Olaylar Ve Görüşler

Müzakere süreçlerinden beklentiler - Ahmet GÖKSAN

15 Ağustos 2022 Pazartesi

Kıbrıs’ta BM adına konuşlu olan Barış Gücü’nün görev süresi 28 Temmuz 2022 tarihinde alınan 2646 sayılı kararla altı aylık bir dönem için uzatıldı. Göreve başlarken anılan gücün, uyuşmazlığı üç aylık sürede çözeceği düşünülüyordu. Her zamanki gibi evdeki hesap çarşıya uymadı. Dönemin BM Genel Yazmanı U Thant Türklere karşı, Rumlara gösterdiği hoşgörüyü göstermiyordu. Genel Sekreter Antonio Guterres ise konseye sunduğu ve iyi niyet içerdiği belirtilen son dönem raporunda her zaman olduğu gibi müzakerelerin başlatılması için uygun ortamın olmadığını sıklıkla belirtiyor.

UMUTLARI ZAYIFLATIYOR

2023 yılı başlarında adanın Rum bölgesinde yapılacak olan başkanlık seçimine, bugüne değin Rum tarafının müzakere heyetinde birlikte görev yapmış olanların aday olmaları ilginçlikler içeriyor olmasının yanı sıra çözüm için umutları da zayıflatıyor. Diğer yandan Rum yönetiminin müzakere heyetinde yer alan AKEL’in temsilcisi Tumozaros Çelebis, aynı zamanda partisinin Kıbrıs sorunu bürosunun da sorumlusudur. 

Bay Çelebis, Crans Montana ve Mont Pelerin’deki müzakereler sırasında bilinen Rum ve Yunan tezlerinin yeterince savunulmadığını söyledikten sonra partisinin cumhurbaşkanı adayının eski Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis olduğunu ve şu andaki Rum yönetiminin kendi isteklerine yanıt vermekten uzak olduğunu belirtiyor.

BÖLGESEL FEDERASYON

Adada yaşanan uyuşmazlığa siyasi çözüm bulmak için BM Finli diplomat Tuomioja’yı görevlendirdi. Tuomioja adadaki çözümün federal bir yapı ile olası olabileceğini hazırladığı 30 maddelik anayasa taslağında belirtti. 

1960 yılında Zürih ve Londra antlaşmaları ile kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yönetim şekli de bir anlamda idari federasyondu. Aralarında çatışma yaşamış olan iki toplumun idari federasyon modeli içinde birlikte yaşamaları sıkıntıya neden oluyordu. Bu nedenle kurulacak olan yeni sistemin “bölgesel federasyon” olması gerekiyordu.

ANAYASA TASLAĞI

Önerilen Kıbrıs Federal Cumhuriyeti Anayasası’nın birinci maddesi, “Federal cumhuriyet iki ayrı Türk ve Rum bölgelerinde oturan Türk ve Rum toplumlarından kurulmuştur” idi. Taslağın 2. maddesinde ise “Bölgelerin kurulmasından sonra halkların karşılıklı olarak mübadele edilmesi” ilkesi öneriliyordu. Diğer maddelere geçilmesine fırsat vermeden Rumlar o günlerden başlayan direnişleri ve uzlaşmaz tutumlarını sürgit ediyorlar. 

Bugüne değin adada sürgit ettirilen müzakerelerden sonuç alınamamasının birincil nedeni, Rum ve Yunan tarafının bölgesel federasyon yapısını kabullenmemeleridir. Bugüne değin bu uzun süreçte görev yapmış olan neredeyse bütün BM genel yazmanlarının yanlı tutumları olduğu biliniyor. 

Taraflar ve ada dışından işlerine gelen her konuya müdahil olmaktan vazgeçmelerinin yanı sıra 4 Mart 1964 tarihinde BMGK’de alınmış olan 186 sayılı kararın düzeltilerek güncellenmesi gerekiyor. Yarım yüzyılı aşmış olan bu kararın güncellenmemiş olması uluslararası toplumun eksikliği olsa gerek. 

Garantör ülkelerin sorumluluklarını üzerlerine alarak çözüm için çaba harcamaları mı gerekiyor ne!...

AHMET GÖKSAN

YAZAR



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları