. Çerçeve kenarlarındaki Rusça yazılar dikkat çekici. Bazı harfleri yer yer döküldüğü için eksiklikler görülüyor. Üst kenarda “Azizin türbesinde Tanrı’ya şükrediyorlar” yazılı. Sağ ve solda iki dikey kenardaki tümce ortak: “Tanrı’dan başka Tanrı yoktur.” Alt kenarda ise harfler yerinden döküldüğü için okunabilen tek sözcük var: “...asker...”
Bilinmezlikle dolu böyle bir yapıtın, Rus müzesinden çıkarılarak Ankara’ya neden geldiği merak uyandırmaz mı hiç? Rusya’daki kurumlarda yapıtın Ankara’da bulunduğu bilgisi var. Bu derece önemli bir tablonun ülkemize gönderilmesi durumu açıklıyor sanırım.
Cumhuriyetimizin ilk yıllarında S.S.C.B. ile yaşanan büyük dostluk sürecinde Ankara’ya atanan Büyükelçi Aralov’un Lenin’den Gazi Mustafa Kemal’e bir armağanı sayılıyor.
Rusya’daki müzeden çıkan yapıtın 100 yıla yaklaşan serüveni Ankara’da bitiyor. Geldiğinde Milli Eğitim Bakanlığı kayıtlarına giren tablo 1980 yılında Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nin açılmasıyla oraya aktarılıyor.
Komşu bir ülkeden başlayıp bilinmezlerle dolu bir sanat yolculuğunun izlerini sürmek ilginç olmalı.
Bugün elimizde bulunmayan bilgilere belki ileride ulaşma olanağı da bulunur!
Kim bilir?

A.CELAL BİNZET



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları